Pazar günü sandýða gidiyoruz. Yine bir genel seçim ve yaklaþýk beþ ay önceki seçimin kelimenin tam anlamýyla tekrarý.
7 Haziran’da sandýktan çýkan sonuç; pek çok koalisyon denklemine matematik olarak açýk görünse de pratik olarak mümkün olmadý. Bu durumu ikide bir Cumhurbaþkaný Tayyip Erdoðan’a baðlamak isteyenler ya da AK Parti’nin politikalarýyla baðlantýlý görenler, yakýn tarihi görmezden geliyorlar.
Toplumsal hafýza dediðimiz zaman tek tek bireylerin hafýzasýndan deðil; bir bakýma kolektif bir þuurdan bahsediyoruz. O nedenle ‘kimse koalisyon dönemlerini hatýrlamýyor yahut pekala bu ülke koalisyonla da yönetilir’ diyenlerin bu farka dikkat etmesi gerekiyor. Toplumsal hafýza canlýdýr, bir tecrübedir, birikimdir. Daha geniþ ifadesiyle milletler bu hafýzayla olup biteni anlamaya ve geleceðe yürümeye gayret ederler.
1950’den bu yana yapýlan seçimler, aradaki askeri darbeler, meþru iktidarlara yönelik gizli açýk müdahaleler, bir satýr tarih okumamýþ bile olsa toplumsal hafýzada ciddi bir karþýlýða sahip. Bir partinin tek baþýna iktidar olamayýp, koalisyonlarýn olduðu dönemler, kelimenin tam anlamýyla ‘fetret’ dönemleri oldu. Bir yandan kendi içimizde kýsýr çekiþmelerle boðuþtuk. Öte yandan dünya deðiþirken, hatta dünya yeniden kurulurken olup bitenin dýþýnda kaldýk. Kendimize gösterilen yere razý olduk. Rolümüz hakkýnda fikir sahibi olmak bir yana, daðýtýlan rolü lütuf gibi görmeye zorlandýk.
Þimdi belki de yakýn tarihimizde ilk defa yakalanan bir büyük yükseliþ hamlesi, yeniden bir ara dönemle boðulmak, fetrete mahkum edilmek isteniyor. Çünkü bizzat merkezinde yer aldýðýmýz coðrafya, yeniden düzenleniyor. Siyasi, ekonomik ve kültürel kodlarý yeniden yazýlýyor. Siyasi anlamda ilan edilmese bile haritalar deðiþiyor. Devletlerin yerini devletimsi yapýlar alýyor. Bu yapýlar merkeze baðlý gibi görünse bile, en geniþ anlamda operasyonel olarak baþka güçler tarafýndan kullanýlmaya uygun biçimde tasarlanýyor.
O yüzden bu dönem ortaya çýkan hiçbir geliþmeyi, adýmý, hamleyi tesadüf olarak görmemek lazým. Çok yakýn bir tarihte bu ülkenin cumhurbaþkaný, haritalarýn deðiþtirilmek istendiðini söyledi. Tarihi bir uyarý yaptý ve buna izin vermeyeceklerini ifade etti. Bir baþka ülkede olsa yer yerinden oynar, en azýndan siyasi aktörler acaba ne oluyor diye oturup düþünmeye baþlardý.
Þimdi bu ara dönemi baþýmýza musallat etmek isteyenler, sermayeden medyaya, paralel yapýdan farklý güçlere kadar pek çok alanda hayli örgütlü bir mücadele veriyor. ‘Seni baþkan yaptýrmayacaðýz’ diyen de, yurtdýþýna para kaçýrýp masum pozlarýna bürünen de, kendi ülkesinin altýný oymak için baþkalarýyla gözünü kýrpmadan pazarlýða oturan sermaye ve medya gruplarý da bu tezgahýn içinde.
Yapýlmasý gereken, sonuna kadar bu mücadeleyi devam ettirmek, bu kirli yapýlarýn sökülüp atýlmasý için kararlý olmak ve hepsinden önemlisi öncelikle bu çatýþmanýn ne olduðunu doðru anlamak.
‘Demokrasi sandýktan ibaret deðildir’ tezini savunanlarýn, eðer çok eski bir tartýþmaya atýfta bulunarak konuþursak ‘niyetleri hak’ olsaydý, sözleri de batýl olmazdý.
Ortalýk sözü hak gibi görünse de niyeti batýl olanlarla dolu. Ama hepsinden önemlisi, batýlýn tuzaðýna ve onlarýn yöntemlerine düþmeden bu mücadeleyi yürütmek.
1 Kasým bunun için önemli bir fýrsat.