Geçen sezonun insaný futboldan soðutan renksizliði, temposuzluðu ve kalitesizliðinden sonra; dün geceki maç mazbut bir müjde oldu. Yeni sezonda canýmýz sýkýlmayacak...
Bursa’nýn maçýn baþlarýnda bir Avrupa takýmý kývamýndaki oyun kurgusu/takým oyunu/etkin alan paylaþýmý görülmeye deðerdi. Doðrunu isterseniz, (Jorquera’nýn orta saha liderliðinde) kupayý kaldýrmaya daha yakýn bir aday görüntüsü verdi. Ama fiyakasýný Yasin bozdu.
Sonrasýnda Bursaspor’da baþlayan moral bozukluðu, takým bütünlüðünü epey zedeledi. Oysa yeþil-beyazlýlar; gündüz seyrettiðim Premier Lig açýlýþ maçýndaki Tottenham’ýn, Manchester United’i bloke etmesi gibiydi. Ama her ikisi de beklenmedik anda gol yiyerek, tempodan düþtüler.
***
Galatasaray; gene Muslera’nýn ayný pozisyonda arka arkaya mucize kurtarýþlarýyla ayakta kalýrken, maça ortak olmasý biraz zaman aldý. Oyuna, rakibe, sahaya hakim olduktan sonra; strateji yüklü ayarlanmýþ ataklara yöneldi. Þansa deðil sisteme dayandý.
Bunda çok mu baþarýlýydý? Belki hayýr ama, en azýndan derli-toplu göründü. Fakat zaman zaman ritim bozukluðu göstermesi, rakibini cesaretlendirici bir tutukluktu. Ligde böyle olmamalý... Süreklilik þart!
Ayný maç içinde keskin zikzaklar ve dengesiz gel-gitler, pek de iyi sinyaller deðildir. Maçýn baþýnda neysen, maçýn sonunda da aynýysan; sistem oturmuþ demektir. Akse, her türlü riske açýksýn.
***
Maç aktif, efektif ve keyifli baþlasa da; sonradan bu özellikleri epey erozyona uðradý. Hatta bir ara sýradanlaþtý. Gene de bu durumu sezon baþý olmasýna ve sýcaða baðlayýp hoþgörüyle karþýlayalým. Netice itibariyle sonunda kupa kazanýldý. Müzesine götüreni kutlamak gerekir.
Podolski iyi niyetliydi ama, ondan beklenen performansýn hayli uzaðýndaydý. Hayal kýrýklýðý yaratmadý ama, gözalýcý da deðildi.
Bursa’da ise, ilk yarýdaki performansýyla Jorquera çok iyiydi.