Suriye genleþirken

Suriye’de taþ üstünde taþ kalmadý desek yeridir. Binlerce hastane, okul ve fabrika yerle bir oldu. Yýkacak kurum kalmayýnca evler dahi yok edildi, tahrip edildi. Ölü sayýsý 70 bini aþýyor. Ýþkence görmüþ veya bir uzvunu kaybetmiþ insan sayýsýný bilen dahi yok. Milyonlar evlerini terk etti, birçoðu bir daha geri dönmemek üzere Suriye’den ayrýldý. Ve savaþ tüm hýzýyla devam ediyor. Esad Rejimi kendi ülkesinde Scud füzeleri kullanacak kadar ileri gitti. Patlamalarýn þiddeti her geçen gün artýyor.

Isýnan madde genleþir, daðýlmaya ve çevreye yayýlmaya baþlar. Bu benzetmeden yararlanacak olursak Suriye’nin içten içe yanmaya devam etmesi mümkün deðil. Suriye gibi, fiziki ve toplumsal doðal sýnýrlarý olmayan bir ülkenin etrafýný etkilemesi kaçýnýlmaz. Bu etki aslýnda çoktan baþladý. Suriye iç savaþý bir anlamda Ortadoðu’nun da iç savaþý. Eldeki veriler incelendiðinde bu özelliðin her geçen gün artacaðý kolayca anlaþýlabiliyor:

Suriyeleþen Ortadoðu

Irak’taki Sünniler muhalifleri; Kürtler PYD’yi; Þiiler’in önemli bir kýsmý ise Esad’ý destekliyor. Ayný durum Lübnan’da da geçerli, rakip gruplar Suriye’deki uzantýlarý ile ittifak kurmuþ durumdalar. Bu ittifak çoktan silahlý hale geldi bile. Örneðin geçen hafta bazý Hizbullah militanlarý çatýþmalarda öldürüldü. Lübnanlý gruplar Suriye çatýþmalarýnda Lübnanlý kimliklerini henüz açýkça kullanmýyorlar, kimliklerini gizleyerek savaþa katýlýyorlar. Ancak bu durumun daha fazla süremeyeceði ve çatýþmalarýn her an Lübnan’a sýçrayabileceði de tahminler arasýnda.

Kýsacasý kývýlcýmlar her an Lübnan ve Irak’a sýçrayabilir. Ürdün de bu konuda rahat deðil, Türkiye de. Türkiye bazen meseleye Arap sorunu gibi bakarak kendisini çatýþmalardan uzak görse de, Türkiye için büyük riskler mevcut. Bu riskler sýnýrda PYD-PKK iliþkisi üzerinden geliþebilirken, birilerinin Suriye’yi arka kapýdan, inanç kutuplaþmalarý ve terör üzerinden Türkiye’ye sokma çabalarý da dikkatlerden kaçmýyor.

Lübnanlaþan Suriye

Suriye’ye baktýðýmýzda kaderinin Lübnan’a benzetilmeye çalýþýldýðýný görüyoruz. Yani yýllarca süren bir iç savaþ ve içeride tükenen enerji. Bir zamanlar Ortadoðu’nun en zengin ve istikrarlý ülkesi iken iç savaþ nedeniyle çöken Lübnan’ýn bu halinden en çok memnun olan ülke ise þüphesiz Ýsrail. Eðer Irak ve Suriye’de de böyle bir sonuç elde edebilirse, hatta Ýran da geniþletilmiþ Ortadoðu iç savaþýna çekilebilirse Ýsrail, on yýllarca sürecek bir rahatlama dönemine gireceðini düþünüyor. Suriyeli muhaliflere ölmeyecek kadar, ama karþý tarafýn kazanmasýna da müsaade etmeyecek kadar destek verilmesinin en önemli nedeni bu. Ne yazýk ki neredeyse tüm bölge ülkeleri bu kazanýn altýna ateþ taþýyor, ateþi körüklüyor.

Ne yapmalý?

Defalarca tekrar ettiðimiz üzere, bölgenin tek baþýna bu sorunu halledebilmesi mümkün görünmüyor. Türkiye bu durumda ya Suriye’de Esad ile muhalifler arasýndaki ‘berabere dengesi’ni bozmak zorunda, ya da iç savaþýn bölgeye yayýlmasýna mani olmak zorunda. Dengeyi bozmanýn yolu muhalifleri bazý unsurlardan temizlemek ve daha fazla dýþ destek temin etmekten geçiyor. Eðer denge bozulamayacaksa, bu durumda öncelikle oluþan girdaptan uzak durmak ve ardýndan bölgesel iç savaþýn þartlarýný ortadan kaldýrmak gerekiyor.

Öte yandan Suriye’ye müdahil bölgesel ve küresel aktörler arasýndaki dengeler hýzlý deðiþiyor, ayný yerde kalan aslýnda istem dýþý bir yerlere sürükleniyor. Bu nedenle manevralara karþý zamanýnda ve gerekli cevaplar verilemezse, boþta kalmak ve bundan büyük zararlar görmek iþten bile deðil.