Suriye, Bir Azýnlýktan Ötekine mi?

Türkiye açýsýndan önemli sorulara cevap aranan bir dönemdeyiz. Bir yandan bölgesel sorunlarýn farklý boyutlar kazandýðý, diðer yandan yeni ABD yönetiminin varlýðýný hissettirmek için yeni adýmlar atmaya çalýþtýðý bir dönemden söz ediyoruz.

Sorularýý peþpeþe yazalým. Gerek Suriye’de, gerekse Arap Baharý parantezindeki bölgelerde, Ankara’nýn rolü ne olacak? Yakýn bir tarihe kadar hayli etkin bir güç olarak sahnede yer alan Türkiye’nin, yeni dönemde bu rolü/gücü devam edecek mi? Yoksa tam aksine birilerinin bu gücü sýnýrlama yönündeki hesaplarý mý etkin olacak?

Amerikan yönetimi, özellikle Suriye konusundaki baþarýsýzlýðýnýn faturasýný eninde sonunda birilerine çýkaracaktý. Nitekim ilk fatura Suriye Ulusal Konseyi’ne çýktý ve Dýþiþleri Bakaný Hilary Clinton, sert bir çýkýþla yakýn bir tarihe kadar destek verdikleri yapýyý adeta yok saydý.

Þimdi yeni Amerikan yönetiminin, Suriye muhalefetini kendi çatýsý altýnda toplama çabasý nasýl sonuç verecek? Gerek Suriye’de, gerekse geniþ anlamda Arap Baharý coðrafyasýnda böyle bir yaklaþýmýn, birleþtirici olmak bir yana, daha da parçalayacý olacaðý yönünde bir kanaat varken,

ABD’nin bu hamlesinin sonuç alýcý olmasý neredeyse imkansýz.

***

Düne kadar hem Türkiye’yi, hem de Suudi Arabistan ve Katar’ý, Þam’daki deðiþim konusunda öncü olarak görenler, þimdi dökülen kandan onlarý sorumlu tutmanýn hesabýný yapýyor. Bu nokta, özellikle Ankara’daki karar vericiler nezdinde çok iyi görülmeli ve deðerlendirilmeli.

Türkiye’nin yakýn bir tarihe kadar Suriye Ulusal Konseyi’nin liderliði ve yapýlanmasý üzerinde ciddi bir etkinliðe sahip olduðu herkesin malumu. Hatta Burhan Galyun’dan liderliðin alýnýp bir Kürt aktöre, yani Abdülbasit Seyda’ya verilmesinde de önemli rol oynadý.

Þimdi SUK yeniden yapýlanýyor. Baþkanlýðýna da bir Hrýstiyan getirildi: George Sabra. Gereken oyu alamadýðý için yürütme kuruluna seçilemeyen Sabra, Müslüman Kardeþler (Ýhvan)’den bir üyenin feragat etmesiyle 11 kiþilik listeye girebildi. Dahasý Sabra’nýn seçilmesinde Ýhvan’ýn oy desteði önemli rol oynadý.

Bu seçimin ardýndan yapýlan þu açýklamaya dikkat çekelim. Ýhvan Genel Baþkaný Sadreddin Beyanuni þunlarý söyledi:’’Ýhvan’ýn Sabra’yý desteklemesi iktidar hýrsý olmadýðýnýn kanýtýdýr, bizim için kimin hangi kimlikten baþkan olmasý önemli deðil, önemli olan geçiþ sürecinin istikrarýdýr. Esed sonrasý Suriye’de halk liderini kendisi seçecektir.’

***

Bakalým böyle bir þemsiye, yani bir Hristýyan liderle yola devam etmek, SUK’un yoluna eski gücüyle devam etmesini saðlayacak mý?

Yeni yapýlanma neresinden bakarsanýz bakýn, Suriye muhalefetinde yeni çatlaklar oluþturacaktýr. Ýhvan, ABD’nin baskýsýyla ortaya çýkan bu yeni duruma ‘geçiþ süreci’ adýna razý olmuþ görünse de, gerçekte bu durumu ne kadar kabulleneceði hayli kuþkulu.

Dahasý, Beþar Esad’ýn gitmesi adýna muhalefetin George Sabra’nýn baþkanlýðýnda yola devam etmesi, yakýn gelecekte ortaya çýkmasý planlanan yeni Þam yönetiminde geniþ kesimlerin deðil, Batý’nýn dayattýðý bir yapýnýn hakim olacaðýnýn da güçlü sinyali olarak görülebilir.

Her durumda bu adýmlarýn, Ankara’nýn elini daraltma, geniþ kesimlerin temsil edileceði bir iktidar modeli yerine, Suriye’deki baþka bir azýnlýðýn etkili olacaðý bir modeli öne çýkarma üzerine kurulu olduðu çok açýk.

Irak üzerinde, yýllar sonra ve nihayet Kürtlerle saðlanan yakýnlýðýn benzerini, Suriye üzerinden devreye sokacak uzun soluklu bir plan yapýlmadýðý sürece, Þam’daki deðiþimde Türkiye’nin elinin hayli zayýf kalacaðý ortada.

Bakalým Kürt kartýnýn gerçek deðeri ne zaman anlaþýlacak.