Sözü eðri büðrü söylemek yerine...


Uluslararasý yaygýnlýða sahip bir cep telefonu firmasý, Türkiye bölümünü, yeni organizasyon þemasýnda Avrupa’dan alýp Asya’ya baðlamýþ... Gazeteler ilk gün bu haberi tepkisiz verdiler.


“Neden tepki çeksin?” derseniz Türkiye’de yaþamýyorsunuz demektir... Türkiye daha AB ile ortaklýk yolunda ciddi adýmlar atmadýðý dönemlerde bile kendini ‘Avrupalý’ kabul eden bir ülke; bunun için bayaðý mücadeleler verildiði de biliniyor. Türkiye’yi Asya’da kabul eden bir anlayýþýn hemen her kesimden tepki çekmesi beklenir...


Bunu bildiðim için haberin gazetelerde nasýl sürdürüleceðini merak ettim.


Ertesi gün, yani dün, hemen bütün gazetelerde, ayný firmanýn Türkiye bölümünün baþýndaki yöneticinin görev alanýnýn geniþlediði, uluslararasý firmanýn pek çok baþka ülkedeki bölümlerinin de ona baðlandýðý haberi yer alýyordu.


Türkiye’nin Asya’ya baðlanmasý? Haberler bu ‘küçük’ ayrýntýyý görmezden gelerek kaleme alýnmýþtý.


Unutmayalým: Medyanýn reklâmverenleri sýralamasýnda cep telefonu firmalarý en üst sýralarý iþgal ediyor...


***


ABD Baþkaný Barack Obama, nereden aklýna geldiyse, geçen gün e-kitap okuma aracý ‘Kindle’ üzerinden yapýlan bir mülâkata katýlýp ‘gazetecilik’ mesleði hakkýndaki görüþlerini açýkladý. Son zamanlarda en hafifi ‘liderlik yapamadýðý’ olan pek çok konuda aðýr eleþtirilere muhatap olan Obama, ‘fýrsat bu fýrsat’ deyip kendisini eleþtiren gazetecilere karþý-saldýrýya mý geçti?


Hayýr. Farklý bir tavýr benimsedi ABD Baþkaný. Gazetecilere özetle “Sizin devriniz geçti” mesajý vermeyi yeðledi. Gazetelerin artýk okunmadýðýný bile söylemedi; yalnýzca bugünün teknolojik ortamýnda ayakta kalamayýp kapandýklarýný vurguladý. “O eski zamanlar geri gelmez” dedi. Magazin basýnýndan rahatsýzlýðýný da doðrudan aktarmak yerine, “Bizim zamanýmýzda pop kültürünün figürleriyle ilgilenilmezdi” demeyi tercih etti.


Ýlginç bir mülâkattý; artçý-þoklarý devam ettiði için beklediðim ilgiyi gördüðü de söylenebilir...


***


Önce Agos yazmýþ, sonra baþka gazetelere de yansýdý. Meðer Ýçiþleri Bakanlýðý ülkemiz vatandaþlarýyla ilgili nüfus bilgilerine ‘etnik’ ve ‘dini’ kökenleri belli edecek biçimde numaralar koyarmýþ... Rumlar 1, Ermeniler 2, Yahudiler 3, Süryaniler 4 numarayla karþýlanýrmýþ... Bakanlýk Lozan’da azýnlýklara tanýnan özel imtiyazlar sebebiyle kiþinin soyunun önemli olduðunu, fiþlemenin bu amaçla yapýldýðýný açýkladý... Hangi amaçla yapýlýyor olursa olsun, bugünün dünyasýnda, uygulama insana batýyor...


Rahatsýzlýk bugünün anlayýþýyla dünün ölçülerinin tersliði yüzünden... Medyanýn böyle tanýmlamalara takmasýný bu sebeple anlayýþla karþýlamak gerekiyor.


Peki de, dün, bu uygulamadan þikâyet eden gazetelerin birinde, iki sanatçýnýn evlilik haberinde þu gereksiz ayrýntýya yer verilmesini nasýl deðerlendireceðiz: Dizi oyuncusu kadýn sanatçýnýn yaþý evlendiði erkekten altý yaþ daha büyükmüþ...


Tersi olsa yazýlmayacaktý elbette...


Düþünün: Ancak arkadan konuþmalarda kullanýlacak bir bilgi, bir ulusal gazetenin konuya iliþkin haberinde yer alabiliyor... Hem de, çiftin en mutlu olduðu günde...


***


Bu üç ayrý taze gazete haberini neden yazdým ben? Bunlarý art arda sýralamakla bir þeyler mi söylemek istiyorum acaba?


Ha, ne dersiniz?