Meþhur örnektir..
Kralýn birinin çok sevdiði bir atý vardýr ve bakýcýlarýna der ki: 'Bu atýn öldüðü haberini getiren, kendi ölümüne de hazýr olsun.. Ona göre!.'
At bir gün ölür, bakýcýlar haberi, ekselanslarýna nasýl bildireceklerini konusunda kara kara düþünürlerken.. Birisi onlarýn imdâdýna yetiþir ve 'Meraklanmayýn, ben söylerim..' der ve Kral'ýn huzuruna çýkar.
-Haþmetmeâb! Zât-ý âlinizin bir atý vardý ya..
*Evet..
-Haþmetmeâb, yattý kalkmýyor.. Nallarýný dikti, indirmiyor.. Nefesini verdi , almýyor..
*Be adam, desene, at öldü!
-Haþmetmeâb, onu ben diyemem, zât-ý âliniz deyiniz!.'
*
Bu konuya niye mi böyle bir giriþ yaptým?
*
Dün, M. Kemal ve Ýsmet Paþa dönemlerinin gözde generallerinden Fahreddin Altay'ýn, 'Yüce Þef'iyle 22 Ekim 1925'den itibaren 11 günlük birlikte geçen günlerine dair -bir kýsmýný anlatmadýðýný belirterek kaleme aldýðý- günlük notlarýný okuyordum..
Altay'ýn dediðine göre, her akþam yemekler, içkiler, neredeyse tamamen üryan denilecek derecede kýzlarla saatlerce danslar.. 'Yüce Þef' de, Âfet (Ýnan) Haným baþta olmak üzere, birçoklarýyla dansta.. Altay'ýn, imrenerek anlattýðý o sahneleri geçelim.
Cumhuriyet'in 2. Yýldönümünde, 29 Ekim 1925 akþamýnda, Refet Süreyya isimli bir kadýnýn 'çýplak haliyle numaralar gösterdiðini' de anlatýyor, Altay.. Gece sabaha doðru, Köþk'e dönüþ baþlýyor.. Yüce Þefotomobilde generalinin yanýna oturuyor ve baþýný onun göðsüne dayýyor.
Altay, 'Sýrma saçlý baþýný göðsüme dayayarak daldý. Ben ise, onu saçlarýný öpüyor ve kokluyordum. Onu ilk o zaman böyle biraz fazla kaçýrmýþ görüyordum.. Tan yeri aðarýrken köþkün kapýsýna geldik, 'Geldik mi?' diyerek indi ve hayýrlý geceler dileyerek içeri girdi.. ' diye yazýyor.
Ýki sene içinde bile, 'Ne kadar aydýnlýk bir rejim kurulmuþ' imiþ, deðil mi?
*
Ben, General'in notlarýný okurken, tam o sýrada, bazý dostlarýn sosyal medyadan bir paylaþýmý ulaþtý,
Özetleyerek de olsa aktarmaya deðer..
Takma isim olduðu anlaþýlan bir kiþi, Cumhuriyet adýna yeni bir rejimin kuruluþundaki ilginçlikleri deðil de, 15 Temmuz 2016 Darbe Hýyaneti'ni ve o darbe hýyanetinden sonra Erdoðan'ýn aldýðý tedbirleri anlatýr gibi yapmýþ, ama, anlatýlan konunun, 29 Ekim 1923'de kurulan yeni rejimin oldu-bittilerle nasýl gerçekleþtirildiðinin hikayesi olduðu anlaþýlýyor.
'Allah'u Teâlâ, Erdoðan'ý öyle bir duruma düþmekten korusun..' diyerek, verilen mesajý, tarihin baþka bir dönemine de uygulayabilirsiniz.
Bize, sosyal medyadan hitab eden o kiþi, güya, 15 Temmuz 2016 gecesini ve sonrasýný anlatýr göndermeler yapýyor. Özetle anlatmaya çalýþalým, diyor ki:
'Erdoðan, kendisini devirmeye çalýþan çeteyi hapsettikten sonra bir dizi devrim gerçekleþtirmeye karar verdi ve önce Hýlafet'e geçiþ için, Meclis'te kendi partisinden toplantý nisabýný bulmayan 150 m.vekiliyle bir oylama yapýp, Halifeliði getirdi. Ardýndan da yine sadece kendi partisinden 150 m.vekilinin oyuyla kendisini Halife seçtirdi..
Ardýndan da, Hýlafet aleyhinde konuþanlarýn idâm edilmesi için mahkemeleri harekete geçirdi.. Karþý çýkanlar 'Halife'ye suikasd düzenledikleri' iddiasýyla hapse atýldýlar, partileri kapatýldý..
Ardýndan da, (Sükunetin Saðlanmasý 'Taqrir-i Sükûn' Kanunu) çýkarýlýp, Hýlafet aleyhinde yazan dergiler. kitaplar toplatýlýp yakýldý.
Ardýndan (Eðitimde Birlik 'Tevhid-i Tedrisât' Kanunu) çýkarýlarak ders kitaplarýnýn yüzde 20'sinin 'Erdoðan'ýn hayatý, Erdoðan Tarihi, Erdoðan Milliyetçiliði , Erdoðan bilinci' gibi derslerden meydana gelmesine karar verildi. Bütün okullara, her yere onun portreleri asýldý büstleri, heykelleri dikildi..
Ýlkokul ve liselerde her sabah, öðrencilere, 'liderin vizyonunu sahipleneceklerine dair, ve 'varlýðýmýz ona armaðan olsun..' diye yemin ettirildi ve böylece öðrenciler ve herkes onun sâyesinde var olduklarýný, yaþadýklarýný öðreniyorlardý.
Erdoðan hakkýnda yüzlerce kitab yayýnlanýyor, sevdiði þarkýlardan albümler, belgeseller yapýlýyor, enstitüler açýlýyor, ismi, caddelere, bulvarlara, sokaklara, parklara, okullara, ormanlara, otoyollara , köprülere veriliyordu. Artýk her yerde Erdoðan ismi ve ölümsüz varlýðý ile yaþamaktaydýk ve hepimiz onun ülküsüne baðlý yýlmaz askerlerdik.. (...)' Vs..
*
Evet, böyle bir sosyal hayatý tasavvur edebiliyor musunuz?
Bu ironik metni yazan arkadaþ, kýsaca, 1923'de 'Cumhuriyet' adý verilerek kurulan yeni rejimin bir asra yaklaþan uygulamasýnýn fotoðrafýný çekmeye çalýþmýþ ve herhalde, 'Ey millet, bugün de böyle bir þey olsa, tahammül edebilir misiniz?' demek istemiþ..
*
Yarým asýr öncelerde, Romen yazarý Ýonescu'nun 'Kral Ölüyor..' isimli hacim olarak küçük, ama, mâna muhteva olarak düþündürücü ve her ülkede olabilecek komik sahneleri çiziyordu.. Sosyal medyadan aktardýðým ironik konu da Ýonescu'yu hatýrlattý.. Çünkü, onun eserinde de, Kral'ýn isim ve unvanlarýnýn verileceði yerler kalmayýnca, ayný aðacýn büyük dallarýna bile o isim ve sýfatlarýn yazýlý olduðu plaketler çivileniyordu.
Evet, 'söylemesini bildikten sonra söylenemiyecek söz yoktur' denilir, amma, yargý makamlarýndakilerin ve icra makamlarýndaki uygulayýcýlarýn da kanun metinlerini de, istedikleri takdirde hiç olmayacak mânalara çekerek yorumlama imkânlarý vardýr. Ve elbette ki, ülkemiz, hele de son 100 yýla yakýn bir zaman dilimi boyunca asla böyle bir traji-komik kâbusu asla yaþamamýþtýr; deðil mi?.
Ne mutlu! (!!!)
*