Kaç gündür Alevilerin, Alevi haber portallarýnýn, Alevi dernek ve federasyonlarýn “yaylým ateþi” altýndayým…
“Yaylým ateþi” lafýn geliþi...
Küfrediyorlar...
Öyle yakasý açýlmadýk küfürler ki...
Ýnsanýn, “E, nerede maðdurun dili?” diyesi geliyor.
“Eline, beline, diline” sahip olmasý gerekenler, dillerine gelen bütün galiz küfürleri sýralýyorlar.
Ýddialarý þu:
Alevilikle terör arasýnda irtibat kurmuþum, bütün Alevileri terörist ya da terör yandaþý ilan etmiþim... Yani, “ayrýmcýlýk” yapmýþým.
Alevilikle terör arasýnda irtibat kurmadým, bir...
Alevileri terörist ya da “terör yandaþý” ilan etmedim, iki...
Ayrýmcýlýk yapmadým, üç...
Sadece, bir gazeteci arkadaþýmdan alýntý yaparak, CHP’de terörü destekleyen bir damar bulunduðunu ve teröre destek verenlerin ortak hususiyetlerinden söz ettim… Yani, “Bütün Alevilerle deðil, ismini verdiðim bazý Alevilerle terör arasýnda bir irtibat kurdum...”
Yalan mý?
CHP’de teröre destek veren ve iþi bir de Veli Aðbaba örneðinde olduðu gibi þova döken milletvekilleri yok mu?
Hüseyin Aygün’ün kendisini kaçýran (!) teröristlere “cici çocuklar” muamelesi yaptýðý yalan mý?
Kemal Kýlýçdaroðlu’nun, kimi ifade ve beyanlarýyla açýkça teröre destek verdiði yalan mý? (Hemen “YPG terör örgütü deðildir...”, “YPG bize niye saldýrsýn?” beyanlarýný hatýrlatýrým.)
HDP’yle (hatta PKK’yla) iþbirliðini savunan CHP’lilerin, hep ayný orijinden beslendikleri, bir diðer ifadeyle “el aldýklarý” yalan mý?
“Ayrýmcýlýk” yaptýðým iddiasýyla yedi ceddime saydýran arkadaþlara, þimdi sofistike bir ayrýmcýlýk öyküsü anlatacaðým.
Bakalým yine saydýracaklar mý? (Mahmut Övür’ün köþesinden aktarýyorum):
ÝBB Baþkaný Ekrem Ýmamoðlu geçen hafta Berlin'deydi.
Kendisine, Türk- Alman Dostluk Derneði tarafýndan geleneksel "Kybele Dostluk Ödülü" verildi. (Bir ayaðý Fransa’da, bir ayaðý Almanya’da... Tesadüfen Türkiye’ye döndüðünde “Temel at-ma-ma törenleri” düzenliyor.)
Ýmamoðlu’na ödülü, eski Alman Cumhurbaþkaný Christian Wulff verdi. Ýmamoðlu ödülünü alýrken Wulff'un 31 Mart seçimleri sonrasý kendisini ziyaret ettiðini hatýrlatarak þöyle dedi: “Bu ziyaretle, demokrasiye olan inancýný ortaya koydu. Bu, benim hayatým boyunca hiç unutmayacaðým bir ziyaretti. Ama ikinci ziyareti de mutlaka isteyeceðim.” (Ýmamoðlu demek istiyor ki, “Cumhurbaþkaný seçildiðim zaman da ziyaretime gelsin.”)
Seremoni bittikten sonra Yeþiller Partisi eski federal milletvekili Özcan Mutlu'nun, eski Cumhurbaþkaný Wulff'la bir süre kulaktan kulaða konuþtuðu görüldü.
Sonra da Wulff tekrar kürsüye çýktý ve þöyle bir konuþmayý yaptý: “Özcan Mutlu, dönemin cumhurbaþkanýný da ikna ederek Meclis çatýsý altýnda bir ibadethane açýlmasýný saðladý. Bu çok güzel bir ibadethanedir. Meclis çatýsý altýndaki bu ibadethanenin içinde Müslümanlar Kâbe'ye dönerek, ibadetlerini yerine getiriyor. Hristiyanlar haç çýkararak, Yahudiler ve Almanya'da yaþayan Aleviler de kendi dini ritüellerine göre ibadetlerini yerine getiriyor. Bu bizim zenginliðimizdir."
Devamýný Mahmut Övür’ün kaleminden okuyalým:
Wulff’un açýk açýk, "Müslüman-Alevi" ayrýmý yapmasý salonda buz gibi bir havanýn esmesine yol açtý. Türk-Alman Dostluk Derneði yöneticileri de "Bu da nereden çýktý" þaþkýnlýðý içindeydi. Durumu ne yazýk ki, sakin ve tepkisiz izleyen iki kiþi vardý; Ekrem Ýmamoðlu ve ÝYÝ Parti Ýstanbul Ýl Baþkaný Buðra Kavuncu. Onlar bu “ayrýþtýrýcý” siyaset karþýsýnda kýllarýný bile kýpýrdatmadý. Özellikle Ýmamoðlu, sanki o söz hiç söylenmemiþ gibi rutin “gülücük” þovuna devam etti.
Diyorum ki...
Bu satýrlarýn yazarýný “ayrýmcýlýk yapmak”la suçlayan arkadaþlar, Ekrem Ýmamoðlu’na dönüp, “Senin elin armut mu topluyordu Baþkan? Ayrýmcýlýk karþýsýnda ne diye sýrýtýp duruyordun?” der mi?
Umudum yok ama yine de bekliyorum!