Henüz Bugün’den ayrýlmamýþtým. Hadise büyümeye baþlamýþtý. Manþetler alev alevdi.
Bir gün benim önerimle Gazeteciler Yazarlar Vakfý’nýn Kuzguncuk’taki yalýsýnda, Mustafa Yeþil, Erkam Tufan Aytav, Mümtazer Türköne ve Ahmet Turan Alkan’la bir araya geldik.
Konuþtuk, konuþtuk, konuþtuk. Herkes problemin daha da büyüyeceði kaygýsýný taþýyor ve herkes durduðu yere göre bir okuma ve haklýlýk deðerlendirmesi yapýyordu. Ben de Hizmet adýna verilen görüntünün problemli olduðuna iþaret ediyordum. Bir ara, Erkam Tufan Bey’di sanýyorum, “Ne yapmalý?” diye sordu doðrudan bana hitaben. Ben de “Susuyoruz’ diye bir manþet atsýn Hizmet’in gazeteleri” dedim. Orada bulunan arkadaþlardan biri “Bu çok naif bir düþünce, dedi, bundan sonra olmaz bu.”
“Susmak...”
Fethullah Hocaefendi, BBC’ye uzunca bir demeç vermiþ. Pek çok soru sorulmuþ, eminim bugün o demecin pek çok boyutu tartýþma konusu olacaktýr. Ben de tartýþma getirecek o konularýn farkýnda olmama raðmen, bir hususu öne çýkaracaðým.
Sorulan bir soru þu: “Hem hizmet hareketinden hem de karþý taraftan bazý figürler, Cumhurbaþkanlýðý seçimine kadar gerginliðin durulmayacaðý ve Türkiye’de sulhun hakim olmayacaðý anlamýnda ifadelerde bulundular. Siz Türkiye’nin ve Hizmet’in yakýn geleceðini nasýl görüyorsunuz bu anlamda?”
Hocaefendi bu soruyu cevaplandýrýrken, Baþbakan’ý kastederek “Arkadaþýn bir mabeyn-i Hümayunu var” diyor. “Meseleleri zannediyorum farklý intikal ettiriyorlar.”
Sonra “Ben haþa bir insanda öyle bir dengesizlik, hele paranoya falan var, buna ne kalbim ne de vicdaným, ne de dilim varmaz böyle bir þey söylemeye. Ama bir yönüyle, böyle rahatsýz edici þeylere sevkediyorlar sanýyorum” diyor.
Bunlar da, çok kolaylýkla “Dilim varmaz ama...” diye baþlayýp, basbayaðý söylenmiþ þeyler olarak okunma riski taþýyor olmasýna raðmen ben gene de bir alttaki cümleyi önemsemeyi tercih ediyorum.
Diyor ki orada Hocaefendi:
“Fakat bu fýrtýnalarýn dineceðine inancýmý hiç kaybetmedim. Allah’ýn izni inayetiyle.Ýcabýnda sükut dururuz.”
Diyorum ki, þayet “icabýnda sükut durulabilseydi” bugünkü noktalara asla gelinmezdi. En baþýnda söyledim. Ben “Bu camiaya bu savaþ dilinin yükünü taþýtmamak gerekir” diye söyleyip durdum. Bugün’den ayrýldýktan sonra konuþtuðum o bünyenin en büyüklerinden birisine bunu söylediðimde karþýlýk olarak gazetenin ve televizyonun diline iliþkin çok aðýr sözler söylendiðini ifade etmem lazým. Dileyen bunu da oralardan te’yid edebilir.
Hocaefendi’nin gündeminde “Bu iþ nerede, nasýl durur?” sorusunun olmasýný önemli buluyorum. “Paranoya, dengesizlik...” ifadelerini hiç söylenmemiþ görmeyi tercih ederim. Benzeri biçimde sayýn Baþbakan’ýn, “Haþhaþin, yalancý peygamber vs...” gibi sözlerini de hiç söylenmemiþ olmasýný tercih ederim.
Ama Hocaefendi’nin, Baþbakan’ýn “paralel yapý” dediði þeyi önemsemesi ve Baþbakan’ý bu deðerlendirme noktasýna getiren þeyin ne olduðunu, bizzat bu hükümetin göreve getirdiði insanlardan, hatta en yakýnlarýnda çalýþan insanlardan kuþku duyar hale gelmesine, hatta “arkadan hançerlenme” duygusu içine girmesine yol açan þeyleri önemsemesi gerekir.
Hizmet’in “Hizmetten öte” boyutu algýsýný önemsememek de çýkar yol deðil. Çünkü o durumda, Hükümetin kendi varlýðýna tehdit olarak gördüðü þeyi görmezden gelmek gibi bir görüntü ortaya çýkacak ve inandýrýcýlýktan uzaklaþacaksýnýz.
Doðrusu, “Bizim paralel yapý izlenimi veren boyutumuz ne?” sorusunu sormak ve belki de Hükümet’le birlikte bu yapýnýn ortadan kalkmasýný saðlamaktýr.
Bunun için de þu andaki “ölümüne mücadele bayraðý açmýþ bir yapý” iddiasýndan çýkmak lazým.
Þu anda verilen görüntü, diþe diþ mücadele eden bir yapý þeklindedir.
Diyelim bu yapý Türkiye’de bir iktidarý sarsmak gibi bir sonuç aldý, bu yapýnýn çalýþtýðý baþka ülkelerde güven vermesi mümkün mü?
Bu yapý, bugüne kadar, taa Demirel’den, Özal’dan, Tansu Çiller ve Hikmet Çetin’den bu yana hep, dýþ çalýþmalarda devletin özel tavsiyeleri ile meþruiyyet sýkýntýsýný aþan ve yolu açýlan bir yapýdýr.
Bu iktidar döneminde de, Cumhurbaþkaný ve Baþbakan dahil, hemen tüm bakanlar, Hizmet’in hizmetlerine sahip çýktýlar.
“Paralel yapý” ise, geldi en tepeye tosladý. Þimdi, “Hizmet’e evet, paralel yapýya hayýr” gibi bir noktada bulunuluyor. Bir yandan “sükut durmak” bir yandan da bu formül için çare üretmek... Bence bugünün vacibi bu.