Galiba bir kavram kargaþasý yaþanýyor.
Yeni süreç baþladý baþlayalý bir senkronizasyon sýkýntýsý çekiliyor. En son örneði, Ýmralý’ya gidecek BDP heyetinde kimlerin yer alacaðý konusunda yaþanýyor bu sýkýntýnýn... Ahmet Türk’ün bir kez daha heyetin içerisinde yer almasý beklenirken o var diye seferin iptal edildiði duyuldu. Sebep? Kandil’e hava operasyonu sonrasýnda “Hem barýþ deniliyor, hem de Kürtlerin üzerine bomba yaðdýrýlýyor” demesiymiþ...
Hükümet cephesi, belki de bizzat Baþbakan Tayyip Erdoðan, “Böyle diyen biri gitmesin” kanaatine varmýþ...
Fark ettiðim, ‘kavram kargaþasý’nýn tam da bu noktada kendini belirginleþtirdiði...
Dýþarýdan bakanlar ‘Kürt sorunu’ ile ‘terör sorunu’ arasýnda pek fark görmüyor. Ben de onlardaným;
ikisini birbirine geçiþli sayýyoruz. “Sorun kalmadý” diyecek noktaya vardýðýmýzda her iki konuda da kalýcý adýmlar atýlmýþ olacak; böyle düþünüyoruz.
Öte yandan, Baþbakan Tayyip Erdoðan ve Ak Partililer, ‘Kürt sorunu’ ile ‘terör sorunu’ arasýnda doðrudan bir ilinti olduðuna inanmýyor; biri bitse de ötekinin varlýðýný sürdürebileceði bir süreklilik söz konusu onlar için... Dolayýsýyla, ‘Kürt sorunu’ üzerinde birlikte çalýþtýklarý kiþilerin ‘terörle mücadele’ye zarar vermeme hassasiyeti göstermesi gerektiðine inanýyorlar.
Muhtemelen ‘terörle mücadele’ üzerinde birlikte çalýþtýklarýndan da —meselâ askerlerden, MÝT’ten ve Emniyet’ten de— ‘Kürt sorunu’ konusunda atýlan adýmlara karýþmamalarýný istiyordur hükümet...
‘Kürt sorunu’ üzerinde birlikte çalýþtýklarý ilgili kiþilerden Ahmet Türk’ün Kandil’e operasyonu “Kürtlerin üzerine bomba yaðdýrýlýyor” biçiminde sunmasýnýn rahatsýzlýk kaynaðý sayýlmasý herhalde bu yüzden... Hükümet ve baþbakan açýsýndan Kandil’in bombalanmasý ‘terörle mücadele’nin bir parçasý; onu zaafa uðratmamak þart...
Senkronizasyon bozukluðunun ortadan kalmasý için BDP cephesinin bu noktada durup bir durum muhasebesi yapmasý gerekiyor. Çabalarý yalnýzca konunun ‘Kürt sorunu’ yönüyle sýnýrlý kaldýðý müddetçe bu tür sürtüþmeler yaþanacaktýr. Kendileri konunun ‘Kürt sorunu’ yönüyle ne kadar ilgiliyse, hükümet ‘terör sorunu’ yönüyle çok daha fazla ilgili çünkü...
BDP sorunun iki yönüne de eþ deðerde önem vermeli.
Teröre muhatap olmuþ, bunu müzakereler yoluyla sonuçlandýrmýþ ülkelerde, görüþmeler ‘gizli’ yürütüldüðü için, ilk yapýlan iþ, taraflar arasýnda temel esaslar üzerinde mutabakat saðlamaktýr. Bizde her þey herkesin gözü önünde ve ilkesel kararlar alýnmadan götürüldüðü için sýkýntýlar yaþanýyor. Taraflar aleni konuþmalarýnda hem birbirlerine hem de kendi tabanlarýna mesaj veriyorlar...
Ne kadar zor bir süreç...
Ancak her sýkýntýyý doðru teþhislerle aþmak mümkündür. Þimdiki sýkýntýnýn da kaynaðý, bana göre, taraflarýn ‘Kürt sorunu’ ile ‘terör sorunu’ konularýna farklý yaklaþmasý...
Yaklaþýmda beraberlik saðlanabilir mi? Neden saðlanamasýn? Sonuçta iki taraf da ‘terörsüz bir demokratik Türkiye’ için kollarý sývamýþ deðiller mi?
En doðrusu, bu kafa ve kavram karýþýklýðýna son vermeyi kolaylaþtýracak geliþme için çalýþmak olabilir: Elin tetikten çekilmesi... Silâhlarýn susturulmasý... Eylemsizlik kararý...
Çok zor ama, süreç mutlaka baþarýyla sonuçlanmalý.