Sosyal medyanın halleri

Yeni bir virüs dalgasının konuşulduğu günlerdeyiz. Kaliforniya'da anlık Covid-19 takipleri yapılıyor. Eyalet genelinde artan ölümler yeni varyantı gündemde tutuyor. Bu sefer insanlık daha temkinli ve kolay kolay evine kapanıp teslim olmayacak gibi.

2020 yılının ilk aylarında Covid-19 virüsü henüz yeniydi. İnsanlık rutinlerini değiştirdi. Her gün parka, camiye, okula, iş yerine gidenler evden çıkamaz oldular. Pazardan seçerek meyve sebze alan teyzeler alışveriş sitelerine üye olmak zorunda kaldı. Herkes internet bankacılığını öğrendi ve kredi kartına alıştı.

Evlerine kapananlar sosyal medyadan olup biteni anlamaya çalışıyordu. O günlerde ClubHouse adlı uygulama sosyal medya kullanıcılarının dikkatini çekmeyi başardı.

ClubHouse radyo günlerini anımsatıyordu. İstediğiniz bir başlıkta açtığınız odaya tanıdıklarınızı davet edebiliyordunuz. İsteyen herkesin el kaldırıp odada konuşma imkanı vardı. Aynı zamanda farklı ülkelerden ve dillerden odalara da katılabiliyordunuz. Ev hapsinde dünyanın her yerinden Türkçe odalara katılan üyeler yüzlerce farklı odada kendi merak ettikleri konularda uzman isimleri de dinleyebiliyordu.

İnsanların evlerinde ayrı ayrı odalara hapsolduğu günlerde saat farkından dolayı 24 saat diyalog sürüyordu. Çok sesli bir atmosfer sunan ClubHouse virüsün etkisini azaltmasıyla giderek popülerliğini kaybetti.

O günlerde kendi adıma çok nitelikli dostlar edinme fırsatı buldum. Felsefe, müzik, sinema, edebiyat gibi alanlarda Türkçe seslenen dostlar edinme imkanım oldu. Özellikle yurtdışında yaşayan eğitimli Türkler için anadilde iletişim kurmanın zevki bambaşkaydı. Dünyanın her yerinden bağlanan akademisyenler, beyaz yakalılar, girişimciler, sanatçılar için bu mecra radyo günlerini anımsatan bir dönem gibi hayatımızda yer etti.

Pandemi günlerinin yasakları biter bitmez ClubHouse zamanla nitelikli üyelerini kaybetti. Zamanla marjinal grupların buluşma noktasına dönüştü. Yurtdışında yaşayan FETÖ ve PKK sempatizanları hemen her konuyu Türkiye düşmanlığına getirerek platformun keyfini kaçırdılar. Masa başında üretilmiş yalan haberleri saatlerce konuşanlar türedi. İtiraz edenler, haberin "fake" olduğunu söyleyenler aşağılandı. Bazen de FETÖ-FETÖCÜ kelimelerini kullananlar, örgütün ABD'deki gazetecileri tarafından tehdit edildi ve sindirildi.

Yüksek katılımcı sayısı içinde göze görünmeyen minör gruplar üye sayısı azaldıktan sonra öne çıkmaya başladı. 500 kişiye düşen ClubHouse kullanıcıları içerisinde öne çıkan marjinal ve sosyopat kullanıcılar, birden çok bot hesapla insanları baskılamak ve susturmak için ellerinden geleni yaptılar.

Başka bir ülkede göçmenken ve ırkçılığa maruz kalmışken Türkiye'deki yabancılara hakaret edenler ortaya çıktı. İktidara yahut muhalefete, topyekun siyasetçilere galiz küfürler edenler görüldü. İnanç tartışmalarında uç görüşler makul görüşleri neredeyse yok etti. Derken geçtiğimiz hafta ClubHouse yeni bir güncelleme yaptı ve en azından Türkçe konuşan üye sayısını iyice yok eden kullanımı zor bir versiyonu devreye soktu.

Sosyal medyanın doğru kullanıldığında ne denli yararlı olduğunu, ancak art niyetli marjinal grupların elinde ise ne kadar tehlikeli boyuta ulaştığına tanık olduk. Üyeler arasında belki yüzlerce suç duyurusu ve dava gündemi oluştu.

Sosyal medyanın eğitimli kullanıcılarının toplandığı ClubHouse hikayesi sona erdi diyebiliriz. 100 milyon dolarlık değerini birden 4 milyar dolara çıkaran şirket pandemi sonrası giderek güç kaybetti. Geçtiğimiz aylarda çalışanlarının yarısını işten çıkarmak zorunda kaldı.

İnternetin ürettiği uygulamalar zamana ve kuşaklara yeniliyorlar. Giderek hafızalarımızdan silinen pek çok uygulama hayatımıza girip çıkıyor ve birden yok oluyorlar.

Sosyal medyayı görmezden gelemeyiz ancak abartmamak gerekiyor. Hele sosyal medya üzerinden Türkiye'yi ve dünyayı anlamak için henüz çok yetersiz bir mecra. Yeni bir bağımlılık türü olarak karşımıza çıkan sosyal medya, modern insanı gerçek hayattan uzaklaştırıyor

Umberto Eco "ahmakların istilası" olarak tanımlıyor sosyal medyayı. Bireyin "düşünüyorum, öyleyse varım" yerine "yaşıyorum, işte buradayım" dercesine paylaşım yaptığı bu sanal evren önemsenmek, değer görmek, ilgi çekmek için kullanılıyor.

Her şeye rağmen gerçek hayat ve gerçek dostluklar devam ediyor. Hayatı yakalayabilenler için gerçek dünya dönmeye devam ediyor.