Söz meclisten içeri

HENÜZ Ankara’daki hain saldırının acısı kalbimizdeyken Van’dan geldi “acı” haber. Bir milletvekili, sadece Ankara’da yitirdiğimiz 29 canımızın değil, tüm şehitlerimizin kemiklerini sızlattı. Ankara’da askeri araçlara yönelik saldırıyı gerçekleştiren Abdulbaki Sömer için Van’da kurulan taziye çadırını, bu ülkenin ekmeğini yiyen bir milletvekili ziyaret etti. HDP’nin Van Milletvekili Tuğba Hezer’in ziyaretine, partisi de “Ölenlerin kimliğine bakmadan geride kalanların acısını paylaşmak onaylamak anlamına gelmez” diyerek sahip çıktı. Oysa bu hümanist söylemlerin sahiplerini bir şehit cenazesinde asla göremezsiniz.

Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu ülkenin çok kutsal bir çatısıdır. Millet tarafından, bu çatı altında kendilerinin vekilliğini yapmakla görevlendirilen herkes, yemin ederek göreve başlar.  “Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasa’ya sadakatten ayrılmayacağıma; büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine ant içerim” der. Namus ve şeref üzerine yemin eder, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü koruyacağına. Hezer de o yemini etmişti. Yeminini tutmadı. Demek ki namus, şeref kimileri için çok kıymet taşımıyor.

Kimsenin bu ülkenin ekmeğini yiyerek, bu ülkeye ihanet etme lüksü yok. Sıfatı ne olursa olsun. Milletvekilliği dokunulmazlığı hiç kimseye ihanet hakkı tanımıyor. Ama ihanet onun bu sıfatını geri almaya hak tanıyor. Adına milletin vekili denilen bu kadının meclisin kapısından bile girmeye hakkı olamaz. O meclis, hainlere yuva olamaz. O meclis hainlerin yuvasını bozar.

Tuğba Hezer hakkında geçen yıl eylül ayında “terör örgütünün propagandasını yapmak” suçundan fezleke hazırlanmıştı. O zaman da bir polisimizi şehit eden teröristin cenazesine katılmıştı. Şimdi yine hakkında soruşturma açıldı. Bu ihanetin karşılıksız kalmaması için görev yine meclisimize düşüyor. Hezer’in milletvekilliği bir an önce düşürülmeli ve hak ettiği cezayı almalı.

Öyle anlaşılıyor ki Hezer, bu hareketiyle bölge halkının sempatisini, desteğini kazanmayı amaçladı. Ancak, hesabı tutmadı. Teröriste karşı devletinin yanında olan bölge halkı, bugün de Hezer’e tepki göstererek yaptığı ihaneti suratına çarpmıştır.

Meclis çatısında ekmek yiyip, bu memlekete ihanet etmenin affedilebilir yanı yoktur. Bugün Hezer’in yaptığını aklından geçiren başka vekiller varsa, onlara da çok net bir mesaj olacak şekilde Hezer’e hak ettiği muamele gösterilmelidir. Bu millet yapılan iyilikleri unutmadığı gibi, yapılan hainlikleri de unutmaz, affetmez.