Uludere’de meydana gelen olay tartýþmasýz bir faciadýr.
Ýlk yapýlacak þey facianýn getirdiði ateþi serinletmek, acýyý paylaþmak ve yaralarý sarmaktýr.
Facialar kazayla da gelir, kasýtla da, beceriksizlikle de...
Bunu tespit etme ve sorumlulara hesap sorma mekanizmasý siyasi tartýþma deðil, idari ve hukuki soruþturmadýr.
Kamuoyunu ilgilendiren konular “çözüm iradesi” ile “istismar iradesi”nin çatýþma alanýdýr. Ýstismarýn zehirleme gücünü kýracak olan, çözüm iradesinin adým adým ve “zamanýnda” sonuçlar vermesidir. Bu süreç doðru “söz”ler ve doðru kararlarla tatmin edici noktaya baðlandýðýnda, gelecek olaylarý yönetmek de kolaylaþýr, “güven” kurumsallaþýr.
Baþbakan Erdoðan, istismarýn önünü almak için 22 Mayýs’ta Pakistan ziyaretinde “son kez” konuþmuþtu. Erdoðan, “Ýdari ve adli soruþturmanýn sürdüðünü, olayýn örtbas edilmesinin sözkonusu olmadýðýný, olmayacaðýný” vurgularken, “Hatayý da açýkladýk, özrü de açýkladýk. Resmi tazminatýn ötesinde bir tazminatý da açýkladýk. Bunlarýn bir anlamý var” demiþti.
Ancak ertesi gün Ýçiþleri Bakaný Ýdris Naim Þahin’in sözleri tartýþmayý yeniden alevlendirdi. Erdoðan, Kazakistan’a geldiðimizde daha net konuþmuþtu: “Adli ve idari süreç devam ediyor. Türkiye Cumhuriyeti Baþbakaný olarak açýklamamý yaptým. Arkadaþlarýmýn bu konuda açýklama yapmasýný doðru bulmuyorum.”
Hassasiyetini de þöyle özetlemiþti: “Bu konuda ne kadar konuþursak, konu gündemde kalmaya devam edecek ve yaralý olanlarý üzecektir. Terör örgütü propagandadan hoþlanýr. Buna dil mi olalým. Bu konuya nokta koyuyorum.”
Böylesi bir operasyon kararý verilirken, kaçakçýlýk ihtimalinin deðerlendirilip deðerlendirilmediði, yerel istihbarat kaynaklarýndan araþtýrýlýp araþtýrýlmadýðý, arkasýnda yanýltýcý/yönlendirici istihbarat tuzaðý olup olmadýðý hem idari ve hukuki mecrada, hem de TBMM komisyonunda araþtýrýlýyor.
28 Aralýk 2011’den bu yana tam 5 ay geçti. Bazý sonuçlarýn ortaya çýkmasý beklenebilir. Bu süreçte söz yetkisi ve yeteneði olmayanlarýn susmasý en büyük yararý saðlayacak.
Ýnsanlar, dostlar, canlar siyasi kavgalarýn kaldýrým taþlarý deðildir
nsanlar ailelerini seçemezler, ancak dostlarýný seçebilirler. Bu seçim seçenin de kiþiliðini yansýtýr. Ali Akel, 17 yýl önce tanýdýðým, kýsa sürede “dost” olarak seçtiðim bir gazeteci. Meslek hayatýmýzýn uzunca bir bölümünü birlikte geçirdik. Kantinde çay içtikten sonra yazý iþlerinde haber üzerinde kavga edecek kadar gazeteci, gazeteyi “baðladýktan” sonra yine birlikte çay içecek kadar dosttur. Benim böylesi dostlarým sayýlý, ancak onun hakkýnda böyle düþünenlerin sayýsý hayli fazladýr.
“Kürt sorunu”nu da, “Kürtlerin sorunu”nu da, terörü de, örgütü de Kürtlükle, ideolojiyle deðil “bilgiyle” ve çözüme yönelik tartýþabilecek ender isimlerdendir. Yeni Þafak’taki 16 küsur yýlý, yaptýklarý ve yazdýklarýyla bunun kanýtýdýr. Gazetesinin yayýn hayatý boyunca Türkiye’ye kattýðý deðerden pay alan herkesin, katkýsý oranýnda ona da borcu vardýr. Kendini ifade biçimi, belki vardýðý yargýlar tartýþýlabilir ama “samimiyeti” tartýþýlamaz. Aradýðýmda, “Üzgün ve tepkiliyim” dedi. Üzüntüsünün nedeni belliydi. Tepkisi ise bu ayrýlýðýn, siyasi kavgalara malzeme yapýlmasýydý. Þu inancýný paylaþtý; “Benim üzerimden kendi siyasi ve ideolojik kavgalarýný sürdürmek, hedeflerine çamur atmak isteyenler bunu baþaramaz. Çünkü onlarýn çamur atmaya çalýþtýklarý da beni bilir.”