Suriye ve yeni muhalefet

Suriye’de rejimin devrilmesinin önünde bir dizi engel bulunuyordu ve hala bu engeller devam ediyor. Birincisi, Esad rejiminin iç destekleyicilerinin daðýlmamasý ve dýþ desteðin de devam etmesi. Ýkinci neden, muhalefet gruplarýnýn örgütlü bir bütünlük sergileyememeleri, þiddet konusunda zaman zaman ileri gitmeleri ve dýþ desteði çeþitlendirme arayýþýna girmemeleri. Üçüncü olarak da muhalif gruplardan baskýn olarak çýkan sesin, anti-batý imalar taþýmasý olduðu söylenebilir.

Bu durum, Suriye rejimi devrilirse iktidarýn ne tür ellere geçebileceði konusunda endiþe yaratýrken ayný zamanda yeni ekibin de birbirine düþmeyeceðini garanti edemedi. Dolayýsýyla dünyanýn birçok yerindeki Suriye tartýþmalarý, Esad rejimini deðil muhalif gruplarý mercek altýna alan bir seyir izledi. Rejimin yýkýlmasýný bir amaç olarak görenler için esas amaç istikrarlý yeni bir Suriye kurulmasý olduðuna göre, muhaliflere destek veren her ülke, baþta Türkiye, bu muhaliflerin istikrar saðlayýcý önerilerini görmeyi bekledi.

Ancak anlaþýldýðý kadarýyla, çatýþma ortamýnýn yarattýðý iklim, yeni öneriler geliþtirme derdinde olanlarýn deðil rövanþ peþinde koþanlarýn öne çýkmasýna yol açtý ve sonunda içinde Türkiye’nin de yer aldýðý muhaliflerin destekçisi ülkeler, yeni bir aþamaya geçme kararý aldýlar.

Yeni lider arayýþý

Bu yeni aþama, Doha’da yapýlan toplantýyla hayata geçti. ABD dýþiþleri bakanýnýn açýkça, Türkiye dýþiþleri bakanýnýn ise örtülü olarak muhalif gruplarýn þimdiki yapýsýný muhatap kabul etmeme yönündeki açýklamalarýndan sonra, muhalefetin yeniden yapýlandýrýlmasý söz konusu oldu. Doha toplantýsý, tam da bu yeni muhalefet örgütlenmesinin dünyaya duyurulmasý anlamýna geldi; diðer bir ifadeyle yeni Suriye’nin yönetim kadrolarý kamuoyuyla tanýþtýrýldý.

Doha toplantýsýndan çýkan ilk önemli karar, muhalefetin Suriye Devrimi ve Muhalefet Güçleri Ulusal Koalisyonu adý altýnda birleþmeleriydi. Bu çatý örgüt iktidarýn el deðiþtirmesi durumunda ne oranda çatlak verir, þimdiden öngörmek kolay deðil. Bununla birlikte, baþlangýç için önemli bir adým olarak görmek gerekir.

Toplantýnýn ikinci önemli yaný ise, bir araya gelen muhalif kesimlerin bir temsilci belirleyebilmesi oldu. Seçilen isim Þeyh Moaz el-Hatib. Defalarca rejime muhalefetten tutuklanmýþ biri, ancak zamanýnda yaptýðý tüm çaðýrýlar “reform” yönünde olmuþ. Esad reforma da yanaþmadýðýndan sonunda el-Hatib ülkeyi terk edip Mýsýr’a sýðýnmýþ. El-Hatib’in en önemli özelliði ise, sorunlara siyasi çözüm bulunmasý çaðrýlarý yapmasý ile ülke bütünlüðünün korunmasýndan yana olmasý.

Ve yeni pazarlýklar

Anlaþýldýðý kadarýyla muhaliflere destek veren, ama ayný oranda radikal kesimleri iktidarda görmek istemeyen kesimler Suriye’nin “Karzai’sini” bulmuþ gözüküyorlar. Ancak belirtmekte yarar var. Bu kez Afganistan’daki gibi umutlarýn tek kiþiye baðlanmasý söz konusu deðil. Suriye muhalefetinin lider ismi konusunda anlaþmak, tüm kesimleri rahatlatmadýðýna göre yeni hükümet denebilecek ekibin güçler dengesini gözetecek biçimde oluþturulmasý gerekiyor. Buna göre yeni sistemin karar alýcýlarý, ABD’nin ve Rusya’nýn desteklediði farklý isimlerden oluþan bir kabinede kimlik bulacak; her kesimi, Kürtleri, Alevileri, kadýnlarý belirli kotalarla içine alan bir meclis kurulacak.

Müdahale etmeden müdahale etmek, ancak bu örnekle anlatýlabilir. Bununla birlikte bu senaryonun yaþama geçmesiyle ilgili iki küçük sorun bulunuyor. Birincisi, Suriye Türkiye sýnýrýný daha fazla zorlarsa ne olacak; tam olarak bilinemiyor. Ýkincisi iþler yolunda giderse Esad’a ne olacak o da telaffuz edilemiyor. Ama sanki iþler bu iki konuya düðümleniyor gibi.