Sözlerini tutuyorlar!

Bolu Belediye Başkanı seçilen Cumhuriyet Halk Parti’li Tanju Özkan seçimden önce vadettiği üzere, katliamdan, tecavüzden kaçıp Bolu’ya sığınan Suriyeli kardeşlerimize belediye yardımını kesmiş. Ayrıca, sığındıkları ülke insanlarına yük olmamak için ticaret yapmak isteyen Suriyeliler’e de işyeri ruhsatı vermeyeceğini açıkladı CHP’li Özkan. 

Müstehcen kaset üzerinden ataması yapılan CHP Genel Müdürü Kemal Kılıçdaroğlu’nun kaybettiği her seçim öncesi vaadiydi, Anadolu’nun sinesine sığınanları ölüme göndermek! Şimdi bunu ülke çapında olmasa da yerel çapta yapacaklar. İçlerindeki faşistliği, ırkçılığı garip gurebaya yemek yardımlarını keserek, işyeri ruhsatı vermeyerek tatmin edecekler. Belki Suriye’ye ölüme gönderemeyecekler ama gıda yardımı yapmayarak, ticaret yapmalarına izin vermeyerek burada ölüme terk edecekler. Tabiî ki Müslüman Anadolu halkı buna izin vermez. Kendisine sığınmışa, tarihte olduğu gibi sahip çıkacaktır. 

CHP sadece Suriyeli veyahut diğer milletlerden Anadolu’ya sığınmış mazlumları tehdit etmiyor. Kendini İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ilan eden Ekrem İmamoğlu da medya patronlarını ve ailelerini tehdit etti. Seçim sırasındaki şaibeler bir bir ortaya çıktıkça ekran karşında terini silmek bitap düşen İmamoğlu medya sahiplerini şu sözlerle tehdit etti: “İsim veriyorum; NTV'yi, Habertürk'ü, Ciner ailesini, CNN Türk'ü, Demirören ailesini takip ediyorum. İş dünyasına yaptıkları katkılardan dolayı kendilerini uyarmayı kendime hak gördüğüm için uyarıyorum. Gün gelir isimlerini anmaktan bile vazgeçerim. Bizi daha fazla dünyaya rezil etmeyin.” 

Sandıktaki organize suç örgütünün marifetlerinin kamuoyuna aktarılmasına kızan İmamoğlu sadece medya patronlarını değil Ak Partilileri de tehdit etti: "Yarın birbirinizi teselli edersiniz ama bedeli ağır olur." 

İmamoğlu’nun medya patronlara yönelik tehditleri size de, 7 Haziran 2015 genel seçimleri öncesi CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin’in medyaya el koyacağız sözlerini hatırlattı mı? Ne diyordu Tekin: “Şimdi de Kılıçdaroğlu için yazıyorlar. Kılıçdaroğlu cam gibidir. Ama Davutoğlu'na AKP'lilere bakın nedene bakarsanız bakın kirliliği görürsünüz. 8-9 Haziran'da ilk işimiz bu kirli gazetelerin tamamına el koymak olacaktır. Sadece el mi koyacağım, buna bulaşmış bütün iş adamlarından hesabını soracağız." 

Demokrasi, inanç özgürlüğü, hür teşebbüs, medya bağımsızlığı, halkın haber alma hakkı vb. ‘çağdaş’ mefhumlar üzerinden kendini ifade eden CHP’nin eline kuvvet geçtiğinde neler yapacağını Bolu’da görmeye başladık. Tarihten de biliyorduk ama şimdi canlı canlı şahit olacağız. 

Adamlar sözlerini tutuyor kardeşim!..