Yýllar önce Kürtlerin daveti üzerine yurt dýþýna gitmiþtim. Orada bir genç hanýmla karþýlaþtým. Ona “kýzým neden bu genç halinle daða çýkýp kendini tehlikeye atýyorsun” dedim. Bana “Hocam þimdi köyde olsaydým on iki tane olmasý beklenen çocuklarýmla uðraþýyor olacaktým. Köyde ahýrdaki koyundan bir farkým olmayacaktý. Daða çýktým ve insan olduðumu anladým” dedi. Bir baþka gün genç bir delikanlý ile sohbet ediyordum. Köyleri hakkýnda konuþuyorduk. Ona köy aðasýyla tanýþýp tanýþmadýðýný sordum. “Köy aðasýný herkes tanýr ama o herkesi bir adam olarak kabul eder, yani farklýlaþtýrmaz, onun için beni tanýdýðýný zannetmiyorum” dedi. Bir selam gönderdim ama aldýðýný bilmiyorum.
Fakat güzel adetleri de vardý. Bir gün Doðubayazýt’tan birisi geldi ve benimle sohbet etti. Bana “Televizyonda sen varken kahvedeki kimse gürültü etmez, saygýsýzlýk olmasýn diye konuþmaz bile” dedi. Bu anýmý kendimi önemsetmek için anlatmýyorum ancak devlet görevlilerine saygý duyuyorlardý ve çoðu kimse benim MÝT’te çalýþmaya devam ettiðim kanýsýndaydý. Hatta bir gün televizyonda benim MÝT’ten olmamama raðmen neden benimle iliþkili olduklarýný Öcalan’a sordular. O da “biz devletin düþmaný deðiliz. Onlardan bize karþý düþmanca hareket etmeleri halinde uzak dururuz. Mahir Bey hala orada çalýþýyor olsa bile ondan uzaklaþmayýz. Sözleri ve davranýþlarý haksýz olursa onu kabul etmeyiz” dedi.
***
Bir gün Güneydoðu’dan bir iþ adamý geldi ve oradaki durumu, eðrisi ve doðrusuyla bir komutana anlatmak istediklerini ama randevu alamadýklarýný söyleyip yardým talep etti. Ben okul arkadaþým bir general vasýtasýyla onu önemli bir kiþi ile görüþtürdüm. O da daha sonraki geliþinde benim MÝT Müsteþarý olduðumu düþündüklerini ama bu yardýmdan sonra buna inandýklarýný söyledi. Bazý olumsuz davranýþlarýna raðmen devleti önemsiyorlardý ve düþman deðillerdi.
Güneydoðu Anadolu için zabýta tedbirlerinden çok oradaki yaþam þartlarýnýn deðiþmesi gerektiðini düþündüm. Bir kadýný koyun olma duygusundan koparýp birey yapmak için ona ekonomik baðýmsýzlýk gerektiði oysa çalýþýp para kazanmak için bir meslekleri olmadýðýný hatta hukuki haklarý olan mirasý bile alamadýklarýný biliyordum. Birçok aile ayný aileden bireylerle çocuklarýný evlendiriyordu ve böylece servetin bir aileden diðerine geçmesi önleniyordu. Hatta farklý iki aile arasýnda, denklik saðlayacak kadar evlilik yapýlýyordu.
Ekonomik temellerin insanlarý çok etkilediðini hatta onun oluþumlarýnda en büyük aktör olduklarýný düþündüðüm için deðiþmelerin bu alanda yapýlmasýný istedim. Eðer Güneydoðu alanýnýn ekonomik yapýsý ve bunun sonucu olacak kültürel yapý deðiþmezse ülkeyi yönlendiren iç ve dýþ güçler mevcut olan tabana göre eylem yapabilirler. Oradaki olumsuzluklara karþý kahramanca sözler söyleyenler olayý büyütmekten çok bir sonuç elde edemezler. Bu nedenle suç iþleyenlerin en büyük, daha doðrusu en etkileyici taraftarlarý onlar gözüküyor ve suç iþleyenler onlarýn söz ve davranýþlarýný da kendilerini güçlendirmek için kullanýyorlar. Bu nedenle sosyal bir olayý sadece askerlerin çözmesini beklemek yanlýþtýr. Sivil siyasetçilerin askerlerden beklediði, olayý çözmenin yanýnda ortaya çýkacak sorunlarýn ve olumsuzluklarýn sebebini askerlere yüklemektir. Bu gibi olaylarda askerler sadece silahlý sorumluluklarý olanlardýr. Olayýn sosyal sebebini bulmak ve alýnan önlemlerin sorumluluðu siyasetçilere aittir.