Türkiye’ye büyük acýlar yaþatan 28 Þubat postmodern darbesine karþý baþlatýlan yargýsal takibatýn henüz baþýndayýz. Bu çerçevede, 28 Þubat’ýn aktörleriyle ilgili soruþturmanýn ikinci aþamasý dün baþlatýldý.
Kuþkusuz bu soruþturmadaki en önemli isim, dönemin Genelkurmay Genel Sekreteri Erol Özkasnak. Bütün tanýklýklar, ifadeler gösteriyor ki, Özkasnak 28 Þubat’ýn her aþamasýnda medyaya talimatlar veren, medyayý yönlendiren, emirler veren, gerektiðinde tehdit eden bir isim.
Yargý þu ana kadar süreci son derece dikkatli götürüyor, Ýllegal fiþlemenin odaðý olan BÇG ile organik baðý olan ve bilfiil içinde yer alan isimleri teker teker soruþturma kapsamýna alýyor.
Erol Özkasnak ismi üzerinden baktýðýmýzda, bundan sonra medyayý yakýndan ilgilendiren bir sürecin baþlamasý muhtemel gibi gözüküyor. Elbette bu, savcýlarýn yarýn medyanýn kapýsýný da çalacaðý anlamýna gelmiyor.
Ama bir de “Topyekun savaþ”, “Gerekirse silah kullanýrýz” manþetleriyle, Türkiye’nin o karanlýk günleri yaþamasýna katký saðlayan bir 28 Þubat medyasý gerçeði var.
***
Acýlar ve hatýralar o kadar taze ki... Düþünün bir kere, bir genç kadýn, baþörtülü olduðu için polis tarafýndan tartaklanarak üniversiteden çýkarýlýrken karnýndaki bebeðini kaybediyor. Bir binbaþý eþi baþörtülü diye oðluna tecrit uygulanýyor, kendisi de sürgüne gönderiliyor. Yine bir yüzbaþýnýn eþi, baþý örtülü diye revire sokulmuyor.
Kimler soruþturma kapsamýna alýnýr, bu süreç kimlere kadar uzar bilemem. Ama bir þeyi biliyorum, askerden siyasetçiye, ekonomi dünyasýndan üniversite öðrencisine kadar binlerce insanýn hayatlarýný karartanlar, eðer fiili anlamda bu suça ortak olmuþlarsa elbette yargý önünde hesap vereceklerdir ve de vermelidirler.
Herkes bilmeli ki, bu bir intikam deðil, adaletin tecellisidir.
Bundan sonra savcý kimlerin kapýsýný çalar, onu hep birlikte göreceðiz. Ama herhalde, 28 Þubat konsorsiyumu içinde yer alan asker, yargý, siyasetçi, medya gibi farklý unsurlar bu soruþmanýn kapsama alaný içinde olacaklardýr. Henüz bu sürecin siyasi ayaðý ile ilgili günah klasörünün kapaðý kaldýrýlmýþ deðil.
Mesela, Süleyman Demirel’in rolü nedir? Özellikle, dönemin siyasi iktidarýnýn yýkýlmasý aþamasýnda, cuntacýlarýn ayak iþlerini yürüten siyasi aktörler var mýdýr, varsa kimlerdir?
Çünkü son günlerde, bazýlarý kendilerini temize çýkarmak için acayip taklalar atýyorlar, yeni yalanlar üretiyorlar. 28 Þubat’a bulaþanlar için, savcýlarýn çok deðerli sorular hazýrladýðý kanaatindeyim. Bu arada, yargýlama babýndan deðil ama, en azýndan durumun izahý açýsýndan savcýlarýn Demireliçin de bazý ahiret sorularý mutlaka olacaktýr.
Ne zaman 28 Þubat’ta Demirel’in rolü gündeme gelse, birileri ortaya çýkýp, “Demirel o dönemde gelmekte olan çok þiddetli bir darbeyi önledi” palavrasýný ortaya atýyor.
Önce þunu tespit edelim. Yýllarca siyasetin tepesinde yer almýþ bir zatýn, siyaset dýþý güçlerle iþ tutmasýnýn demokrasiyle ve siyasi ahlakla uzaktan yakýndan bir alakasý yoktur.
Ayrýca Demirel, darbe filan da önlememiþtir. Aksine, darbecilerin ayakçýlýðýný yapmýþtýr. Demirel’in yaptýðý, önüne “postmodern” kelimesi eklenmiþ bir darbeyi tasvip etmekle övünmekten ibarettir.
28 Þubat’ýn cürümlerine ortak olanlar, her vesileyle Demirel’e bir demokratlýk payesi vermeye çalýþsalar da boþuna... Artýk o þapkanýn altýndan tavþan çýkmýyor.
Siyasetçiye her türlü muameleyi reva gören Demirel, aslýnda siyasi hayatýnýn büyük bir bölümünde millete takýyye yapmýþtýr. 28 Þubat, Demirel’in genetik kodlarýndaki “totaliter” ruhu en yalýn haliyle ortaya çýkarmýþtýr. “Postmodern darbenin zor günlerinde baþka türlü davranamazdý” diyenlere, Demirel’in þu sözlerini dikkatlice okumalarýný tavsiye ediyorum:
“Asker siyasetten hesap sorabilir. Ama kendi eleþtiriden muaf, bilakayduþart hesaba çekilemez. Hadise yanlýþsa askere, karýþma denmez.”
Demirel bu sözleri, 28 Þubat’ta deðil, 2009 yýlýnda söylüyor. Yani, üzerinde asker baskýsý filan yok. Ýþte gerçek Demirel bu. 28 Þubat’ýn postmodern iþçiliði, Demirel’in ruhundaki postal renkli darbe nakýþlarýný ortaya çýkarmýþtýr.
Ýþte, 28 Þubat soruþturmasýnýn yol güzergahýnda böylesine çok deðerli zatlar da var...