Süreçte þeffaflýðýn dozajý ne olmalý?

Bugünlerde en çok karþýma çýkan soru çözüm çabalarýnýn barýþ getirip getirmeyeceði. Kimi kýzgýn bir þekilde sorusunu soruyor, kimi ise büyük bir ümitle. Cevabýný daha baþtan vermiþ küçük bir azýnlýðý bir yana býrakacak olursak, sürece karþý olanlar dahi “keþke biz haksýz çýksak da, ülke þu terör belasýndan kurtulsa” diyor. Diðer taraftan sürece tam destek verenlerde dahi bazý endiþeler var. Kitlelerin sessizliðine aldanýp endiþeleri hafife almamak gerekir. Gerek Kürt, gerekse Türk endiþeli çoðunluðu doðru okuyabilirsek barýþ sürecinin en büyük yardýmcýsý bu kitleler olacaktýr.

Bu çerçevede süreç ile ilgili olarak okurlardan gelen sorularý hakkýyla cevaplayabilmek mümkün deðil. Bazý okurlarýn süreci Ýrlanda ve Ýspanya örnekleriyle karþýlaþtýrma taleplerini dikkate aldýðýmýzda ise Türkiye’deki örneðin kendi þahsýna münhasýr olduðunu söylemek zorundayým.

Sürecin baþka örnekler ile benzerlik gösteren çok az ortak yönü var. Ýyimser düþünecek olursanýz, baþarý halinde dünyaya çatýþmalarýn çözümünde bir Türk modeli armaðan etmiþ olabiliriz.

Konuya daha temkinli yaklaþtýðýnýzda ise, diðer örneklerden de yararlanarak söylersek, süreçte en çok dikkat edilmesi gereken husus toplumun sürece nasýl ve ne zaman dâhil olacaðý ve ne düzeylerde bilgilendirileceðidir, yani toplumsal duygu birikimlerinin ve algýlarýn yönetimidir.

Fazla medyatik

Ýlk olarak süreç fazla medyatik gidiyor. Adeta her adým davulla zurnayla, arkada bir kamera ve gazeteci ordusuyla atýlýyor. Bu durum çatýþmalarýn barýþçýl çözümü örneklerinde sýkça karþýmýza çýkan bir hal deðil. Kamuoyunun bu coþkunlukla sürece dâhil edilmesi taraflar üzerinde ve barýþ lehine bir baský oluþturabilir ve bu anlamda faydalý da görülebilir, ancak kamuoyunun bu kadar kontrolsüz bir þekilde sürecin tam ortasýnda yer almasý göðüslenemeyecek riskleri de beraberinde getirebilir. Çünkü kamuoyu hisleriyle hareket etmeye baþladýðýnda o hisler kontrolü imkânsýz eylemlere kolayca dönüþtürülebilir, kutuplaþmayý tetikleyebilecek geliþmeler yaþanabilir. En kötüsü toplum bu kadar çok sürecin içinde kalýrsa aktörler tribünlere oynamaya baþlayabilir. Böylece sürecin özü zarar görebilir, hatta süreç aktörlerin kendi tribünlerine oynadýðý bir tür müsamereye dönüþebilir.

Bunlarý söylerken bazýlarýnýn demokrasi kaygýlarýný duyar gibi oluyorum. Muhtemelen “böylesine milli bir konuda toplumun bilgilendirilmesi demokrasinin gereðidir” diyorsunuz. Ama hayýr, demokrasi halkýn doðrudan yönetimi deðildir. Halk, sorunlarýný çözsün diye temsilcilerine belli bir süre için yetki verir. Çatýþmalarýn çözümü ise belki de en teknik konulardan biridir. Politikalar belli bir aþamaya getirilmeden, ham haldeyken sýkça toplumun önüne getirilirse toplumda idareye dönük güven duygusu sarsýlýr. Bu durumda kitleler sorunlarýn çözümüne dönük katký saðlayamazlar. Aklý karýþtýrýlmýþ ve kutsallarý hiçbir hazýrlýk yapýlmaksýzýn tartýþmaya açýlmýþ kalabalýklar sorunlarý daha karmaþýk ve içinden çýkýlmaz bir hale getirebilirler.

Ýkinci olarak, ilkiyle çeliþik gibi dursa da bu tür giriþimlerde geniþ tabanlý katýlým baþarý ve sürecin meþruiyeti açýsýndan çok kýymetlidir. Sivil toplum kuruluþlarý, siyasi gruplar ve toplumun diðer bileþenleri en saðduyulu ve en yapýcý temsilcileri ile sürecin parçasý haline getirilmelidir. Baþka bir deyiþle, atýlan adýmlarýn gazetelerde kontrolsüz þekilde yer almasý deðil ama adýmlara temsilcilerin yapýcý katýlýmlarý þeffaflýktýr ve demokrasinin gereðidir.

Elbette burada yazamadýðýmýz pek çok husus var. Umarýz süreç kýsa sürede barýþ ile sonuçlanýr da sonuç çekilen sýkýntýlara deðer.