Sûreka’nýn bir bölümü Enfal operasyonunda hayatýný kaybeden 182 bin kiþinin hatýrasý için düzenlenmiþ. Cam parçalarýyla kaplý duvarlardan tavana doðru yanan binlerce ýþýk gece gündüz yanýyor.. 1987’de baþlayan Enfal Operasyonlarýnda 500 bin Kürt yaþadýklarý yerlerden toplandýlar ve çöllere sürüldüler. Çöllerde açýlan toplu mezarlara gömüldüler..
Amin Maalouf, ‘Uzaktan Aþk’ adýný taþýyan eserinden, sonra ikinci librettosu sayýlan eseri Adriana Mater’e ‘Günümüzde savaþýn yokladýðý bir ülkede..’ diye baþlar.
Hikayenin geçtiði yer belki Ortadoðu, belki Balkanlar, belki dünyanýn baþka bir yeridir.
Annelik, savaþ sýrasýnda meydana gelen barbarlýklar, tecavüz ve intikam duygularýnýn ve baðýþlanmanýn arasýna sýkýþmýþ insanlar, maðdurlar ve tecavüze uðramýþ kadýnlar. Tecavüzlerle dünyaya gelmiþ ve bedeninde zalimin kanýný taþýyan masum çocuklar..
Masum çocuðun eli kirli babasý
‘Ýki kan birden akýyor damarlarýnda
Kurbanýn kanýyla celladýn kaný birbirine karýþmýþ.
Nasýl dökersin birini, öbürünü de dökmeden.
Günün birinde çocuðum doðacak, onu kollarýma alacaðým
Beslemek için göðsüme bastýracaðým.’ (Amin Maalouf, Adriana Mater, çeviri: Samih Rifat, , Syf: 32, YKY, 2006)
Adriana bu sözlerle anlatýr ruhunda kopan fýrtýnalarý.
Doðacak olan çocuðun, herhangi bir ülkede yaþanan savaþ sýrasýnda bir kadýna karþý iþlenmiþ bir suçun sonucu olarak doðacaðýný bu sözlerle anlarýz.
Devam eder Adriana ve sorar:
‘Kim bu beslediðim varlýk?
Çocuðum Habil mi olacak Kabil mi?’
‘...savaþ zamaný ulusun
Kötü çocuklarýna iþi düþer
Serserilerine, katillerine iþi düþer
Onun elleri temiz kalsýn diye
Ellerini kirletecek birileri gerekir..’
Doðacak olan çocuðun babasý, savaþ sýrasýnda elleri kirlenmiþ biridir. Bir sarhoþ, iþi gücü olmayan bir serseri ve nihayet beklenmedik bir savaþýn doðmasýyla beraber zulmedenin mikrobunu kapmýþ ve birdenbire kendisine bir ‘savaþ statüsü’ elde etmiþ bir adam:
Tsargo.. Adriana Mater, Tsargo’nun çocuðunu doðuracaktýr.. Trajedi bu minval üzerine sürer..
Annelerinden koparýlan bebekler
Maalouf’un anlattýðý hikayenin gerçeðini birkaç yýl önce Süleymaniye’de dinledim.
Bu gerçek hikayenin yaþandýðý yer, Süleymaniye’de, Saddam Hüseyin zamanýnda iþkence ve sorgu merkezi olarak kullanýlmýþ bir tutuklama ve gözaltý merkeziydi.
Emna Sûreka adýný taþýyan bu merkez Saddam devrildikten sonra bir hafýza ve yüzleþme müzesi haline getirilmiþti.
Emna Sûreka’da iþkenceyi kadýnlara bazen erkekler, bazen de Baas yönetiminin sýrf bunun için görevlendirdiði ve Sudan’dan getirilen güçlü kuvvetli kadýnlar yapýyordu.
Bu mekanda, yüzlerce kadýna tecavüz edilmiþ ve bu kadýnlar tutuklu tutulduklarý hücrelerde çocuklarýný doðurmuþlardý. Tecavüz sonrasý hapishanede doðan çocuklar, önce annelerine teslim ediliyor ve annelerinin sütüyle beslenmeleri saðlanýyordu. Sonra da annelerinden koparýlýyor ve bilinmedik bir yere götürülüyordu.
Tecavüze uðrayan kadýnlardan birinin hikayesini anlattýlar.. Kardeþleri daðda peþmerge saflarýnda olan bu genç kadýnýn, tutuklanmasý için görünürde herhangi bir suçu yoktu. Tek suçu kardeþlerinin ve akrabalarýnýn daðda olmasýydý. Bunun karþýlýðýnda rehin alýnmýþ ve korkunç iþkencelerden sonra defalarca tecavüze uðramýþtý. Anlatýldýðýna göre, bu tecavüzlerden üç çocuðu olmuþtu.. Saddam’ýn askeri kuvvetleri Süleymaniye’yi terk etmek zorunda kaldýklarýnda halk ve peþmergeler cezaevini basmýþ ve buradaki tutsaklarý kurtarmýþlardý.
Derin sessizliðin çýðlýðý
Peki Kürt Adrina Mater’e ne olmuþtu dersiniz?
O da kurtarýlanlar arasýndaydý ve karanlýk, kan ve irin kokan bir hücrede eteðine tutunmuþ üç çocukla beraber bulunmuþtu.
Kadýnýn kardeþlerinden biri o anda silahýn çekmiþ, çocuklara ateþ etmiþ ve üçünü birden annelerinin gözü önünde öldürmüþtü.. Sonra da kardeþini kucaðýna almýþ ve hapishaneden uzaklaþmýþtý. Kürdistan TV’de çalýþan bir kadýn muhabir arkadaþým bu korkunç trajediyi yaþamak zorunda kalmýþ bu kadýnýn, yani Kürt Adriana Mater’in hala Süleymaniye’de yaþadýðýný büyük bir hayýflanma duyarak anlattýðýnda, kimsenin böyle bir trajediyi yaþamýþ bir insanla karþýlaþmaya cesaretinin yetmeyeceðini düþünmüþ ve arkadaþýmla aramýzda derin bir sessizlik baþlamýþtý. Ýkimiz de susmuþtuk o anda..
Cezaevinin hücrelerinin her birinde bir zamanlar buralarda tutuklu kalmýþ ünlü siyasetçileri ve aydýnlarý simgeleyen, balmumundan yapýlmýþ heykeller vardý. Bunlardan biri de bir kadýn ve eteklerine tutunmaya çalýþan bir çocuk heykeliydi..
Tecavüze uðrayan ve burada doðum yapan kadýnlarý simgeleyen, balmumundan yapýlmýþ bir kadýn heykeli, sanki Kürt Adrina Mater’i anlatýyor gibiydi..
Emna Sûreka, geçen hafta bu köþede okuduðunuz, Hamburg’taki, Nuuengamme’nýn Süleymaniye’deki bir benzeri.
Bir hafýza ve yüzleþme müzesi.. Diyarbakýr cezaevini hatýrlatan ve bizde henüz bir benzeri olmayan bir yüzleþme ve hatýrlama mekaný..