Diplomasi, savaþ ortamlarýnda bile devam eden bir süreçtir. Sadece dostlar arasýnda deðil, hasýmlar arasýnda da diplomatik kanallar çalýþýr, diplomatik müzakereler devam eder.
Diplomasiyi sonlandýrmak da bir siyasi anlam taþýr ama bu yola baþvurmak tüm yollarýn ve çarelerin tükendiði anlarda sözkonusu olur. Diplomasiye sýrt çevirenler aslýnda içine kapanarak dünyaya sýrt çevirmiþ olurlar. Tüm dünyaya sýrt çevirip kendi küçük alemlerinde yaþamaya çalýþanlar ise Tükenmiþlik Sendromuna yakalanmaktan kurtulamazlar.
Türkiye büyük bir devlet. Özellikle Barýþ Pýnarý harekâtý küresel güçlere karþý çok etkili bir hamle olarak tarihe geçti. Askeri seçeneðin diplomasiyi hareketlendirdiði çok özel bir örnektir bu harekât.
Erdoðan sergilediði liderlikle hem ABD, hem Rusya kanadýyla masaya oturmuþ ve Türkiye’nin çýkarlarýný korumak için siyasi bir mücadeleye giriþmiþtir. Askeri operasyon diplomatik ve siyasi mücadeleye zemin hazýrlamýþtýr. Þimdi bunu en iyi þekilde deðerlendirme zamanýdýr.
Cumhurbaþkanýmýz Erdoðan’ýn ABD ziyareti üzerine dönen tartýþmalar bildik siyasi pozisyonlar, hamaset ve duygusallýk zeminde yürüyor. Kimisi ‘gitmemeli’ diyor, kimisi ‘gitmeli’ diyor.
Trump’ýn mektubu, Meclis’in sözde soykýrým kararý ve yaptýrým tehdidi, FETÖ’ye yardým yataklýk yapýlmasý, PYD’ye kol kanat gerilmesi gibi hadiseler üzerinden ‘rest çekilsin, gidilmesin’ diyenler var.
Bu çevreler bir yandan da ABD’de Türkiye aleyhine çok büyük bir karþýtlýk rüzgârý estiði söylüyorlar, yeterli lobi ve kampanya yürütülmediðinden þikâyet ediyorlar.
Peki, serinkanlý düþünürsek, ABD ziyaretinin yapýlmamasý kimi sevindirir, kimi rahatsýz eder?
Erdoðan-Trump görüþmesinden büyük rahatsýzlýk duyacaklar tam da Meclis’teki karara imza atanlar, PYD ve FETÖ’ye kol kanat germe politikasýný savunanlar olacaktýr.
Çünkü Trump na zaman Erdoðan ile görüþse bu çevreler alarma geçiyorlar ve Trump’ýn kararlarýný veya açýklamalarýný boþa düþürmeye çalýþýyorlar.
Erdoðan’ýn ABD’ye gitmemesi ABD derin devletine, FETÖ’cülere ve Türkiye karþýtlarýna bayram yaptýrýr.
ABD içinde Türkiye karþýtý cephenin giderek büyüdüðü yazýlýp çiziliyor. Sadece muhalefetteki Demokratlar deðil Baþkanýn destekçisi Cumhuriyetçiler bile bu koroya katýlmýþ durumda. Pentagon’dan Dýþ iþlerine, Yahudi ve FETÖ lobilerine kadar geniþ bir konsorsiyum Türkiye’ye atýp tutuyor. Tüm bunlara karþý tek müttefikimiz Trump kalmýþ durumda.
Türkiye’nin Trump’ýn davetine icabet etmemesi, bu tek müttefikimizle de iliþkiyi bozmak anlamýna gelir.
Türkiye, yaptýðý askeri operasyon ve diplomatik atakla Suriye denkleminde önemli mesafe kazandý, ama mücadele bitmiþ deðil. Çýkarlarýmýzý korumak ve daha fazla somut fayda elde etmek için masadaki konumumuzu korumamýz gerekiyor. Bu yüzden hem Putin’le, hem Trump’la iliþkilerin çok sýcak tutulmasý büyük önem taþýyor.
Cumhurbaþkanýmýz Erdoðan’ýn ABD ziyareti sadece Barýþ Pýnarý Harekâtý çerçevesinde deðil, Türkiye-ABD iliþkilerinin geleceði açýsýndan da elzem bir ziyarettir.
Barýþ Pýnarý Harekâtýna karþý çýkan çevrelerin, ‘ABD’ye gitme’ korosunda yer almasý da tesadüf deðildir.
Türkiye askeri harekâttan sonra diplomatik harekâtta da mevziiyi kimseye býrakmamalýdýr.
Diplomasi sadece uzlaþý ve iþbirliði zemininde birlikte yol yürüme arayýþý deðil, kendi pozisyonunuzu ve yaklaþýmýnýzý diðerlerine iletme, haklýlýðýnýzý anlatma, siyasal propagandayla dost kazanma çabasýdýr ayný zamanda…