Uluslararasý sistem hýzla deðiþirken hiçbir devlet deðil sistemi, yakýn çevresini bile tek baþýna þekillendirme imkanýna sahip deðil. Zaten var olan keskin rekabet de, kimin kiminle iþbirliði yaparak sistemi belirleyeceði kavgasýna dayanýyor. Yeni ittifaklar konusu hem devletleri hem örgüt ya da grup gibi oyuncularý kapsýyor; hem de haritalar dikkate alýnarak yaþama sokulmaya çalýþýlýyor.
Haritalar söz konusu olduðunda ise konu stratejik alanlara, geçitlere dayanýyor. Stratejik alanlar, enerji kaynaklarýnýn ya da zenginliklerin yoðunlaþtýðý yerler deðil; buralara en kýsa ve en az maliyetli biçimde ulaþma alanlarý. Zenginliklere ulaþma ise ille gidip buralarý ele geçirme, iþgal etme anlamýna gelmiyor. Her ne kadar Rusya bunun tersine giriþimlerde bulunsa da, esas eðilim geçerliliðini koruyor. Bu eðilim, zenginliklerin bulunduðu bölgelerdeki oyuncularla ortaklýk kurarak buralara ulaþmak ve her þeyi alma politikasý yerine, zenginlikleri paylaþarak kazanmak.
Bu genel eðilim içinde iþbirliði kuran oyunculardan en az birinin devlet olduðunu, her ortaklýðýn da ikiden fazla oyuncu arasýnda kurulduðunu hatýrlatmak gerekiyor.
Ýttifaklar deðiþti
Türkiye, hem stratejik bir bölgede hem de yeniden kurulan ortaklýklarýn coðrafyasýnda. Dolayýsýyla çevresindeki hemen her ülke ya da grupla sorunlar yaþamasý son derece doðal. Zira yakýn geçmiþte kurulmuþ ortaklýklar deðiþiyor ve yeni ittifaklar kuruluyor.
Hatýrlayalým. ABD, Irak Kürdistan bölgesi ile ittifak kurmuþ, Baðdat yönetiminin Ýran-ABD iliþkilerini dengelemesi öngörülmüþ, Ýran’ýn ‘Batý’ dünyasý ile iliþkilerinin normalleþtirilmesi beklenirken Þam yönetiminin de Türkiye üzerinden ‘Batý’ya kazandýrýlmasý öngörülmüþtü. Bu dönemde Türkiye’nin AB ile iliþkileri donmuþ, Ýsrail ile arasý açýlmýþ, Rusya ile stratejik iþbirliði artmýþ, Kürt açýlýmý baþlamýþtý.
Þimdi ise Türkiye’nin AB ile iliþkilerinin canlanmasý, Kýbrýs sorununda tünelin ucunun görünmesi gibi olumlu geliþmeler yaþanýrken, Rusya, Ýran, Irak ve Suriye yönetimleriyle çatýþma ve Kürt açýlýmýnýn dondurulmasý söz konusu. Bu da, yeni dönemdeki yeni ittifaklarýn hem biçimini hem niteliðini hem de etkinliðini belirleyecek en önemli oyunculardan birisinin Türkiye olduðunu göstermeye yetiyor.
Müttefikler deðiþiyor
Türkiye’nin AB ve ABD ile iliþkilerinin, sancýlý ve zorluklarla dolu da olsa olumlu bir fotoðraf verecek düzeyde olduðu söylenebilir. Ancak ‘batý’ ittifaký, tek baþýna Irak-Suriye krizlerini ve Ýran-Rusya etkilerini bertaraf etmeye yetmiyor; Türkiye’nin yeniden bölgesel iþbirliði kuracak oyunculara ihtiyacý bulunuyor.
Yeniden iþbirliði konusuna öncelikle tüm bölgedeki Kürt halklarý giriyor; ama ne yazýk ki bu gerçeði göremeyen gruplar, uyguladýklarý þiddetle baþkalarýnýn da görmesine engel oluyor. Ýçerideki ve dýþarýdaki Kürt halklarýnýn Ankara ile iliþkilerini geliþtirdiklerinde, bunun Türkiye-Batý iliþkilerine katkýsý olacaðýna ve daha demokratik bir bölgesel rejime iþaret ettiði gibi, Rusya-Ýran ekseninin hareket alanýný daraltacaðýna da kuþku bulunmuyor. Ancak bu konuda bazý Kürt gruplarýnýn hala tercihlerini deðiþtirmediði anlaþýlýyor.
Bu koþullar altýnda Türkiye’nin yeniden diðer bölgesel oyunculara aðýrlýk vermesi gerekiyor. Bu diðer oyuncularýn baþýnda da öncelikle Ýsrail’in olduðunu, ardýndan Mýsýr’ýn ve hatta Libya’nýn geldiðini söylemek mümkün. Adý geçen ülkelerdeki iktidarlar, kendileri için çok daha büyük avantajlarý olacak bu iþbirliðine uygun politikalar uygulamaktan imtina ettikleri sürece de Rusya’nýn ilerlemesi durdurulamayacak, çatýþma riskleri de artacak.