Sünni Cephe safsatası

Bir hafta önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suudi Arabistan’ı ziyareti bölgede yeni bir tartışmayı gündeme taşıdı.

Suudilerin Erdoğan’ı  coşkuyla karşılamaları ve aşrı ilgileri, aynı günlerde Mısır’ın darbeci generalinin Suud’da bulunması bölgede yeni bir koalisyonu tartışmaya açtı.

Özellikle İran yanlısı etkin medya Türkiye, Katar, Suudi Arabistan ve Mısır’ın İran’a karşı yeni bir Sünni Cephe oluşturduğu iddiasını tartıştı hafta boyunca.

İddiaya göre  Irak üzerindeki etkisi, Suriye ve Lübnan’daki varlığı, Yemen’de Husiler’e verdiği destek  ile bölgeyi ablukaya alan İran’a karşı bir ortak cephe oluşturuluyor.

***

İran yanlısı medyanın üzerine basa basa Sünni Cephe’yi gündeme getirmesi bir endişe midir yoksa tehdit mi pek anlaşılmıyor.

Ama ortada başka bir Cephe’nin varlığını itiraf olduğunda şüphe yok.

Bu cephenin  Irak’ta Sünnileri dışlayan ve tasfiye eden hükümete, Suriye’de yüzbinlerin ölümüne milyonların vatanından kaçmasına sebep olan Esed rejimine ve Yemen’de başkenti işgal eden Husilereverdiği destek ile dengeleri alt üst ettiği doğrudur. 

Başkasına hayat hakkı tanımayan ve mezhep kavgasını körükleyen bu siyaset yanlıştır.

***

İran yanlısı fanatiklerle İran karşıtı fanatikler Türkiye ile İran arasında bir kriz çıkarmak için birbirleriyle yarışıyorlar.

Doğrudur Türkiye anılan ülkelerdeki politikalar konusunda İran ile anlaşabilmiş değil. Aralarında ihtilaf var. 

Ama bu iki ülkenin iki düşman cephede çarpışacakları anlamına gelmez/gelmemelidir.

Çünkü siyasi konulardaki ihtilafların diğer alanlara taşınması doğru değil.

Zira iki ülke arasındaki insani, ticari ve kültürel ilişkiler siyasi ihtilaflara kurban edilecek kadar küçük ve önemsiz değil.

Hele de Türkiye’nin Sisi gibi bir darbeciyle aynı safta buluşması asla mümkün değil.

***

Türkiye, siyasetini dini mezhebi ve ırki faktörlerle belirleyen bir ülke olmadığını 13 senedir icraatlarıyla ispat etmiş bir yönetime sahip.

Geçen süre içinde AK Parti hükümetlerinin dış politikaya kazandırdığı insani ve vicdani ilke, ilişkilerinde belirleyici rol oynadı/oynuyor.

Öyle olmasaydı mezhep saikiyle hareket edilseydi Sünni Sisi’ye destek verilirdi. Sisi’ye de Esed’e de zalim oldukları için mesafeli davranılıyor.

Bununla birlikte onlarla bile ilişkiler kökten kesilmiş değil, Suriye’nin ve Mısır’ın konsoloslukları Türkiye’de hâlâ faal!

***

Peki Suud ziyaretiyle ortaya çıkan görüntü nedir?

Görüntü gayet net, bölge cayır cayır yanıyor.

Bu yangının söndürülmesi lazım.

Yeni Suud Kralı eskisine göre istikrar ve barışın ikamesine daha istekli.

Görüntü, bu olumlu istikametteki değişimi değerlendirmekten ibaret.

Bunun Sünni Cephe oluşturmak şeklinde yorumlanması son derece yanlış ve tehlikeli bir yaklaşımdır. Hezeyandır, safsatadır.

Eğer illa cephe denecekse buna istikrar ve barış cephesi demek daha doğru olur ve bu cepheye barış isteyen her ülke dahil olabilir.

Yapılan da odur.