Uzun yýllar boyunca Türkiye’de sorumluluk almamak bir tür uyanýklýk sayýldý. “Ýþi kýlýfýna uydurma,” bir tür meziyet sayýldý. Tabi bütün bu sorumsuzluðun bedelini millet olarak uzun yýllar boyunca çok çeþitli þekillerde ödedik.
Marmara depremi sonucunda ortaya çýkan korkunç tablo, iþini bilen ama sorumluluk üstlenmeyen iþ adamý ve bürokratlarla örülü eski Türkiye’nin bir ürünüydü.
2000’li yýllar boyunca Türkiye, AK Parti öncülüðünde her yönüyle bir toparlanma dönemine girdi. Siyasetten ekonomiye, saðlýktan dýþ politikaya kadar birçok alanda önemli geliþmeler gösterdi. Yýllarca horlanan vatandaþlar insan muamelesi gördü.
Ancak Soma faciasý, Türkiye’nin gerek yasal gerek politik-ekonomik alanda hâlâ çok ciddi reformlara ihtiyacý olduðunu trajik bir þekilde gösterdi.
Baþlayan bir adli soruþturma var. Dolayýsýyla bir vatandaþ olarak dileðim, soruþturmanýn saðlýklý bir þekilde biran önce tamamlanmasý ve varsa ihmali olan sorumlularýn tespit edilip, cezalandýrýlmasý.
Soruþturmadan ne çýkacaðýný hep birlikte göreceðiz.
Ancak sonuç ne olursa olsun bence þimdiden çýkarmamýz gereken en önemli ders, iþletme düzeyinden sendika ve Bakanlýk düzeyine kadar iþçilerin hak ve hayatlarýndan sorumlu olan herkesin, daha sorumlu davranmasý gerekliliðidir.
Zira Soma olayý gösterdi ki, madende çýkmasý muhtemel bir yangýn karþýsýnda iþçilerin hayatlarýný korumaya yönelik ciddi tedbirler söz konusu olmamýþ...
Oysa ölüm riski yüksek bu tür iþletmede hangi tür durumda nasýl davranýlmasý gerektiðini ortaya koyan acil durum planlar olmalýdýr. Ýþletmelerin bu anlamda daha sorumlu davranmasý gerekir.
Ýþçi sendikalarýnýn da daha sorumlu olmasý gerekir. Zira 1970’lerdeki iþçi ölümlerini sürekli gündeme getirmek ve onlarýn mücadelesini vermek veya Taksim’de sürekli baþka konularda eylem yapmak, bugünkü kayýplarý engellemeye yetmiyor...
Ýþçi sendikalarý, bugünkü iþçilerin durumlarýný yakýndan izlemeli ve onlarýn çalýþma koþullarýný iyileþtirmek için daha yapýcý ve proaktif davranmalýdýr.
Baþta Çalýþma ve Sosyal Güvenlik Bakanlýðý olmak üzere hükümetin de daha sorumlu davranmasý gerekir. Yasa çýkarýlmýþ ve denetimler yapýlmýþ olabilir; ama sonuçta, yapýlan þeyler, ölümleri engellemek için yetersiz kalmýþ...
Bundan dolayý, yetkililerin, kendilerini sorgulamalarý gereklidir.
Yasal ve idari süreçlerin yeniden gözden geçirilmesi zorunludur. Ancak, bu da yetmez.
Ýnsanlarý ölümü bile bile göze alarak çalýþmaya iten çok aðýr koþullarýn da deðiþtirilmesi lazým. Evet, ben de biliyorum emek sömürüsünü tamamen engellemek belki de imkânsýz ama bu çaresiz olduðumuz anlamýna gelmez. Ýnsanlara daha iyi yaþam koþullarý sunmak için bir çabamýzýn olmasý gerekir.
Eski Türkiye, vatandaþýna yeterince kýymet vermiyordu ve hatta bazý vatandaþlarýný iç düþman olarak kodluyordu. Yeni Türkiye’de ise herkesin deðerinin bilinmesi için ilgililerin ve yetkililerin daha fazla sorumluluk sahibi olmasý þarttýr.
Adým atmak ya da eyleme geçmek için yeni ölümleri beklememek gerekir. Sadece madenler deðil, bütün iþ kollarýnda proaktif bir arayýþla, iþ koþullarýný gözden geçirmek gerekir. Sivil toplum kuruluþlarý, üniversite, sendika ve medyanýn olaylar yaþandýktan sonra sorumlu aramasý deðil; olaylar yaþanmasýn diye önceden eksikleri tespit etmesi ve pozitif adýmlara vesile olmasý gerekir.
Ýnancýmýza göre, insan, þerefli ve kerim bir varlýktýr. Bundan dolayý iþçilere insanca yaþam koþullarý sunmak, baþta yetkililer olmak üzere bütün toplumsal aktörlerin sorumluluðudur.