Sosyal foseptik çukuru…

Ýnsanoðlunun tarihinde en temel hakikatlerden birisi bir ‘hukuka tabi olma’ ihtiyacýdýr. Özellikle siyasi otoritenin ve devletin ortaya çýkmasý toplumsal ve ekonomik haklarý koruma gerekliliðinden kaynaklanmýþtýr.

Ýnsanlar haklarýný-hukuklarýný korumak isterler. Bu talep insan olmanýn mütemmim cüzüdür.

Sosyal medya üzerinden devam eden tartýþmalarda ‘zaten kontrolü zor, denetlenemez, engellenemez, baþedilemez’ gibi söylemlerle bir hukuksuzluk alaný oluþturulmaya veya hukuksuzluklarý normalleþtirmeye çalýþýlýyor.

Hukuksuzluk demek haksýzlýk ve zulüm demektir. Ýlkel kabile dönemlerinde bile iliþkiler örf ve töre üzerinden belli kurallara tabi kýlýnmýþtýr. Kuralsýzlýk, keyfilik, lâyüs’ellik, hesapsýzlýk anarþi ve kaos doðurur.

Düzenleme demek baský, cebir, istibdat, esaret demek deðildir.

Basýn ve medya hem ‘ahlak ilkeleri’ ile çerçevelenmiþtir, hem ‘basýn kanunlarý’ ile…

1952’de Uluslararasý Basýn Enstitüsü'nün ortaya koyduðu ilkeler Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve Türkiye Gazeteciler Sendikasý tarafýndan Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi adý altýnda Türkiye’ye uyarlanmýþtýr.

Bu ilkelerden ikisi þöyledir:

“Ahlaka aykýrý ve müstehcen yayýn yapýlamaz.

Þeref ve haysiyetlere karþý haksýz yayýn yapýlamaz, kiþi ve kurumlar aleyhinde iftirada bulunulamaz.”

Gazeteciliðin kendisini belli ahlaki ilkelerle baðlamasýnýn ötesinde Basýn Kanunu baþta olmak üzere birçok kanunla da bu alan düzenlenmiþtir.

Basýn kanunlarý hem basýnýn özgürlüðünü garanti almayý amaçlar hem de toplumun ve bireylerin haklarýný…

Son dönemde internet üzerinden medya alanýnýn geniþlemesi de yeni düzenlemeleri gerekli kýlmýþtý.

Þimdi sosyal medya üzerinden bir dizi sýkýntý yaþanýyor; insanlarýn hak ve hukuklarý, kiþilik haklarý, namus ve þerefleri tehdit ediliyor.

Oysa biliyoruz ki, sosyal medya üyeliði sýrasýnda ilgili þirketler kendilerine göre bir sözleþmeyi onaylatýyorlar ama kendileri faaliyet gösterdikleri ülkelerle sözleþme yapmaya yanaþmýyorlar.

Yükümlülük ve sorumluluktan, hesap ve denetimden azade olmaya çalýþmak kesinlikle kiþilik haklarýný zedeleyecek boþluklar üretmektedir. Bu boþluklarýn sebep olduðu kara delikler sadece kiþilik haklarýný deðil, ulusal güvenliði, ülkelerin ekonomik çýkarlarýný, toplumsal ve kültürel deðerleri de tehdit edebiliyor.

‘Sosyal medya kapatýlmak isteniyor’ yaygarasý da, ‘sosyal medya zaten kontrol edilemez kendi haline býrakýlmalý’ söylemleri de var olan soruna ve duruma katký saðlamýyor.

‘Görmeyiver, okumayýver’ türü tavsiyeler ise rezilliði sineye çekmekten, ahlaksýzlýðý ödüllendirmekten, çirkinliði teþvik etmekten öteye geçmiyor. Zulme rýza göstermeyi salýk veren bu eyyamcý tavýr, karaktersizliði kanýksatma anlamý taþýyor.

Ýnsanlarýn namusunu, þerefini, hakkýný, hukukunu korumak istemeleri de, devletlerin siyasi ve ekonomik çýkarlarýný korumaya çalýþmalarý da son derece tabiidir.

Foseptik çukuru yerine modern kanalizasyon talebinde bulunanlar haklýdýr. Ýnsanoðlu medeni olduysa hak-özgürlük, ahlak-etik, hukuk-norm, sözleþme ve akid, kültür ve estetik gibi deðerlerle oldu.

Tarihte otorite ihtiyacý bireyler ve toplumsal gruplar arasýndaki iliþkileri düzenlemek, bir dayanýþma ve iþbölümü çerçevesinde uyumlu hayatý saðlama amacýnýn yanýnda yaþanan menfaat çekiþmesi, karþýlýklý zulüm ve haksýzlýk, gasp ve tedhiþ, kaos ve anarþi, çatýþma ve saldýrýlara karþý ortaya çýkmýþtýr.

Sosyal medya ilkelliðin alaný olmamalý; keyfilik, sýnýrsýzlýk, hukuksuzluk, hesapsýzlýk, ahlaksýzlýk, deðersizlik zemini olarak görülmemelidir.