Cumhuriyet savcýsý soruþturma açtý, muhtemelen çaðýrýp “Kan dökülmeden bu iþ olmaz diyorsun? Hangi iþten bahsediyorsun sen?” diyecek ama bizimki Van’da katýldýðý bir toplantýda sözlerinin arkasýnda durduðunu söyledi ve mahut sözü kanýrtarak bir kez daha tekrarladý.
Kemal Kýlýçdaroðlu’ndan söz ediyorum.
Erdoðan’ýn getirmek istediði Baþkanlýk Sistemi’ne elbette karþý çýkacaklarmýþ...
Karþý çýk da, bu “kan” nerden çýktý iki gözüm?
Memlekette her fikir “hukuk” içinde kendisini örgütleyebiliyor.
Periyodik aralýklarla ortaya bir sandýk konuluyor.
Seçimler yapýlýyor.
Seçim sonuçlarýna göre bir “yönetim” kuruluyor.
Neden itirazýnýzý hukuk ve meþruiyet çerçevesinde dile getirmiyorsunuz da, “kan”dan söz ediyorsunuz?
Kimin kaný dökülecek?
Durduk yerde anayasa yapmaya kalkýþanlarýn mý, bu anayasaya karþý çýkanlarýn mý?
Bu kan dökme ameliyesinde hangi mekanizmalar devreye sokulacak? Taraflar arasýnda bir savaþ mý çýkarýlacak? Kan dökmeye hevesli çevrelere (“terör örgütü” demeye dilinizin varmadýðý kimi terör örgütlerine) iþ mi sipariþ edilecek?
Nasýl olacak?
Hemen aklýma, halký “mahalle mahalle, sokak sokak taþlý sopalý direniþe” çaðýran CHP milletvekili Ýsa Gök geliyor.
Ýsa Gök, bu çaðrýyý, “yeni ve sivil bir anayasa tehlikesine” karþý yapmýþtý. Partili arkadaþlarý da, bu kriminal arkadaþý “Ýsa Gök arkadaþýmýz direniþ çaðrýsýný, Mustafa Kemal Atatürk’ün ünlü Bursa Nutku’na dayandýrmaktadýr, suç iþleme kastý yoktur” diye savunmuþlardý.
Hani, Mustafa Kemal’in, “Türk genci, devrimlerin ve Cumhuriyet’in sahibi ve bekçisidir. Bunlarý güçsüz düþürecek en küçük ya da en büyük bir kýpýrtý ve bir davranýþ duydu mu, ‘bu ülkenin polisi vardýr, jandarmasý vardýr, ordusu vardýr, adalet örgütü vardýr’ demeyecektir. Elle, taþla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapýtýný koruyacaktýr” dediði varsayýlýyor ya...
Ýþledikleri suçu buraya dayandýrýyorlar.
Kemal Kýlýçdaroðlu da, mahkemeden yýrtmak için, suçu Mustafa Kemal’e atabilir.
Ýyi de, Mustafa Kemal bu sözü ne zaman sarf etmiþ? Yanýnda kim varmýþ? Bu söz nasýl, hangi araçlarla ve kimlerin tanýklýðýyla kayýtlara geçmiþ?
Bu konuya da bir açýklýk getirirlerse, iyi ederler.
Mustafa Kemal’in (bir seyahati öncesinde) devletin resmi haber ajansý “Anadolu Ajansý”na yaptýðý bir açýklama var ama içinde, CHP’lilerin öne sürdüðü gibi “taþ”, “sopa”, “direniþ” gibi sözcükler geçmiyor. “Taþ” ve “sopa”yý nasýl elde etmiþler, onu açýklasýnlar!
Kýlýçdaroðlu muhtemelen “iç savaþýn kanlý cehennemini” hatýrlatmak istiyordur.
Kendisine liberal süsü veren bir þahýs, “iç savaþýn kanlý cehenneminden geçmeden” bu iþlerin düzelemeyeceðini (yani, Erdoðan’dan kurtulamayacaðýmýzý) yazmýþtý. Bir baþkasý da, kurtuluþun (Erdoðan’dan kurtuluþun) “bize çok acý çektirecek büyük bir altüst oluþla mümkün olacaðýný” söylemiþti
Ýç savaþ çaðrýsý yerine geçen bu sözler, ilginçtir, entelektüel destek bulmuþtu. Pensilvanya’daki zatýn adamlarý da desteklemiþti.
CHP yeni anayasayý nasýl engelleyecek?
Terör örgütlerinden yardým alarak mý?
Bizi iç savaþýn kanlý cehennemine sokarak mý?
Halký taþlý sopalý direniþe çaðýrarak mý?
Kan görmeye meraklý Kemal Bey’e þu “hatýrlatma”yý yapmak isterim:
Mesele Erdoðan’dan kurtulmak ve anayasa yaptýrmamaksa (ki, meþru taleptir bu), niçin dolambaçlý (ve kanlý) yollarý deniyorsunuz?
Niçin “haklýlýðýnýza” kamuoyunu inandýrmaya çalýþmýyorsunuz?
Dört yýlda bir sandýk kuruluyor.
Niçin sandýktan sonuç almaya bakmýyorsunuz?
Bir kaset marifetiyle genel baþkanlýk koltuðuna kuruldunuz... Hiçbir bedel ödemediniz... Bu bedeli, “baþkalarýnýn kaný”ný dökerek mi ödeyeceksiniz?