28 Þubat davasý þimdiden toplumsal desteði en yüksek dava olma özelliði kazandý. Dumaný üzerinde tüten, her þeyin insanlarýn gözü önünde yaþandýðý, neyin nasýl yapýldýðý konusunda ortak kanaatlerin hakim olduðu bir darbe soruþturmasý için þaþýrtýcý deðil bu durum.
Kimse açýktan bir itiraz ileri süremiyor, kimse, mesela Ergenekon veya andýç veyahut da Balyoz’da olduðu gibi coþkulu bir kampanya yürütemiyor.
Ama hatýralarýn daha çok taze olmasý, bazý aktörlerin hala iþlerinin baþýnda olmasý nedeniyle dolaylý itirazlar, sulandýrmalar ve davayý bir noktada durdurma giriþimleri de beklendiði gibi almýþ yürümüþ bulunuyor.
Acýnasý haller...
Ýtiraf etmek, özeleþtiride bulunmak, hatayý kabul etmek yerine; etrafýna koza örerek bir dokunulmazlýk illüzyonu peþinde koþanlar var.
Nasýl çaresiz gerekçelere sýðýndýklarýný bütün ülke izliyor. En çok da 28 Þubat’ta maðdur olanlar.
Yani, o meþ’um günlerde baþörtülerinden dolayý okula alýnmayanlar, partileri kapatýlanlar, siyasi yasaklý hale getirilenler, ordudan atýlanlar, bir andýçla hayatlarý karartýlanlar, bir manþetle itibarý ayaklar altýna alýnanlar, namaz kýldýðý için kapý dýþarý edilenler, dindar olduðu için þirketleri batýrýlanlar, hayatlarý medyanýn kurduðu tuzaklarla heba olanlar vs.
Onlar, 15 yýldýr sabýrla bekledikleri gibi þimdi de olup bitenleri; o çaresiz suçluluk hallerini ibretle izliyor.
Bu dava o isimsiz maðdur ama onurlu insanlarýn davasýdýr, baþka kimsenin deðil.
Þimdi...
Hala gazete köþelerinde televizyon ekranlarýnda bir þey olmamýþ gibi, suçlarý yokmuþ gibi davrananlara, kendilerini temize çýkarmak için itiraf etmek yerine yeni yalanlara, yeni tuzaklara müracaat edenlere sormak zamanýdýr...
28 Þubat’ýn altýnda Erbakan’ýn imzasý var diye mýrýldanýyorsunuz.
Ne diyorsunuz açýk söyleyin...
Yani, rahmetli Erbakan MGK’da 28 Þubat’ý imzaladý ve sonra kendi hükümetini yýkmak için düðmeye mi bastý?
Kendi partisini kapattýrmak için yargýya talimat mý verdi?
Kendisine hakaret hatta küfrettirmek için medyayý mý kiraladý?
Kendi seçmeninin, sevenlerinin andýçlarýný mý yazdýrdý?
Açýk söyleyin...
Ne demek istiyorsunuz.
Size, “Düþün peþimize” diyen askere MGK kararý mý sordunuz, insanlarýn hayatlarýyla oynama hakký veren resmi belgeler mi istediniz?
Müslüm Gündüzler, Þahinler ve Kalkancýlarýn karanlýk odalarda üretilmiþ hikayelerini sayfa sayfa yazarken, ekranlarýnýzda çevirip çevirip oynatýrken; tanýmadýðýnýz yüzlerce, binlerce insanýn hayatýný manþetlere çekerken paþalarýnýzýn bir cümlesinden baþka neye ihtiyaç duydunuz?
Cunta ve cunta müttefikleriyle birlikte ülkeyi paylaþýrken bin yýl süreceðini zannettiðiniz ikbalinizden baþka neye iman ettiniz?
O zaman neler yaptýðýnýzý, neye bulaþtýðýnýzý en iyi siz biliyorsunuz...
Peki, þimdi ne diyorsunuz?
Tamam intikam olmasýn, olmayacak ve umarýz böylesine önemli bir dava sadece içeriðiyle deðil örnek muhakemesiyle de tarihe geçecek...
Ama dediðiniz tam olarak anlaþýlmýyor... Sýkýntýnýz nedir?
Savcýlarýn þu ana kadar yaptýklarýnda bir intikam havasý var mý?
Peki bundan sonra... Bütün gerçekler ortaya çýkarsa bunun adý intikam mý olacak? Gerçeðin ne kadarýna tahammülünüz var? Birkaç emekli askerin içeri alýnmasýna mý, yoksa size dokunmadýðý müddetçe gittiði yere kadarýna mý?
Dürüst olun ve açýkça söyleyin. Kimler, hanginiz yargýlanýrsa bu dava intikam olur?
Söyleyin... Söyleyin ki siz de memleket de rahatlasýn...