Şu densizin söylediğine bakar mısınız?

Charlie Hebdo isimli Fransız mizah dergisi, bir buçuk milyar Müslümana karşı bir provokasyona daha imza attı.

Ortalama 45 bin satan bu dergi bu hafta 3 milyon bastı ilk gün bitti 2 milyon daha bastı. Bugünlerde karaborsada.

Bu ilginin sebebi ise yine peygamberimizi çirkin bir resim ile çizerek dergi kapağına koyması.

Bu derginin aynı hatayı tekrar etmesini hadi meydan okumak olarak değerlendirelim ya Fransız halkının dinimize dahleden bu dergiyi almak için kuyruklar oluşturmasına ne diyelim?!

***

Batıda İslamafobia öylesine derin ki maalesef batı sokakları İslam aleyhtarlığı milyonluk gösterilere ev sahipliği yapacak nefret birikimini içinde barındırıyor..

Charlie Hebdo’nun avukatı Richard Malka, France Info Radyosu’na verdiği demeçte, “Teslim olmayacağız. ‘Ben Charlie’yim’ ruhunun anlamı, dine sövgü hakkıdır” diyor..

Şu densizin söylediğine bakar mısınız? Dine sövmek bir hakmış.

Ne hikmetse bu haklarını sadece İslam dinine ve değerlerine sövmek için kullanıyor bu densizler.

Aslında lafzen “dine sövme hakkı” diyor ama asıl maksadı İslam dinine sövmenin bir hak olduğunu anlatmak!

***

Nereden mi bu hükme varıyoruz?

Şuradan.

16 yıl Charlie Hebdo dergisinde çalışan Maurice Sinet isimli bir gazeteci vardı. 2 Temmuz 2008 tarihinde dönemin Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin oğlu Jean Sarkozy hakkında bir yazı yazdı. Jean’ın Darty mağazalarının sahibinin kızı ile evlenmeden önce Yahudi olmaya karar verdiğini söyleyerek, “Bu çocuk hayatta çok başarılı olur!” şeklinde bir makale yazdığı için anti-Semitik sözler sarf ettiği gerekçesi ile Charlie Hebdo dergisinden atıldı!

Adamı açıktan da değil, ima yollu Yahudiliği eleştirdiği için işten kovan dergi, bu hafta kasten ve taammüden peygamberimizi resmeden çirkin karikatürü kapak yaptı..

Yahudiliğe karşı öyle, İslam’a karşı böyle.

Ekonomik iflasın eşiğinde olan ve başka yayın organlarının desteğiyle yayınlanan dergi bu hafta 5 milyon satarak ekonomik krizi de atlatmış oldu.

Bunun bir anlamı da, batıda  İslam düşmanlığı aynı zamanda önemli bir gelir kapısı demek oluyor.

Batının İslam’a bakışı kimi istisnalara rağmen genel olarak böyle.

Bize basın özgürlüğü dersi vermeye kalkışan Avrupa’nın kalbindeki İsviçre ‘de de “Ermeni soykırımı yoktur” demeyi yasaklayan kanun çıkmadı mı?

***

Bunu da ben şahsen yadırgamıyorum.

Batı kamuoyu İslam olarak IŞİD, El Kaide ve Bokoharamın cinayetlerini görünce nefret etmesin de ne yapsın?!

IŞİD’in kestiği başı, maktulün gövdesine koyarak çektiği resmi görünce benim de tüylerim diken diken oldu.

Tam da bunun için biz Müslümanlar, şiddeti ve terörü kimden gelirse gelsin kınıyoruz, reddediyoruz.

Lakin, küçücük bir köye dönüşen dünyamızda, artık terör ile barışı, terörist ile normal insanları birbirinden ayırt edecek düzeydeyiz. 

Batı kamuoyunu yönlendirenler bu objektiflikten de uzaklar maalesef.

Bunun için de önceki yazımda söylediğim gibi batılı siyasetçilerin yapması gereken ilk iş batıda milyonlarca Müslümanın varlığını göz önünde bulundurarak başta İslam olmak üzerebütün inançlara hakareti nefret suçlarına dahil etmektir.

Bu bağlamda dün medyaya akseden Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’nin, “İslam karşıtlığına da tıpkı anti-semitizm gibi tepki gösterilmeli ve cezai yaptırım uygulanmalı” açıklamasını önemsiyorum.

***

Batıda böylesi açıklamalar başlamışken maalesef bizim içimizde de batının çarpık anlayışını aratmayacak nefret kusanların varlığını görerek irkiliyoruz.

Densiz derginin bu hafta kapağa koyduğu, peygamberimizi resmeden o çirkin karikatürü evvelki gün internetteki yazısının başına koyan yazar kılıklı provokatörlere şahit olduk. 

O yazarlara ev sahipliği yapan gazete bir taraftan mukaddesata saygılıyız açıklaması yaparken, maalesef diğer taraftan ‘Ben Charlie’yim’ kampanyasına destek vererek dine sövgü hakkını savunma aymazlığını sürdürmektedir.  

İşin en üzücü yanı ise ana muhalefet liderinin, hakaret içeren karikatürü internette yayınlayan o gazeteye aynı gün taziye telefonu açmasıydı.

Biz batıyı eleştiriyor, nefret suçlarına İslam düşmanlığını da eklemesini tavsiye ediyoruz ama batılılar bize “Siz önce kendinize bakın” derse yapacağımız pek bir şey yok!

Ama milletin var. Millet olaya Fransız değil, gazete bayiinde ve seçim sandığında gerekeni yapıyor.