Sümeyye’nin ‘borcu’...

Sümeyye Erdoğan, Türk-Arap Gençlik Forumu’ndaydı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Gençlik Meclisi’ndeki üniversitelilerin üç yıldır yakınen takip ettiğim faaliyetleri uluslar arası dostluk köprülerini kurmak konusunda yerelden evrensele önemli bir medeni iletişim imkanı sağlıyor gençlerimize. Bölgenin “Arap Uyanışı” olarak adlandırılan gençliğe yaslanmış hareketliliği, Türkiye’deki gençler tarafından da yakın alakayla takip ediliyor. Yeni zamanlarda ihtiyar Dünyamız, küçük bir gezegene dönüştü artık çocuklarımız için. Sınırların kalktığı, çok dilli, çok gözlü, kalp atışlarını bizlere göre çok ve kolayca işiten yeni bir zaman devresine geçtik.

Sümeyye Erdoğan yaşı ve aldığı eğitim gereği gençler ve dünyadaki sivil toplum hareketleriyle yakından ilgilenen bir kişi. Babasına yakınlığı ve Dünya ülkeleri ilişkiler ağında tanık olduğu pek çok önemli hadise, onu yerelden evrensele çağına şahit bir gözlemci kılıyor aynı zamanda.

“Şahit olduğumuz manzara ne kadar karanlık olursa olsungelecek adına asla ümitsiz değiliz” dedi Sümeyye Gençlik Forumunda. Türkiye’nin ve gençliğin yüzü, sadece şimdi değil, Malazgirtten bu yana hep Batı’ya dönük olsa da sırtını yasladığı Doğu’ya dair kimlik birikimini hiçbir zaman yadsımayan bir yapısı var medeni birikimimizin...”Suriye’nin, Mısır’ın, Filistin’in derdi bizim de derdimizdir. Bizim için ne petrol kuyuları ne altınlar ne elmaslar, sadece ve sadece kardeşlik, barış ve huzur bir anlam ifade ediyor. Bu bölgenin gençleri olarak ortak tarihimize, kültürümüze ve kardeşliğimize çizilen yapay sınırları asla kabul etmiyoruz.” Dedi Sümeyye Erdoğan da...

Sümeyye’nin konuşmasındaki “Türkiye Cumhuriyetinin genç yurttaşı” olmak vurgusunu da çok önemsedim. Çünkü bu ülkenin gerçek sahipleri, yerli halkı, milleti oluşturan tüm unsurları hatta değerleri uzun yıllar vesayetçi zihniyet tarafından ev sahibiyken reaya konumuna indirgenmişti...

CHP Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz’ın başörtülü milletvekilleri için “TBMM Cumhuriyete meydan okuma yeri değildir” cümlesiyle de barizleşen bu vesayetçi zihniyet, Cumhuriyetin ancak Cumhur ile ayakta duracağından bihaber. Halksız, Milletini ve değerlerini inkar eden bu dayatmacı bakış açınsa göre Meclis kürsüsü; millete sürekli had bildiren, halkı rencide eden, insanların inanç dünyalarını ve onurlarını sürekli refüze eden bir üstencilik hakkı doğurur kendilerine. Vekil olduklarını unutup Asıl olanları dışlamayı, uzaklaştırmayı, yasaklamayı, engellemeyi marifet bilir, akılları sıra zihinlerindeki herkese kapalı bir kendilerine açık “ Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlığı” ile özdeşleştirirler.

Sümeyye’nin Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlığını sahiplenmesi bu yüzden çok önemli. Çünkü artık yeni bir Türkiye var önümüzde...

Sümeyye, bölgedeki kardeş toplumlar arasına cetvellerle çizilmiş yapay hudutların gönül, inanç ve hedef birliğini yok edemediğinden de söz etti. Onu dinlerken, ne kadar kalabalık bir aile olduğumuzu düşünüyor insan. Oğlumun Kongre sonrasında katılımcılarla birlikte paylaştığı fotoğrafta da bu çok renkli umut harmonisini gençlerin gözlerindeki pırıltıdan okumak mümkün... Türkçe, Arapça, İngilizce, Farsça ve Kürtçenin bir arada konuşulduğu bu yeni geçişken barış dili sınır tanaımayan bir kardeşlik vurgusundan içiyor suyunu... Sular kadar aziz olun çocuklar...

Bu coğrafya dünyaya ufuk çizmiştir ve bizim için kalem her zaman kılıçtan daha keskin olmuştur” derken Sümeyye Erdoğan’ı genliğin umudu olarak dinledik, tüm hüzünlerimize rağmen...

“Bizim Filistin’de Gazze’de hayatlarının baharında şehit olan kardeşlerimize borcumuz var. Suriye’de zalim bir diktatörün kendi halkına uyguladığı soykırımda şehit olan genç kardeşlerimize borcumuz var. Bizim Irak’ın, Afganistan’ın, Myanmar’ın, Somali’nin, dünya üzerindeki tüm mazlum ve mağdur halkların gençlerine borcumuz var. Hak, özgürlük ve adalet mücadelesinde tüm masumluğu, saflığı ve temizliğiyle yiğitçe şehit olan Mısırlı Esma kardeşimize borcumuz var. Bu borcu en başta onları ve onların hak davasını unutmayarak ödeyeceğiz.” Derken Sümeyye, “babasının kızı” dedirtti hepimize...