Sürgündeki milletin acýsý

Batý Asya (Ortadoðu) izlenimlerimi sürdürmekte kararlýyým. Çok yakýn gelecekte kapýmýzý çalacak riskler, ne yazýk ki, bu belanýn coðrafyanýn hemen her cephesinde yaþanýlan acýlarýn toplamý...

Bugün Suriye’nin dört bir yanýnda kan dökülüyorsa...

Ýran gibi büyük bir devlet, her an vurulacak korkusuyla yaþýyorsa...

Gazze’de insanlar, özgür bir sýnýra kavuþamadan ölüp gidiyorlarsa... Filistin sürekli kanýyorsa... Bilin ki, buralarda rahat edemezsiniz... Bakýn, bütün bu patýrtýnýn “çok doðal sonucu” olarak görülen petrol ve doðalgaz zamlarý aile bütçenize ambargosunu koydu bile... Yarýn, Basra Körfezi’nde askeri gerginlik týrmanýrsa, bilin ki, arabanýza her yakýt koyduðunuzda bu ambargoyu daha da güçlü hissedeceksiniz...

Bir milleti sürgüne yollamak

Lübnan’ýn güneyindeki Sur kentinde, Filistin mülteci kampýnda buluþtuðum Ahmad Bey, “sürgünü” bütün yaþamý boyunca yaþamýþ bir karakter... “Bizi sadece Yahudiler sürmedi buraya, Arap liderlerin de aðýr ihaneti ile karþýlaþtýk” diye söze baþlýyor... 1948 yýlýnda henüz 16 yaþýnda Ahmad Bey, “Aþiret liderleri çok para kazanmak istediler, Arap topraklarýný Yahudiler’e sattýlar, tapularý devrettiler. Bir gün geldi, o topraklarý alanlar, artýk buradan gidin dediler. Direnelim dedik, bizim liderlerimiz olarak gördüðümüz insanlar köylerimize kadar gelip, bir-iki hafta gidin buralardan bu topraklarý silahla geri alýp size vereceðiz diye konuþtular. Yalan söylemiþler. 1948’de geldik Lübnan’a, bir daha Filistin’i hiç birimizi göremedik...” Ahmad Bey ve yaþýtlarý tam 65 yýldýr sürgündeler. Filistin mülteci kamplarýnda üç kuþak yetiþti, ileride de bir çözüm -ne yazýk ki- görülmüyor.

Kuþatma altýnda yaþam

Ürdün ve Lübnan’a yayýlmýþ Filistin mülteci kamplarý, sürgündeki bu milletin ana sorununun iþgal altýndaki Filistin topraklarý veya Gazze-Batý Þeria hattýndan çok daha zorlu olduðunu gösteriyor.

Bir mülteci kampýnda 65 yýldýr yaþayan Ahmad Bey, Lübnan vatandaþý deðil!.. Daha doðrusu, yüzbinlerce Filistinli mülteci gibi hiçbir devletin vatandaþý deðil...

Filistinli bir genç öðrenimini tamamlayýp doktor, mühendis gibi teknik bir mesleðe sahip olduðunda Lübnan’da çalýþmasý yasak... Meslek sahibi olmuþ Filistinli gençler belki Lübnan’da çalýþamýyorlar ama Kanada, Avustralya gibi ülkeler onlara kapýlarýna açýyorlar. Olacak þey mi?.. Oluyor...

Filistinliler, kendilerine 1948 yýlýnda ayrýlmýþ sýnýrlarý belirli alanlarda yaþamak zorundalar. Ama nüfus artýyor... Ne yapacaklar?.. Artýk üst üste yaþýyorlar...

Þatila’nýn son hali

Ýsrail’in iç savaþý bahane ederek iþgal ettiði Beyrut’ta, 1982 yýlýnda korkunç bir katliamýn yaþandýðý Sabra ve Þatila mülteci kamplarýnýn sokaklarýnda yürümek bile insana duygu yüklüyor. Bu sokaklarda 3 binden fazla masum insan öldürüldü!..

Önümü çeviren bir Þatilalý, alt yapýsý “sýfýr” olarak deðerlendirilebilecek kampýn artýk iyice yaþanmaz hale geldiðini vurgulayarak, “Geceleri çöpleri çýkarýyoruz, o çöplere gelen farelerin büyüklüðünü görseniz Beyrut’tan kaçarsýnýz. Çocuklarýmýz o fareler ile birlikte yaþamak zorundalar. Buraya çivi çakamýyoruz, durumumuzu görüyorsun” diyor.

Elektrik çarpan çocuklar

Filistin mülteci kamplarýnda görülen ana manzara, sokaklarýn üstlerine kaplayan birbirine dolanmýþ elektrik telleri... Su borularý da duvarlara iliþtirilmiþ durumda... Tarihinde kanlý çatýþmalar olan Burc el-Barajne mülteci kampýnda yaðmur yaðdýðýnda çocuklarýn elektrik kaçaðýndan öldüklerini söylüyorlar!.. Ýnanýlmaz... Yaðmur Filistin çocuklarýn üzerine ölüm olarak yaðýyor mülteci kamplarýnda...

Dayanýlýr gibi deðil...

Ýnsanlýðýn ortak ayýbý

Ýsrail’in 1948 yýlýnda kurulmasýndan bu yana bir ulusun yaþadýðý trajediyi paylaþýyorum...

Üzerinde düþünülmesi gereken bir insanlýk ayýbý bu...

Bugün Afganistan, Irak veya Suriye’de insanlar ölüyorsa bilin ki, her þeyin baþlangýcýnda bir milletin “uygar dünya”(!) tarafýndan sürgüne gönderilmesi var...

...Ve o insanlar, o mülteci kamplarýnda yaþamayý sürdürdükçe, bilin ki, sýnýrlarýmýzdaki kan asla durmayacak...