17 Haziran tarihli ve ‘Küfürlü konuþan ve yazanlar, nasýl bir ‘alçak’týrlar?’ baþlýklý yazýmýn üzerinden henüz iki hafta geçmekte..
Yazýnýn giriþ paragrafý þöyleydi:
‘Büyük sosyal karýþýklýklarda azmettirici söz ve eylemleriyle yüzlerce insanýn ölümü ve yaralanmasýna zemin hazýrlamakla suçlanýp, tutuklu sanýk olarak yargýlamasý süren bir siyasetçinin refikasý için ‘sosyal medya’ denilen bataklýkta yazýlan en alçakça küfür sözleri, gündeme oturuverdi.’
O yazýda kasd olunan, S. Demirtaþ’ýn hanýmýna yapýlan þerefsizce saldýrýlardý.
‘Filan kiþi için olursa iyidir, filânca için olursa kötüdür’ þeklinde bir yaklaþýmýmýzým asla olamýyacaðýný ve olmamasý gerektiðini anlatmak için hatýrlatýyorum bunu.. Çünkü, bu çukurun fokurdayan ‘cîfe’sinden kimse korunamaz; pislik pisliktir.
Nitekim, o konuda bazýlarý, ‘Niye böyle bir hassasiyet gösteriliyor ki..’ diye Adalet Bakaný’ný eleþtirdiklerinde, o yazýda, ‘Adalet Bakaný’nýn bu konuya tepki vermesi doðrudur, ama yetmez. Umûmî ahlâk ve âdâb-ý muaþeret kurallarýna saldýrý, herkesi derinden tehdit etmektedir. Bu sosyal çöplüðün temizlenmesi için kanunî düzenlemeler âcilen gerekiyor. Bu sorumluluk Ýktidar Partisi’nin üzerindedir.
Böyle küfürlü yazýlarý yazanlar, her kim için yazmýþ olurlarsa olsunlar, þeref ve namustan nasibi olmayan alçak kiþi’lerdir’ de denilmiþti. (O yazýda dile getirilen baþka konular da var ki, tekrar etmiyorum; arzu edenler o yazýya yeniden bakabilirler.)
Ve sonunda konunun, Cumhurbaþkaný’nýn aile efradýna kadar varan en namussuzca, hayvanca küfürlere kadar vardýðý görüldü.
Reis-i cumhûr /Cumhurbaþkaný, cumhûr’un (halkýn ekseriyetinin) ve Devlet’in en üst temsilcisidir. Ve bir kiþi deðil, ayný zamanda bir tek kiþilik ‘kiþi-kurum’dur; çünkü, ‘Cumhurbaþkaný ve Cumhûrbaþkanlýðý’ tek bir kiþide temsil olunmaktadýr.
Ve Cumhurbaþkaný bugün, o makama, bir takým darbecilerin veya kurtarýcýlýk vs. gibi isimler adý altýnda, devrim histerisine mübtelâ, jakobenist / tepeden inmeci yöntemlerle toplum mühendisliðine soyunanlarýn ‘oldu-bitti’leriyle deðil, halkýn hür iradesiyle seçilerek gelmektedir; beðeneni olur, beðenmeyeni olur tabiatiyle.. Seçim yapýldýðýnda, halkýn ‘cumhûr’unun/ ekseriyetinin rey ve iradesi her kim üzerinde tecelli ederse.. Artýk, halkýn ekseriyetinin rey ve iradesiyle seçilip, milletin ve devletin birliðini ve en üst makamýný temsil eden kiþi-kurum’a, ‘saygýsýzlýk yapmamak’ta herkesin sorumluluðu vardýr. Bu, kimseden zorla sevgi veya saygý beklemek sanýlmamalýdýr.
Ve bir Cumhurbaþkanýna ve aile efradýna ve hattâ dünyaya yeni gelmiþ torununa varýncaya kadar en namussuzca, þerefsizce saldýrýlar yapýlýyorsa, orada hiç kimsenin namus ve þerefi koruma altýnda deðil demektir.
Bu gibi þerefsiz yaratýklarla ayný sosyal bünyenin üyesi ve eþit vatandaþlarý durumunda gözükmek bile utanç veriyor.
Bu gibilere ‘hayvan’ demek bile, hayvanlara da haksýzlýk olur. Çünkü o gibiler, Kur’an-ý Kerîm’in ifadesiyle, ‘belhum adall../ hayvandan da aþaðý ve ‘esfel-i sâfilîn’den, ‘alçaklarýn da en alçaklarý’ndandýrlar.
Böyle þerefsizler milletin saflarý arasýndan temizlenmelidirler.
Evet, bu ‘sosyal medya laðým çukuru’nda bu þerefsizlikleri yazan veya yurt içinde olan bazýlarý belirlendi, haklarýnda iþlemler yapýlacak.. Ama, bu yetmez..
Mesele sadece -velev ki- Cumhurbaþkaný da olsa tek kiþi deðildir; ona yapýlabiliyorsa, herkese yapýlabilir bir rezil durum yaþanmaktadýr ve bu konuda yapýlmasý düþünülen kanunî düzenlemelerde, sadece belli kiþilere yönelik veya þikayete baðlý hakaretler deðil, müstehcen / edeb dýþý kelimelerle yazan herkes hakkýnda aðýr cezaî müeyyideler getirilmelidir, eðer bu ‘laðým çukuru’ kurutulmak isteniyorsa..
Bu süzgeçleri kullanmayan yurt içi veya uluslararasý bütün iletiþim mekanizmalarýnýn faaliyet izni kaldýrýlmalýdýr.
Böylece, üstü kapalý ifadelerle bir þeyler yine yazýlabilir; ama, en azýndan hele de yeni nesiller arasýnda, ‘kendini sýnýrlama erdemi’ belki biraz geliþtirilebilir.