Sür eşeğini Kandil’e...

Zikzak çizen tutum ve davranışlar beni hep şüphelendirir... 
Mesela Paralel medya eskiden büyük bir hassasiyetle “AK Parti” ifadesi kullanılırken FETÖ döneminde topyekun “AKP”ye dönmesi çok ilginçti. Ama 1 Kasım’dan sonra tekrar “AK Parti”ye dönmesi daha ilginç! 

Bunu, editörlerin basit bir tercihi olarak görmeyin sakın. Bu zikzaklar, taa Pensilvanya’ya kadar uzanan bir strateji değişikliğinin göstergesidir ve“Sayın Başbakanım”dan, “Firavun”a kadar evrilen acayip bir savrulmayı sembolize eder.

Hakeza...

HDP’nin son günlerdeki “Çözüm Süreci” güzellemeleri de beni tedirgin ediyor.

Çünkü...

Çözüm Süreci’nde muhatap alınan bu kişiler kendilerine gösterilen güveni ellerinin tersi ile iterek, Kandil’e kuryelik yapmayı tercih etti. Daha da kötüsü PKK Terör Örgütü, yerel yönetimlerinin lojistik desteği ile şehir giriş ve çıkışlarını cephanelik haline getirerek, ‘Çözüm süreci’ni ‘Tahkim Süreci’ olarak kullandılar.

Kandil’den, “Hazırlıklarımız tamamlanmıştır” anlamına gelen işaret fişeğini aldıktan sonra da süreci fiilen bitirmişlerdir. Zaten daha kurmayları Dolmabahçe’de hükümet temsilcileriyle birlikte “Çözüyoruz” mesajı verirken Demirtaş eş zamanlı yaptığı açıklamada, “Bunlar barış falan yapamaz” diyor, Kamu Güvenliği Yasası’na çullanıyordu.

Meğer devletin müzakere için muhatap aldığı Demirtaş‘7 Haziran köprüsünden geçtikten sonrası’ için planladığı ‘serhildan’a alan açma derdindeymiş.

Şimdi su köprüyü böldü, güvenilen dağlara ‘1 Kasım’dan itibaren karlar yağdı ve ne hikmetse HDP’nin aklına ‘Çözüm Süreci’ geldi...

Şimdi hep bir ağızdan, “Kaldığımız yerden devam edelim” diyorlar.

İnsan, “PKK’nın yeniden tahkimata ihtiyacı var galiba” diye düşünmeden edemiyor.

Köprünün altından çok sular geçti...

Hani meşhur bir söz var, “Sende bu evlat acısı, bende bu kuyruk acısı varken biz dost olamayız” diye...

Çözüm süreci Kürt vatandaşlarımıza yönelik bir çalışmadır ve Millî Birlik ve Kardeşlik Projesi olarak devam edecektir. Siz ise tercihinizi yaptınız ve sırtınızı PKK’ya dayadınız. Bu proje ile ne ilginiz olabilir ki...

Geçti çözüm pazarı, sür eşeği Kandil’e...

KAFAMA TAKILANLAR

Aydın Bey, aklınızdan bile geçirmeyin...

Sayın Aydın Doğan seçimlerden önce kurmaylarını dinleyerek yayın stratejisi belirler (nereden bildiğimi sormayın:). 

Bu ekibin başında ise 1990’dan beri Ertuğrul Özkök var.

Ama arızalı saat bile günde iki defa doğru vakti gösterirken Ertuğrul Bey ve ‘köşe takımı’nın bugüne kadar hiçbir tahmini tutmadı. “Bitti” dedikleri her seçimden AK Parti güçlenerek çıktı.

Sayın Aydın Doğan da bu ‘kılavuz’lara uyduğu için her seferinde ters köşeye yattı. Sonrasında da (bugünlerde olduğu gibi) durumu düzeltmek için uğraşıp durdu...

Aydın Bey, bence acilen bu kılavuzlarınızı değiştirin.

Yoo... Aklınızdan bile geçirmeyin; ben gelmem...

Hani bunun ilk sahibi?..

Bugün TV’den gelen yoğun talep üzerine 15-20 dakikalık bir süre için yayın konuğu oldum. 

Oysa bu dönemde orada yayına katılanlar ‘işgal gücü’ oluyormuş!..

Bu kanal FETÖ’leşmeden önce defalarca yayına katıldığımı bilmediklerine göre, sosyal medyadaki bu hazır küfür mangasının, paralel yapı ile de ilgisi olamadığı anlaşılıyor.

Zaten bu istismarcıların ne dediklerinin de bir önemi yok.

Ama bu dönemde çok sık duyduğum, “Ağlayanın malı gülene hayretmez” sözünü bir süre önce de Tuncay Özkan söylüyordu. O da “Ağlayanın malı Gülen’e hayretmez” diyordu...

Ona da birileri aynı şeyi söylemişse insan sormadan edemiyor:

Mal sahibi, mülk sahibi,

Kim bu kanalın ilk sahibi?