Sorunun çözümü Gül’ün elinde

Erdoðan 2007’de cumhurbaþkaný adayýný ilan ederken “Adayým kardeþim Gül!” demiþti.

Erdoðan o kararý verirken gerçekten lider olduðunu bir kez daha ispatlamýþ ve benim gözümde daha da büyümüþtü.

Ýslam tarihine þöyle bir bakýn devletin en yüksek kademesine çýkma imkaný varken o makamdan bir dava arkadaþý için feragat eden kaç örnek var?

Öz kardeþlerin bile birbirini katlettiði iktidar kavgalarýný hatýrlayýnca Erdoðan’ýn 14 asýrlýk Ýslam tarihinde ender görülen bir fedakârlýk yaptýðý anlaþýlýr!

***

O fedakârlýðýn karþýlýðý bugünkü izlenim olmamalýydý!

Abdullah Gül bey bakanlýðý, baþbakanlýðý ve cumhurbaþkanlýðý döneminde her kesimin saygýsýný kazanmýþ ve olumlu bir intiba býrakarak süresini tamamlamýþtý.

Ondan beklenen dünyada ulaþabileceði en yüksek mevkilere gelmiþ bir kardeþ olarak, þöyle eðip bükmeden hiçbir yoruma mahal býrakmadan, “Ben kardeþimin karþýsýnda aday olmam” demesidir.

***

Belki de olmayacak ama tavýrlarýndaki muðlaklýk, hatta ‘çatý adayý olabilir’ yorumlarýna karþý onaylar gibi duran sessizliði, maalesef Gül’ün býraktýðý o müspet izlenimi lekelemektedir.

Yakýn çevresindekilerin ‘Neden olmasýn’ tavrý ise Gül’ün kardeþlik hukukuna halel getireceði endiþesini güçlendirmektedir!

Elbette ki adaylýk yasal olarak hakkýdýr ama Erdoðan ile hukuku göz önünde bulundurulduðunda ve Erdoðan’ýn onun için gösterdiði fedakârlýk düþünüldüðünde ahlaken kardeþine destek olmasý beklenir.

Özellikle de emperyalizmin Erdoðan’ý hedefine koyduðu þu dönemde!

***

Tamam, kiþilik farklýlýðý, yöntem farklýlýðý hatta baþkanlýk sistemi gibi bazý önemli konularda fikir ayrýlýklarý da var bunu biliyoruz. Ama bundan daha doðal ne olabilir ki?!

Zarar vermediði sürece farklýlýklara zenginlik olarak bakmak gerekmez mi?

Bu farklýlýklara raðmen birlikte çalýþtýðý 12 yýl boyunca hem parti içinde hem ülke çapýnda hem de uluslararasý platformda uyumlu ikili olduklarý izlenimi býraktýlar.

Þimdi bu güzel izlenim yer ile yeksan oldu. O sevilen Abdullah Gül gitti, yerine eleþtirilen ve kimi dostlarýnýn bile kendisinden uzaklaþtýðý bir Gül geldi.

Kendi camiasýnda sakýncalý bir þahsiyete dönüþtü.

Deðer miydi?

Kesinlikle deðmezdi.

***

40 yýl, karda kýþta tek bir oy kazanabilmek için arazide çalýþmýþ davanýn çilesini çekmiþ biri olarak Gül ve emsali deðerlerin bir kalemde üzerlerinin çizilmesini doðru bulmuyorum.

Erdoðan’ýn sitemini de üzerlerini çizmek olarak algýlamýyorum, doðal tepki olarak görüyorum. Çünkü onun kendisine kötülük edenleri bile nasýl kucakladýðýný çok iyi biliyorum.

Tabii ki kimsenin masum olduðunu da söylemiyorum, dostlarýn kendilerini töhmet atýnda býrakacak tavýrlardan sakýnmasý gerekir.

Unutmayalým, “Sizi töhmet altýnda býrakacak yerler(ve haller)den sakýnýn” ikazý Efendimizin bir emridir!

***

Gül’ün, parti kurmak ya da cumhurbaþkanlýðýna aday olmak gibi bir yanlýþýn içine girerse Erdoðan karþýsýnda kazanamayacaðýný/kaybolacaðýný ve kardeþlik hukukuna kötü örnek teþkil edeceðini düþünüyorum.

Bugün FETÖ’nün siyasi kanadý gibi politika takip eden CHP’nin desteklediði ve emperyalizmin sözcülüðünü yapan siyasilerin sýcak baktýðý bir þahsiyete dönüþmesi Gül’ün siyasi intiharý olur!

Bence sorunun çözümü Gül’ün elinde...

Gül’den beklenen, tavýrlarýný netleþtirmesi ve üzerindeki þaibeli bulutlarý daðýtýp, “Ben kardeþimin karþýsýnda aday olmam” diyerek Erdoðan ile kucaklaþmasýdýr.

Aksi takdirde saygýn bir baþbakan yardýmcýsý iken benzer iðvalara kapýlýp ayrýlan, hatta parti kuran, bu günlerde de marjinal bir kanalda Erdoðan karþýtlýðý yapan ve nisyana mahkum olan o doçentten farký kalmaz!

Þimdilik bu kadar.