Venezuela Devlet Baþkaný Maduro’ya askeri resmi geçit töreninde suikast giriþiminde bulunuldu. Belli ki suikastý düzenleyenler nokta atýþýyla Maduro’yu öldürüp bunu tüm dünyanýn görmesini istemiþler.
Maduro’nun öldürülmesini herkese gösterme arzusu, Venezuela üzerinden dünyaya mesaj verme isteðine de karþýlýk gibi. Zira bilindiði gibi Maduro, 21. yüzyýl sosyalizmini simgeliyor. Bu çerçevede de en fazla ABD’ye kafa tutuyor.
Maduro’nun çýkýþlarý bazen haklý bulunabilir. Ancak dünyanýn en zengin petrol rezervlerine sahip ülke, iflas etmiþ durumda. Günde 2.8 milyon varil petrol üretirken ve petrol üreten ülkeler arasýnda birinci sýrada yer alýrken bugün üretimi günde 2 milyon varilin altýna düþtü. Enflasyon yaklaþýk % 14 bin ve bu durum karaborsacýlara yarýyor. Fýrýnlarda ekmek bulunmuyor ve karaborsada bir ekmek fiyatýnýn 60 katýna satýlýyor. Kamu düzeni de ekonomiyle birlikte çökmüþ vaziyette. Suç oranlarýndaki patlama, dünya ortalamasýnýn çok üstünde. Ýnsanlar topluca baþka ülkelere, en fazla da Kolombiya’ya kaçýyorlar.
Her ne kadar ABD karþýtý pozisyonda olsa da, bugün hala Venezuela petrolünün en önemli alýcýsý ABD. Ancak ABD’ye satýlan petrolden kazanýlan paralarýn Rusya’dan alýnan silahlara yatýrýldýðý söylenebilir. Maduro öncesi Devlet baþkaný olan Chavez, iktidarý süresinde Rusya’dan 11 milyar dolarlýk silah satýn almýþtý. Bugün de alýmlar sürüyor.
Ancak ülkenin çökmüþ olmasý, devlet baþkanýný suikastla bertaraf etmeyi haklý kýlmaz. Tarihi darbelerle dolu Venezuela’yý bu hale getirene kadar yakasýný býrakmayan çok oldu. Ayrýca, günümüzdeki ekonomik panoramanýn sorumluluðu büyük ölçüde Cahvez’de ve onun sert devletleþtirme politikalarýnda da aranabilir.
Suikast giriþiminin ülkedeki muhalefetin iktidarý devirme giriþimi olarak okunmasý mümkün. Ancak Maduro, bunun ABD tarafýndan düðmesine basýlmýþ bir Kolombiya operasyonu olduðunu ifade etti. Bu arada “Fanilalý Askerler” denen ve aþýrý saðcý olduðu söylenen bir grup bu giriþimi üstlendi. 2014’te kurulduðu düþünülen “Fanilalý Askerler”, asker ve polisten kurulu bir tür “paralel devlet”. Her darbeci, suikastçý ve paralel yapýda olduðu gibi, bu örgütün de “fanilalarýný” baþka devletler veriyordur.
ABD’nin birçok ülkede iktidarlarýn darbeler ve suikastlarla deðiþmesine katkýlar saðladýðý sýr deðil. Ancak Venezuela örneðinde sanki hedefin ABD olmasý isteniyormuþ gibi bir durum da söz konusu. Belki gerçekten “içerideki darbeciler” ile Kolombiya fiilen birlikte davranmýþ, ABD ise giriþimi desteklemiþtir. Ancak belki de suçun Kolombiya’ya kalmasý istenmiþtir. Kolombiya, ABD’den en fazla yardým alan ülke, ama Venezuela Rusya’dan en fazla yardým alan ülke deðil.
Kolombiya, Venezuela’da devlet baþkanýný öldürmeye kalkacak kadar cesaret gösteriyor ise Venezuela’da da ayný cesaretin Kolombiya’ya, fanilalý ya da fanilasýz tüm muhalefete ve dolayýsýyla ABD’ye karþý gösterilmesi neredeyse gerekli olur. Muhtemelen Maduro da öyle yapacak, tehditle verilen mesaja biat etmeyecek ve sert tepki verecek.
Belki de esas yaptýrýlmak istenen, bu sert karþýlýðýn verilmesini saðlamaktýr. Bir yandan giriþimin karþýlýðýnýn verilmesi, bir yandan da çökmüþ ülkenin düzlüðe çýkarýlmasý için Rusya ya da Çin’le daha da yakýnlaþmak çare olarak görülsün istenmiþtir. Eðer geliþmeler bu yönde olursa ve ABD Rusya’nýn ekmeðine yað sürmek istemiyorsa, suikastýn arkasýnda ABD’nin olduðunu söylemek kolay olmaz. Ama belki Trump, Putin lehine davranmayý tercih etmiþtir; kim bilir?