Sosyalizmin son 1 Mayýslarý

Bu seneki 1 Mayýs törenleri geçmiþe oranla daha bir güzel göründü gözüme. Birbiriyle alakasýz, farklý çizgilerden neredeyse yüzlerce farklý grubun katýlýmýna raðmen kavgasýz gürültüsüz bir kutlama yapýlabilmiþ olmasý sevindirici. Türk solunda olumlu yönde bir geliþme var demek ki.

Geçen yýl HAS Parti kortejini yuhalayan sol gruplar bu yýl ayný tandanstan “Antikapitalist Müslüman Gençler”i alkýþlamýþlar. Bu da iyiye iþaret.

CHP Genel Baþkaný Kýlýçdaroðlu’nun geçenlerde “Kutlu Doðum Haftasý” etkinlikleri açýlýþýnda yaptýðý güzel konuþma gibi...

Bizim solcularýmýzýn ve sözde sosyal demokratlarýmýzýn bu toplumda dinin ve dini deðerlerin yerini ve önemini anlamalarý için AK Parti diye bir partinin çýkýp yüzde elli oy almasý gerekti ama olsun.

Bir Ýslami grubu desteklemeleri için bu grubun iktidar partisine zarar verebilme kapasitesi taþýmasý þartýný aramasalar daha da iyi olur ama o da olsun...

***

Bardaðýn dolu tarafý bu... Ama diðer yandan 1 Mayýs “Emek Günü”nde benim görebildiðim kadarýyla emekle ilgili hiçbir mesele meydandakilerin gündeminde deðildi. Sendikacýlarýn adet yerini bulsun diye yaptýklarý konuþmalarda geçen kliþeleri saymýyorum.

Emek günü dolayýsýyla sesini duyurma imkâný yakalayan kesimler tarafýndan emekle ilgili konulardan daha çok “kimlik” problemlerinin gündeme getirildiðine þahit olduk. Zaten kendilerine solcu denilen aydýnlarýmýz da uzunca süredir emekle ilgili konulara deðil kimlik meselelerine ilgi gösteriyorlar.

Kapitalist sistemle ilgili bir þikâyetleri yok. Þikâyet olarak ileri sürdükleri konular bizzat kapitalistler tarafýndan da kapitalizmin daha saðlýklý iþlemesi adýna eleþtirisi konusu yapýlabilecek aksaklýklar.

Ýþin gerçeði, kapitalizme yönelik bir eleþtirinin iþçi sýnýfýnýn emeðinin sömürülmesi meselesi üzerinden yapýlmasý artýk çok zor. Sosyal demokrat hareket o kapýyý kapattý. Vahþi çalýþma þartlarý altýnda emeði sömürülen 19. yüzyýl iþçileri bugün artýk “orta sýnýf” haline geldi. (Daha aþaðýda iþsizler, kaçak iþçiler, göçmenler ve lümpen proleterya var.) Haftada beþ gün, günde sekiz saat çalýþan, yazýn bir ay tatil yapan iþçilerin devrim yapmasýný bekleyemezsiniz.

Zaten, kim ne derse desin Sovyetlerin yýkýlýþý bütün dünyada sosyalizm hayallerini bitirdi. Dolayýsýyla bizim solcularýmýz da kapitalizme karþý bir alternatif önerecek durumda deðiller. (“Antikapitalist” Ýslamcýlarýmýzýn da Ýslamî bir alternatif üzerine kafa yormak yerine eldeki hazýr sosyalist jargona ve sloganlara sýðýnmalarý “entelektüel sefalet”imizin derecesini gösteriyor olmalý!)

Eski solcularýn þimdilerde kimlik problemlerine sarýlmalarý boþta kalmamak için. Ama bu kimlik siyasetinin böylesine öne çýkmasý, aslýnda sosyalist ideolojinin neden evrensel bir siyasi harekete dönüþemediðini ve sözgelimi Sovyet deneyiminin neden Rus milliyetçiliðinin kamuflajýndan ibaret kaldýðýný da açýklayan bir durum. Belki de bu durum komünizmin neden iþçi hareketinin en güçlü olduðu Almanya gibi kapitalist ülkelerde deðil de köylü aðýrlýklý Rusya’da iktidara gelmiþ olduðunu da açýklar.

Tarihçi Lukacs o dönemi anlatýrken “1914’te bir Alman iþçisinin, bir Fransýz iþçisinden çok bir Alman fabrikatörüyle ortak yanlarý vardý” diye yazar.

Said Halim Paþa ise daha o günlerde þunlarý yazýyordu: “Milliyet cereyanýnýn gelecekte beynelmilel cereyan içinde kaybolacaðýný hayal ve iddia etmek pek gülünç olur.”