Suriye’deki geliþmeler karþýsýnda Türkiye’de farklý olasýlýklarýn hesaplandýðýna kuþku yok. Türkiye, en iyi olasýlýk olarak Rusya ve Çin’in Esad rejimini ikna etmesini görüyor. Bu iki ülkenin Suriye yönetimini silah býrakma ve þiddet uygulamama konusunda ikna etmesi halinde, Türkiye belki hemen mülteci sorununa çare bulmuþ sayýlmaz; ancak hem yeni mülteci akýnlarýnýn önüne geçilmesi mümkün olabilir, hem de taraflar arasýnda “geçiþ dönemi” koþullarýnýn müzakere edilebilme ihtimali ortaya çýkar.
Bu en iyi senaryo Türkiye’nin nefes almasýný, meselenin Ýran ve Irak yönüne aðýrlýk vermesini ve hatta Körfez ülkelerinin ýsrarlý tutumlarýný ikna etmesini saðlayabilir. Bu arada Ýran’la nükleer müzakereleri baþka bir alanda pazarlýða dönüþtürmek, BM baþta olmak üzere uluslararasý örgütlerin sorumluluklarýný hatýrlatmak ve en azýndan insani konularda daha etkin davranmaya zorlamak mümkün olabilir.
Ýyi senaryo, Türkiye’nin kendisini ateþe atmasýna yol açabilecek koþullarýn ortadan kaldýrýlmasý anlamýna geliyor. Bu koþullar, Suriye yönetiminin yavaþça çekilmesini ve geçici bir yönetimle yeni rejime hazýrlanmayý ve bu arada da þiddetin olmamasýný ima ediyor.
Kötünün iyisi
Geliþmeler, Suriye rejiminin yavaþça çekilme olasýlýðýnýn düþük olduðunu ve silah býrakma konusunda bir çaba sergilenmediðini gösteriyor. Dolayýsýyla Türkiye için en iyi senaryonun olasýlýðý düþük gibi. Bu durumda, kýsmen katlanýlabilir senaryo olarak, uluslararasý insani müdahale olasýlýðý ele alýnabilir.
Bu olasýlýk, yardým koridoru açýlmasý ya da tampon bölge oluþturulmasý gibi yumuþak önlemleri içererek baþlayabilir; Suriye rejimi de içinde belki Rusya gibi ülkeler yer alýrsa bu tür bir uluslararasý askeri güce itiraz etmez. Ancak, Suriye rejimi ne tür bir faaliyet gösterirse göstersin topraklarýnda yabancý ülke koalisyonunun ifadesi olan askerileri görmek istemediðini belli ederse, o zaman bu uluslararasý güç ile Suriye askerleri karþý karþýya gelir, dolayýsýyla Libya’da yaþananlar gibi bir durum ortaya çýkabilir.
Uluslararasý askeri gücün kimlerden oluþacaðý temel belirleyici olmakla birlikte, esas sorun bu tür bir müdahaleye maruz kalacak Suriye ordusunun Lübnan ya da baþka bir yerde fitili ateþleme ihtimali bulunmasýnda. Ayrýca, Türkiye’nin böyle bir senaryo karþýsýnda uluslararasý güç içinde yer alýp almayacaðý da bir baþka deðiþken.
Kötü senaryo
En kötü senaryo ise insanlýk dramýnýn giderek büyümesi ve çatýþmalarýn Humus ile Türkiye sýnýrýna yakýn bölgelerde þiddetlenmesiyle Türkiye’ye yönelik bir iki saldýrý denemesi daha olmasý halinde ortaya çýkýyor. Uluslararasý iþbirliði olmaz, BM’den karar çýkmaz ya da baþka tür bir iþbirliði saðlanamaz ise Türkiye tek baþýna müdahalede bulunan ülke durumunda kalabilir. Kendisine yönelik bir saldýrý olmasý halinde belki NATO devreye girebilir, ancak her durumda cephenin önünde Türkiye olur ve TSK ile Suriye ordusu birbirine ateþ açmak zorunda kalabilir.
Bu en kötü senaryo, Türkiye’yi Suriye’ye askeri olarak sokan, ancak çýkýþýný garanti edemeyen senaryodur. Zira, Türkiye’yi haklý ya da meþru gören çevreler olsa, hatta NATO devreye sokulsa bile, nihai olarak tartýþýlacak olan Suriye topraklarýna giriþ deðil orada yapýlanlar olur. Dolayýsýyla Türkiye, ister insani koridor ister baþka biçimlerde Suriye topraklarýna ayak bassýn, her durumda orta vadedeki geliþmelerin sorumlusu haline dönüþebilir.
Anlaþýldýðý kadarýyla, Türkiye en iyi olasýlýk fýrsatýnýn kaçtýðýný bilerek, en kötü senaryodan kaçýnmaya çalýþýyor; ama Türkiye için en kötü olan senaryo baþkalarý için makbul kabul edilebilir ve sorun da burada gibi.