Suriye Kürtleri ve anlamsız telaş

Hesapta Gezi operasyonu sonrası Türkiye’nin direncini artırmak için neler yapılmalı sorusuna cevap aramak vardı. Ama Suriye gündemi bir adım öne geçince çaresiz oraya bakmak gerekiyor.

Evet, yine Suriye Kürtleri, yine PYD ve yine inanılmaz bir telaş. ‘Kürt devleti kuruluyor, Irak’tan sonra şimdi de Suriye’ diyenleri hayret ve tebessümle izliyorum doğrusu.

Oturup son birkaç yılda bu konuda neler yazdığıma şöyle bir göz attım. İsterseniz onları paylaşayım. Sonra bugüne dair birkaç söz söyleyebiliriz.

‘...Demek Suriye’nin kuzeyinde Kürtler yaşıyor ve ortaya çıkan otorite boşluğunu değerlendirip devlet ya da devletimsi bir yapı için sahneye çıkıyorlar! Aman ne sürpriz!

Türkiye kamuoyundaki bu şaşkınlık ya da öfke, gerçekten samimi bir tepkiyi mi yansıtıyor, bilemiyorum. Ama bildiğim tek gerçek var: Neredeyse yıllardır özellikle de son bir yıldır ‘Suriye’nin şifresinin Kürtler olduğu’nun altını ısrarla çizdiğim.’ (Star, 25 Temmuz 2013)

Biraz da arşiv bilgisi. Suriye’deki ayaklanmanın ilk günlerinde Kürtler, sürecin dışında durmaya çalıştı. Hatta Suriyeli Kürt lider Meşal Temmo’nun esrarengiz bir suikastla öldürülmesinin ardından, Irak Kürtlerinin iki önemli ismi Mesut Barzani ve Celal Talabani, Suriye Kürtlerine, olup bitenden uzak durmaları ve Beşar Esad’la müzakere tavsiyesinde bulunmuştu.

Ancak bu suikastın ardından Kürtler de aktif olarak sahnede yerini almaya başladı. Bu kaçınılmaz bir süreçti.

‘Birincisi artık Suriye Kürtleri, yaşadıkları ülke üzerindeki hesaplaşmanın aktif bir parçası haline geliyor. İkincisi bu süreçte Kuzey Irak Kürtleriyle aralarındaki yakınlaşma daha da artacak. Üçüncüsü, bu yakınlaşmanın büyük resimdeki hamisi Ankara olacak. Türkiye’nin Suriye politikasının merkezinde bu ülkede yaşayan Kürtler yer alacak. Bölgenin ve tarihin dinamikleriyle baktığınızda doğrusu da bu zaten.’  ( Star, 27 Ekim 2011)

Kabul edelim ki Suriye Kürtlerinin geniş bir kesimini temsil etmese de en örgütlü yapı PKK’nın uzantısı olan PYD. Her ne kadar Mesut Barzani, Erbil’de önce muhafazakar Kürtleri, ardından PKK’nın Suriye kolu olan PYD’yi bir araya getirse de, bu dinamik yapıyı kontrol etmesi çok kolay değil. Barzani bölgesel anlamda Kürtlerin en önemli aktörü, ancak aynı etkiyi PKK ve bölgesel uzantıları üzerinde sağladığını söylemek çok zor.

Güncel tepkileri, öfkeleri ve bunlar üzerinden birilerinin oluşturmak istediği puslu havayı bir kenara bırakalım ve soğukkanlı sorular soralım.

Bu gelişme, yani PYD’nin sınırımızın ötesinde etkinlik kazanması, Türkiye’nin aleyhine midir?

Gerçekten bu kadar alıntı biraz tuhaf olacak, ama bu soruya da şu cevapları vermiştim:

‘Önce bir gerçeği kabul edelim. Türkiye’nin gerek tarihsel anlamda, gerekse mevcut şartlarda en kolay yakınlaşabileceği, hatta birlikte hareket edebileceği topluluk Kürtler. Bu durum sadece Suriye değil, Irak Kürtleri için de geçerli.’ (Star, 25 Temmuz 2013)

Şunu da aktarayım: ‘Suriye Kürtlerinin muhafazakar dindar ve Mesut Barzani’ye yakın olan kesimleri de, kendisini PKK ile birlikte ifade edenleri de Türkiye’nin doğal müttefikidir. Bunu bir avantaja ve stratejik derinliğe dönüştürmenin yolu, kendi içimizdeki Kürt sorununda cesur adımlar atmak.’ (Star, 7 Mayıs 2012)

Daha ne kadar açık yazayım, bilemedim doğrusu. Bu gelişmeler, Türkiye’nin lehine yönetilebilirse gücünü kat kat artırabilir.

Sadece biraz cesaret. Eğer bu coğrafyada gelecek arıyorsak.