SPK adım atmalı!

Halka açık bazı şirketler var, halkın parasını “hiç etme” yolunda ilerliyorlar. Yönetimleri de çok karışık. Bölünmüş kurullar ve kimsenin “söz sahibi olmamasından” güç alarak at oynatan genel müdürler... Bu böyle gidemez! Daha açık yazayım; bu devran böyle dönmez! Sahipleri, yönetim kurulu üyeleri kim olursa olsun, belli bir yüzdesi, özellikle % 30’undan fazlası halka açıksa artık o şirket belli kurallara uymalı! Maalesef Türkiye’de böyle çok şirket var. Genel Müdür istediği gibi at oynatıyor, dünyadaki emsalleri milyar dolarları çoktan katlarken bu yapılar yerinde sayıyor...

Sevgili dostlar, bu ülke Cem Uzan ve şirketlerini, o ve benzeri bataklıklarda halkın giden milyarlarını gördü. Bugün de aynı olaylar yaşanıyor. Yönetim anlaşamadığı için çoktan “katlanması” gereken halkın varlıkları eriyip, savrulup gidiyor. Bu noktada SPK’ya özellikle yeni tebliğler sonrası büyük iş düşüyor. Artık “adım atma” zamanı ve halkın sabrı taşmak üzere!

Sonuç: Vedat Akgiray “yanlış yapmış” veya “yapmamış”, sonucunda veya tamamen doğal akış gereği , Siyasi Otorite’nin takdiri böyle tecelli etmiş olabilir! Konu hakkında detay bilgimiz yok! Yalnız bildiğimiz bir gerçek var; SPK bu şirketlere müdahale etmek ve “yönetimlere atama yapmak” üzereydi! SPK’nın yeni yönetimi nasıl oluşacak bilmiyoruz ama bildiğimiz bir gerçek var; bu müdahale süreci aksar veya durursa yapılan” ne kadar doğru olursa olsun” anlaşılamaz ve aklileştirilemez! Ben sabırla bekliyorum, bir noktaya kadar da bekleyeceğim...Gelişmeleri sizlerle paylaşmaya devam edeceğim...

Vay be neler yapmışlar!

Bütün basına posta yoluyla gelen ve kitapçılarda da satılan bir kitap var, adı Mossad...

Giriş cümlesi başlıktan daha ilginç...Şimon Peres şöyle diyor ilk sayfada; “...bu kitapta İsrail’in bilinmesi gerektiği halde bilinmeyen tanınmış fiziksel kudreti kadar zorlu gizli gücü anlatılmaktadır”...

Sevgili dostlar, kitap “neler yapmışlar neler” algılaması altında yazılmış olsa bile amacı çok açık ve net; “çok güçlüyüz, her şeyi yapabiliriz ve yapacağız” mesajını vermek ve yerleştirmek...Hele bir tanımlama var ki, okuyanı tam dehşete düşürüyor. Övgü ile bahsedilen “ana kahraman” için şu güzelleme yapılmış; “Şaron sadık yardımcısına, yarı şaka yarı ciddi, Meir’in özelliği Arap’ın kafasını bedeninden ayırmasıdır der”...

Konu aslında çok açık ve bakmasını bilenler için fazlasıyla anlaşılır; kitap, korku salmak, baskı yaratmak, yaparız algılaması yaratmak için profesyonel bir ekip tarafından yazılmış ve özellikle Türkiye’de dağıtılmış! Kitabın bütününe bakınca ise akla şu soru geliyor; Ruslar neden İran ile işbirliği yaptıkları dönemde İranlı bilim insanlarının kendilerinden aldıkları teknoloji ile yok edilmelerine seyirci kalıyorlar! Soru çok derin ve fazlası buradan olmaz; bu kitap ne anlatıyor, ne amaçlıyor ve neden Türkiye’de bu kadar düzenli bir şekilde dağıtılıyor? Biz yemedik ama YA YERSE!

Sonuç: Kitabı yazanların zihin kodları çok açık; İsrail her türlü nükleer teknolojiyi geliştirebilir ama başta İran olmak üzere Pakistan, İran ve diğerleri buna asla sahip olamazlar! Neden? Nedeni çok açık ve net, Türk kamuoyunda birileri yakında ortaya dökülür, sabırla bekleyin!

Son söz: İsrail halkı ile şuan iktidar olan mantığı her zaman ayırdım, tarihte de Türk Halkı olarak bunu her zaman yaptık. İsrail Halkının uyanması ve “bu gidişin gidiş olmadığını” idrak etmesi Ortadoğu’da kalıcı barış için çok önemli! Halklar doğruyu her zaman bulur, önemli olan Halkların “bilinci karıştırılmasın”! Türk Halkının tercihi her zaman BARIŞ yönünde! Bu gerçek değişmeden, herkes bunu idrak etmeli!

“Bürokratik Oligarşi” sadece devlet içinde mi?

Başbakan Erdoğan söylediği günden beri düşünüyorum; bu sorun sadece Devlet için mi geçerli! ASLA! Türkiye’de son 60 yılda öyle “özel teşebbüsler” oldu ki; DEV olabilecekken, kendi kendilerini yok edip gittiler ! Bu genel bir hastalık ve insanın, insan egosunun olduğu her yerde var! Başbakan yolu açtı, biz devam edelim! Sözüm herkese; DEVLEŞECEĞİNİZ yerde neden küçük kaldığınızı bir düşünün!