Kimsenin çevre duyarlýlýðýyla harekete geçmiþ gençten insanlara bir itirazý yok; itirazý olanlar da artýk bundan vazgeçti: Topçu Kýþlasý’nýn yeniden inþasý ve AKM’yle ilgili kararlar askýya alýndý... Gençlerin parklarda buluþup ülke sorunlarýný konuþmalarý da, hatta ‘duran adam’ rolüne bürünenler de fazla umursanmýyor...
Ýyi de, baþýndan sonuna kýþkýrtýcý bir rol üstlenmiþ olan medya hâlâ ne istiyor?
Samimi olarak hayal kýrýklýðý yaþayanlarý anlayabiliyorum. Reformcu da olsa, daha önce kimsenin el atmaya cesaret edemediði konulara bodozlama girerek sonuca ulaþmaya gayret de etse, muhafazakâr bir hükümete destek veriyor görünmek zordur; hele bir de sizi ve yakýnlarýnýzý ilgilendiren konularda ters davrandýðý zamanlarda...
Hayal kýrýklýðý insana söylemeyeceðini söyletir, yazmayacaðýný yazdýrýr... Bazýlarýna yakýþmýyor, ama ne yapalým insan psikolojisi böyle...
Baþýndan sonuna kadar hemen her yaptýðýný küçümseyen, öküz altýnda buzaðý arayan, bunu “Gazetecilik muhalefet etmeyi gerektirir” yavesi ardýna sýðýnarak gerçekleþtiren, her sözü baþka yere çekip her icraatý yerin dibine batýranlardan söz ediyorum...
Sözcü gibi, Yurt gibi, Halk TV gibi varlýk sebebi Ak Parti ve icraatlarýyla uðraþmak olan ve hitap ettiði kitlesi belli gazetelerle TV kanallarý ve orada yazanlarla yorum yapanlar da muhatabým deðil. Onlar görevlerini bihakkýn yerine getirmeye çalýþýyorlar; o tür gazeteler olmasaydý bile birilerinin onlarý icat etmesi gerekebilirdi. O denli yararlý bir iþ yapýyor o gazeteler...
Geriye hangi gazeteler ve TV kanallarý kalýyorsa onlarda kalem oynatanlar, her evde kabul gören ekranlarda boy gösterenler ise muhatabým...
En baþlarda, hani gençlerin ne istediði karþýlýðýný bulmaz, eylemlerine yan gözle bakýlýr iken yazdýklarý ve söylediklerinin bir anlamý olduðu ileri sürülebilirdi; ama þimdi öyle mi ya? Çoðu yýllar boyu okurlarý olmuþ, evlerde ve iþyerlerinde haberlerini izleyen insanlarý isyan haline getiren kýþkýrtýcý yayýnlarý hangi makul sebebe baðlayabiliriz?
Ülkeyi ve insanlarýný sevmemek dýþýnda?
Türkiye’nin önünde þu sýrada hayati önem taþýyan süreçler var: ‘Kürt sorunu’ çözüm yoluna girdi ve herhangi bir engelle karþýlaþmamasý þart... Üç yýldýr açýlmayan dosyalarýn raflardan indirileceði sinyalini verdi AB, bunun akamete uðramamasý gerekiyor... Yeni anayasa...
Olimpiyat ve EXPO beklentileri...
“Vurun abalýya” mantýðýyla indirdikleri darbeler yalnýzca yurt içinde deðil yurt dýþýnda da Türkiye’nin nefesini kesiyor...
Neden böyle yapýyorlar?
“Ecevit’e de böyle yapmýþlardý” tespiti eþliðinde gündeme gelen tartýþma aslýnda bayaðý ciddi bir cevap teþkil ediyor: ‘Kumpas’ olduðu her halinden belli olan o süreçte de ayný gazeteler ve o gazetelerin yazarlarý görev üstlenmiþlerdi; TV kanallarý da onlara destek veriyordu. Onlarýn açýk desteði olmasaydý, kumpasçýlarýn belli bir mesafe almasý mümkün olamazdý.
Turgut Özal’ýn baþýný aðrýtanlar da ayný gazeteler ve kalemler deðil miydi? Onun yol açmasýyla yayýna baþlamýþ özel televizyonlar bile rahmetliyi çarmýha germemiþler miydi, hep ayný tipleri ekranlarýnda konuþturarak?
‘Suçüstü’ buna denir iþte...