Prof. Dr. Erdem YEÞÝLADA
Prof. Dr. Erdem YEÞÝLADA
Tüm Yazýlarý

Soya ve GDO Canavar mý? Masum mu?

Geçen hafta basýndaki gündem Adana’da ekmeklerde GDO’lu soya katkýsý bulunup bulunmadýðý haberiydi. Her zaman olduðu gibi her konuyu çok iyi bilen hekimlerimiz televizyonlarda konu hakkýnda halkýmýzý bilgilendirdiler. “Soya yalancý östrojen (kadýn hormonu) taþýr; kadýnlarda meme kanseri, erkeklerde kýsýrlýk yapar.” Yalancý östrojen böylesine zararlýysa, sahicisi neler yapýyor acaba? Japonya, Çin, Tayland gibi Uzak-doðu ülkelerinde yaþayan insanlara çok acýyorum, doðrusu. Her gün soya yediklerinden tehlikenin farkýnda deðiller. Tüm kadýnlar meme kanserinden ölüyor. Erkekler ise kýsýrlaþtýðýndan çocuklarý olmuyor. Sevabýna, Uzak-doðudaki bu zavallý insanlara engin bilgili bu kiþileri gönderip onlarý da bilgilendirsek diyorum. Hiç olmazsa bir süre ‘kulaklarýmýz, gözlerimiz’ ve tabii ki sinir sistemimiz dinlenir.  Ýþin acý tarafý, soya fasulyesinin kimyasý ve biyolojik etkileri üzerinde kulak dolma, yalan-yanlýþ bilgi sahibi olan bu gibi kiþilere milyonlarca vatandaþýmýzýn inanmasý. Peki gerçek ne? Bu konuda bilimsel araþtýrmalarýn sonuçlarý nasýl?

Öncelikle uzman bir kiþinin düþünce ve yorumlarýný almak için Yeditepe Üniversitesi Genetik Mühendisliði Bölümü baþkaný arkadaþým Prof. Dr. Fikrettin Þahin’in düþüncelerini sordum. GDO (Genetiði Deðiþtirilmiþ Organizma) ürün verimini artýrmak, ürünün hastalýklara direncini artýrmak amacýyla bitkinin genetik materyaline uygulanan bir iþlem. Bu suretle daha az kimyasal gübre ve tarým ilacý kullanýlmasý mümkün olabiliyor. GDO’lu tahýllar içerisinde en çok tartýþýlanlar ‘mýsýr’ ve ‘soya’. GDO ile ilgili þüphelerin tetiðini çeken ise mýsýr ile deney hayvanlarý üzerinde yapýlan bir araþtýrmada kansere yol açtýðý gözlemlendiðine dair çalýþma. Ancak kullanýlan farelerin kanser geliþimine yatkýn özel fare tipi olmasý nedeniyle bu sonuçlarýn dünyada saðlýk konusunda yetkili kuruluþlar (EFSA ve FDA) tarafýndan kabul görmediðini belirtti. Dolayýsýyla mevcut bilgiler ýþýðýnda GDO’lu ürünler için herhangi bir risk bulunmadýðý görüþünü ifade etti. Bundan sonraki aþamada, tabii ki, bilimsel kaynaklarda mevcut yayýnlarý inceledim. Bir Ýspanyol bilim adamý (J.L. Domingo) bu konuda farklý tarihlerde (2000, 2007, 2010 yýllarýnda ve son olarak Food and Chemical Toxicology dergisinde 2016’da) yayýmlanan dört tarama çalýþmasýnda bu konuda bilimsel kaynaklarda yayýmlanmýþ araþtýrma ve yorumlarý inceleyerek saðlanan geliþmeler ve ilgili görüþlerini açýklamýþ. Mevcut bilgiler ýþýðýnda GDO’lu mýsýr, soya ve pirincin, herhangi bir deðiþikliðe uðramamýþ olan örnekleri kadar güvenilir olduðu bildiriliyor. Hiç þüphesiz, bilim sürekli geliþmeye ve bilgiler deðiþime açýktýr. Uzun süreli kullanýmlarda ortaya çýkabilecek riskler için daima bir açýk kapý býrakýlýr. (mutajenite, teratojenite, karsinojenite ve diðer riskler)

Þimdi tekrar yukarýdaki kiþilerin tutumuna gelelim. Ortada bilimsel olarak kanýtlanmýþ hiçbir bulgu bulunmazken insanlarýn kafasýný karýþtýrmak, strese sokmaktan ne zevk alýyorlar bilemiyorum!