Askeri jeti düþürülmesine raðmen Türkiye’nin sadece konuþtuðu, Suriye’ye karþý somut bir adým atmadýðý son günlerin popüler konusu. Pek çok köþe yazarý “Türkiye sadece konuþuyor, esiyor gürlüyor ama yaðmýyor” diyor.
Bunu söyleyenler 16 Haziran 1998 günü Kara Kuvvetleri Komutaný Atilla Ateþ’in “Öcalan’ý býrakmazsanýz Suriye’yi iþgal ederiz” mealindeki Hatay konuþmasýnýn Suriye’yi nasýl dize getirdiðini de ballandýra ballandýra anlatýyorlar. Buna göre Türkiye týpký dün olduðu gibi bugün de sýnýr boyuna gitmeli ve orada tehditler yaðdýrmalý, Suriye de bu sözlerden etkilenip ayaðýný denk almalý.
Jet deðil, rejim düþürüyor
Bana da sorarsanýz Türkiye bugün 1998 hamlesinden çok ama çok daha fazlasýný yapýyor. Hatta hükümet Cumhuriyet tarihinde hiç görmediðimiz cesarette bir Suriye politikasý izliyor. Belki Suriye bir tek jetimizi düþürdü, ancak Türkiye izlediði politikalarla Suriye Yönetimi’ne bir jetle kýyaslanamayacak zararlar veriyor. Türkiye belki de ilk defa olarak bir komþusunun içiþlerine bu kadar açýktan ve bu kadar somut bir þekilde müdahale ediyor. Müdahale gerekçesi hukuka uygun ve meþru olabilir, ancak Türkiye bunu ilk kez bu boyutlarda yapýyor.
Türkiye Suriye’de silahlý bir hareketi destekliyor, Þam’da rejimi devirmek isteyenlere kucak açýyor. Suriye’nin muhalefetine raðmen on binlerce Suriyeli Türkiye topraklarýnda. Esed rejimini devirme planlarý Ýstanbul’da yapýlýyor. Türkiye Cumhuriyeti Baþbakaný ve bakanlarý komþu bir ülkenin devlet baþkanýna iktidarý bir an önce býrakýp, seçimlere gitmesi çaðrýsýnda bulunuyor. Batýlý gazeteler Türkiye’nin Suriye’de muhalefete askeri yardým yaptýðýný yazýyor vs... Kýsacasý Suriye Türk jetini düþürürken Türkiye Suriye’de bir rejimi düþürüyor.
Þimdi bir an için düþünün, Türkiye benzeri bir tutumu Saddam Hüseyin’e karþý izledi mi? Hatta Türk soydaþlarýmýza etnik temizlik yapýlýrken Türkiye Jivkov Bulgaristaný’na karþý böyle mi davrandý? Türkiye 1923’den bu yana hiçbir ülkeye karþý bugün Suriye’de izlediði duruþu izlememiþtir. Türkiye her olayda arkalardan gelen olmuþtur, her olayda uluslararasý örgütlerden ortak karar çýkmasýný beklemiþtir...
Neredeyse tüm komþularý Türkiye’de terör örgütlerini ve aþýrý gruplarý desteklemiþtir: Ruslar ve Bulgarlar PKK’yý ve sol silahlý hareketleri; Suriye PKK, ASALA ve diðer silahlý gruplarý; Yunanistan ve Güney Kýbrýs PKK, ASALA, Dev-Yol ve imkân bulduklarý tüm silahlý gruplarý; Ermenistan ASALA, JCAG, PKK ve diðerlerini; Ýran ise aþýrý dinci gruplarý ve PKK’yý... Buna raðmen Türkiye adý geçen ülkelerin hiçbirine karþý kaydadeðer bir istikrarsýzlaþtýrma faaliyetinde bulunmamýþtýr. Suriye’ye karþý Öcalan resti bile ancak 1998’de çekilebilmiþtir. Cumhuriyet tarihi diðer devletlerin Türkiye’deki istikrarsýzlaþtýrma operasyonlarýný Türkiye’nin nasýl sineye çektiðinin örnekleriyle doludur. Özellikle 1974 Kýbrýs Operasyonu’ndan sonra terörün bin bir çeþidi diðer devletlerin desteðiyle Türkiye’nin üzerine yaðdýrýlmýþtýr.
Sert Güç’e dönüþ
Bugün ise Suriye karþýsýnda sessiz kalmayan bir Türkiye var. Üstelik yeni Türk dýþ politikasý aktifliðini sadece ‘yumuþak güçleri’ (soft power) üzerine kurmuyor. Yaklaþýk 9 yýldýr yumuþak güç (ekonomi, sosyal iliþkiler vs.) üzerinden giden Suriye politikasý resmen sert güç (hard power) araçlarýna döndü. Orada ise elbette askeri ve siyasi güç var. Üstelik tüm bunlar ortada uluslararasý bir örgütün, özellikle BM Güvenlik Konseyi’nin kararý yokken oluyor.
Özetle Türkiye’nin Suriye karþýsýnda pýsýrýk veya yumuþak kaldýðý kanaatinde deðilim. Tam aksine, Türkiye geçmiþte hiç görmediðimiz kadar sert bir dýþ politika izliyor. Peki, Türkiye sert güce dayalý bir Ortadoðu politikasýný sürdürebilir mi? Müsaade ederseniz bunun da cevabýný bir sonraki yazýda arayalým.