Soykýrým

2004 yýlýnda merhum Rauf Denktaþ ile Kýbrýs’ta buluþtuðumda, içinde kopan fýrtýna yüzüne hüzün olarak yansýmýþtý... Bölge tarihine “Annan Planý” olarak geçen metin, Kýbrýs’ýn iki kesiminde oylanacak, eðer, iki taraf seçmeni onaylarsa, KKTC biraz toprak kaybýna karþýlýk, ortak “Kýbrýs Devleti”nin yeniden bir parçasý olacaktý... 

“Eski toprak” Denktaþ, Rumlara güvenmiyordu ve BM Kýbrýs Özel Temsilcisi Kofi Annan’ýn o planýnýn kabul edilmesi halinde Türkler’in büyük zorluklarla karþýlaþacaðýna inanýyordu... Üzüntüsü, Kýbrýs Türk gençliðinin üzerindeki uluslararasý ambargodan kurtulmak ve “Avrupalý” olmak ideali ile plana “evet” oyu vereceðinin anlaþýlmasýndan kaynaklanýyordu...

Sohbet bu noktaya varýnca kendisine, “Sayýn Cumhurbaþkaný, Kýbrýs Türk’ünün 1974 öncesinde yaþadýklarý, o katliamlarý, aðýr baskýlarý gençliðe eðitim sisteminde daha iyi anlatabilir, onlarý ulusal bir davada daha güçlü kýlabilirdiniz” dedim.

Yanýtý önemlidir: Biz eðitim sistemimizi geçmiþin kötü anýlarý üzerine þekillendirmedik, bunu bilerek yaptýk, yarýn bu çocuklar, Rum yaþýtlarýyla Kýbrýs’ý paylaþacaklar, arada kin olsun istemedik, bugün de ayný düþüncedeyim, geçmiþin kinleri, yarýn bu gençleri birbirinden ayýrýr, paylaþamazlar...

Denktaþ’ýn bu yaklaþýmý þaþýrtýcý deðil, aksine, hayli “Türk bir yaklaþým...”

Ýnsanlýk sahnesinde her zaman “tarih yazan ulus” olarak var olan Türkler, geçmiþin karanlýk anýlarýndan çok, geleceðe bakan bir yapýya sahipler...

Savaþý iyi biliyorlar... Bu nedenle, savaþýn getirdiði zaferler kadar yýkýmlara da alýþýklar... Ne zafer kazandýklarý anda kibirleri, ne de yýkýma uðradýklarýnda gözyaþlarý ve baþka milletlerden yardým talepleri oluyor...

Türkler, yaþamý olduðu gibi kabul eden, “oyunun kurallarýný” bilen ve bu nedenle karþýlaþtýklarý her yýkýmdan sonra kendi öz güçleriyle ayaða kalkma becerisine sahip bir millet...

Balkan soykýrýmý...

Eþimin ninesi Hatice haným, daha henüz 12 yaþýnda bir çocukken (1900 doðumluydu) babasýnýn Makedon çetecilerin infaz mangasýnýn önüne tam üç kez götürülüþünü, kurþuna dizilmekten yine, çok büyük iyilikleri dokunduðu Makedon komþularý tarafýndan kurtarýldýðýný gözyaþlarýyla anlatýrdý... Gözyaþlarý yaþadýðý travmadan deðil, ayný mangalarýn önünde, bir duvar dibinde öldürülen yüzlerce Türk’ün acý hatýralarýndan kaynaklanýrdý...

2012’de Balkan Harbi’nin 100’üncü yýlýný idrak ettik... Gençlerimize, Türk tarihinin bu en kanlý trajedisi hakkýnda geçmiþin kinlerini körükleyebilecek en küçük bir bilgi aktardýk mý, hayýr!..

“Tehcir”den söz ediyoruz, bir yýl gibi kýsa bir zamanda Balkanlar’ýn ateþ çemberinden kaçýp yollarda soyulup, tacize uðrama pahasýna “Halife’nin topraklarýna” ulaþmýþ yüz binlerce Türk’ün anýlarý orada duruyor...

Sýrp, Rum, Bulgar, Makedon çetecilerin bulduklarý yerde öldürdükleri kadýn, erkek, genç, yaþlý, çocuk yüzbinlerce Türk? Ayný dönemde, memleketin doðusunda Ermeni çetecilerin hedefi olmuþ bir o kadar Türk?..

Hepsinin aziz hatýralarý beynimizin bir köþesine yerleþmiþ, biz onlarý ne kadar geriye atarsak atalým, iþte, tarihin bir noktasýnda vakur ve mahcup, saklandýklarý yerlerden çýkýp geliyorlar...

1993-1996 arasýnda Müslüman Boþnak kardeþlerimizin Sýrp Çetnik çeteleri karþýsýnda yaþadýklarý o korkunç katliamlarý, dedelerimiz 1821-1922 yýllarý arasýnda Balkanlar’da yaþadýlar... 5 milyonu, yaþadýklarý topraklardan sökülüp atýldý, 5.5 milyonu katliamlarda veya açlýk belasýnda öldüler...

Bir “soykýrým” 100 yýl sürer mi? Avrupa’nýn gözü önünde, teþvikiyle, Rusya’nýn diðer kanattan katýlýmýyla sürdü...

“Soykýrým”ýn nihai adýmý 15 Mayýs 1919’da Yunan ordusunun Ýzmir’e Ýngiliz desteðinde çýkmasýydý, bu giriþimi, 26 Aðustos 1922’de Afyon Kocatepe’de elinde sigarasýyla derin düþünen sarý saçlý mavi gözlü bir Selanikli, 30 Aðustos 1922’de Dumlupýnar’da tarihe gömdü.

Ne güzel anlatýr Nazým Hikmet, Gazi Mustafa Kemal’in Ýzmir yolunu tutmuþ süvarilerini:

Bir süvari takýmý geçti yanýndan dörtnala. 

Kaçaný kovalamýyordu yalnýz

ulaþmak da istiyordu bir yerlere

ve sadece kahretmiyor

yaratýyordu da.

Ve kýlýçlarýn,

nallarýn,

ellerin

ve gözlerin pýrýltýsý

ardarda çakan aydýnlýk bir bütündü. 

Kimse merak etmesin... Çocuklarýmýzýn yüreðine kin ve intikam duygularýnýn aðýr yükünü vurmaya niyetimiz yok... Biz, baþka milletlere benzemeyiz, geçmiþin kanlý anýlarýndan nemalanmayýz... Onlar kendi çaðlarýný barýþ içinde, özgür yaþasýnlar...

Tarihlerinde utanýlacak bi’þeyin olmadýðýný bilsinler yeter...