Çözüm sürecinde ‘sorumluluk çaðrýsý’ yapmak ne anlama gelir? Sorumlu davranmak ile siyaset yapmak, gazetecilik yapmak, hocalýk yapmak, kanaat önderliði yapmak arasýndaki iliþki nasýl kurulabilir? ‘Sorumluluk’ kime ve neye karþýdýr?
Medya için ‘gerçeði ama yalnýzca gerçeði yansýtmak’ sorumlu davranmak mýdýr? Siyasetçi seçmenine, medya okuruna, hoca öðrencisine, sivil toplum temsilcisi kendi toplumsal kesimine yönelik mi sadece sorumluluk taþýmaktadýr?
Sorumluluk çaðrýsýnýn bir anlam taþýyabilmesi bu gibi sorulara cevap aranmasýný gerektiriyor.
Siyasetçinin sorumlu olmasý dediðimiz zaman elbette sadece kendisine oy veren seçmen kitlesinin duyarlýlýklarýný gözetmesini anlamýyoruz. Buradaki sorumluluk vurgusu, varolan sorunlarýn çözümüne yönelik makul ve rasyonel davranýþlar sergilemesini, evrensel deðerleri ve ülkenin çýkarlarýný gözeterek tutum takýnmasýný ifade ediyor.
Siyasetçinin sorumsuz davranmasý, iktidarýn her dediðine karþý çýkmak, beyazý siyah göstermek, muhalifine zarar verirken ülkeye ve millete zarar verecek sonuçlara sebep olmak þeklinde özetlenebilir.
‘AK Parti kaybetsin de ne olursa olsun’ yaklaþýmý, ‘sorumlu’ bir siyasi tavýr olamaz. Tahribat ve zarar verme ile siyasi rekabette alt etme ayný anlama gelmemektedir. Rakibinize zarar vermek için gireceðiniz yanlýþ iliþkiler ve izleyeceðiniz yanlýþ politikalar ülkenizi ve milletinizi büyük zararlara sürükleyebilir. CHP’nin özellikle Suriye konusunda sergilediði politika bunun güzel bir örneðidir. Ülkesine açýktan saldýrý gerçekleþtiren baþka bir ülkenin yönetimiyle iþ tutmak ‘sorumsuz’ bir siyasi tavýrdýr. MHP’nin çözüm sürecine karþý çýkma adýna iktidarýn her olumlu adýmýný sabote etmeye çalýþmasý da ayný þekildedir. Ülkenin birlik ve bütünlüðü, milletin huzur ve barýþý adýna büyük riskler ortaya çýkaran bu sorunu aþmaya çalýþan hükümeti engelleme giriþimleri aslýnda bu amaca zarar vermektedir.
***
Medya açýsýndan da ‘sorumlu yayýncýlýk’ýn ne olduðu iyi anlaþýlmalý ve tartýþýlmalýdýr. ÝRA ve ETA örneklerinde sadece muhalefetin iktidarýn yükünü nasýl paylaþtýðý, açýk iþbirliði geliþtirdiði vurgulanmaz, ayný zamanda basýnýn tavrý ve tutumu da vurgulanýr. Bu tür sorunlarla baþ edebilen ülkeler muhalefet kadar medyanýn da ‘sorumlu’ davrandýðý ülkelerdir.
Kamuoyunu bilgilendirme veya gerçeði ortaya çýkarma misyonundan ziyade iktidarla (deðil muhalefet etme) mücadele etme misyonunu üstlenen bazý medya kuruluþlarý AK Parti iktidarýna zarar vereyim derken ülkeye zarar vermektedir.
Köþe yazýlarýnda Akil Ýnsanlar Heyeti’ni itibarsýzlaþtýrmak için her türlü aþaðýlama kampanyasýna baþvuran bazý gazetelerin bu heyetlerin faaliyetlerini yansýtma biçimi de çok sorunludur. Akil Ýnsanlar bölgelerde yüzlerce kiþiyle, kurumla, sivil toplum örgütüyle, akademisyenle görüþmekte, büyük kalabalýklarýn desteðini almaktadýr. Marjinal bir kýsým gruplarýn organize tepkilerini veya saldýrganlýklarýný büyük bir hadise olarak göstererek asýl fotoðrafý örtmek ‘sorumlu gazetecilik’ deðildir.
Medya açýsýndan ‘sorumluluk’ hem hakikati ve varolan haberi objektif ve doðru yansýtmaktýr, hem de demokrasi, barýþ, kardeþlik, çözüm gibi ideallere sahip çýkmaktýr. Çarpýtma, yalan haber, dezenformasyon ne kadar kötüyse; tahrik, tahrip, saldýrganlýk içine girmek ve çatýþmayý, savaþý, ayrýþmayý kýþkýrtmak da o kadar kötüdür. Deðersizleþtirme, itibarsýzlaþtýrma, zarar verme, tahrip etme, sabote etme gibi amaçlar peþinde koþmak basýn ahlakýyla örtüþen bir gazetecilik misyonu olamaz. Objektif olarak yapýlan haberin, aktarýlan bilginin istenmeyen bazý olumsuz sonuçlar doðurmasý baþkadýr, açýktan bu sonuçlarý doðurmak için çaba göstermek baþkadýr.
Gazeteciliðin altýný oyan bu yayýn anlayýþý ayný zamanda basýnýn içinde yaþayacaðý demokratik atmosferin geliþimine yönelik çabalara da sekte vurmaktadýr.