‘Suçüstü’ buna denmez de neye denir?

Alo Fatih’ diye ünlenen uygulama neresinden baksanız yanlış da, bir yönüyle istenenin tam tersi bir sonuç da veriyor: Siyasetten gelen talimatlarla yayınların etkilendiği izlenimi, aslında medyanın büyük bir bölümüne egemen ‘CHP’lilik’ özelliğini gizlemeye yarıyor...

Talimata boyun eğmekle suçlanan yayın yönetmeni “Yalnız ben miyim, bütün gazetelerin durumu bizimkinden farksız” deyince, kamuoyu her gazete ve televizyon kanalını iktidarın emrinde görmeye başladı. Oysa bizim medya, siyasi alanda CHP ile özdeşleşen bir kimliğe sahiptir ve bu durumun talimatlarla bozulması pek mümkün değildir.

Gerçekleri gizler, gerektiğinde tersine çevirir, habbeyi kubbe yapar ve kendi çizgilerinde olmayanların da hizaya gelmesi için çaba sarf eder bizim medya...

Sadece şimdi böyle değildir bu; ilk gazeteyle birlikte başlayan süreç hızını kaybetmeden günümüzde de sürmektedir.

CHP’yi iktidara getiremiyor olabilir; ancak medya, CHP çizgisini benimsememiş siyasetçilere gün yüzü göstermemeyi ve onları halkın gözünden düşürmeyle sonuçlanacak tezviratları gayet iyi beceriyor...

Biliyorum, örnek bekliyorsunuz. Fazla geriye gitmeye gerek yok; Meclis’ten geçen internet yasasıyla ilgili Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün tavrına CHP’nin ve yandaşı medyanın yaklaşımı yeterince açıklayıcı...

Dışarıdan bakınca, ben ve benim gibiler, internete yasayla getirilmek istenen yeni düzene özgürlükleri kısıtlayacağı düşüncesiyle karşı çıkıldığını düşünüyorduk. Yasa, bir yandan bir bürokrata re’sen harekete geçme kolaylığı sağlar ve erişimi engellenen içeriklerin sahiplerini zora sokarken, bir yandan da servis sağlayıcıların bütün verileri iki yıl süreyle saklaması zorunluluğu getiriyordu çünkü.

Cumhurbaşkanı Gül de, hukukçulara yaptırdığı inceletmeyle ilk tasarrufun, bilişimcilerden aldığı bilgilerle de ikincisinin doğru olmadığı kanaatindeydi. Bu kanaatini yalnız kamuoyuyla paylaşmakla kalmadı Cumhurbaşkanı, yasayı çıkartanlara da aktardı ve imzasını atmadan önce sorunun çözülmesini istedi.

Bir torba yasaya eklemlenen maddelerle Cumhurbaşkanı Gül’ün dikkat çektiği mahzurlar giderilecek; hükümet söz verdi, yapılacak...

O iki madde dışında yasa fazla sorunlu değil; hatta ülkemize bazı yönleriyle eskisinden daha olumlu bir internet düzeni geldiği bile söylenebilir...

Niye öyleyse medya bu gelişmeden memnun değil?

Sorunun cevabını CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Cumhurbaşkanı Gül için sarf ettiği, “Yolsuzlukların gizlenmesine ortak oldu” cümlesinde bulabiliyoruz. Sadece internet konusunda değil, yolsuzluklar konusunda da hassas olduğu bilinen Abdullah Gül için söylenebilecek bu haksız sözün benzerleri, “Yasa onaylandı” haberi işitilir işitilmez ekranlara yansıyan yorumlar ve dünkü gazetelerde çıkan yazılarda tekrarlanıp duruyor.

CHP de CHP’li medya da mutlu değil; mutsuzluklarının, çıkan yasanın mahzurlarının giderilmiş olmasından ve sorunun Cumhurbaşkanı ile siyasi iktidar arasına karakedi girmeden çözülmesinden kaynaklandığı o kadar belli ki...

Erişilemez hale getirilmiş içerikler yeni çıkacak yasayla 24 saatte yargının ilgi alanına girecek işte, sevinseler ya...

Neden Cumhurbaşkanı ile siyasi iktidar arasına niza girsin, neden tepede hep çatışma olsun isterler? Bir tahmininiz var mı?