‘Suriye’de bizim ne iþimiz var’ diyenleri El Bab’a gönderelim...

Çok ciddiyim...

Türk askeri þu kýþ kýyamette, kimin ne olduðu belli olmayan coðrafyalarda, sýrf milletimizin huzuru için mücadele ediyor. Ama bazý zavallýlar daha Türk askerinin niye Suriye’de olduðunu bile bilmiyor!

Çünkü onlar, bir zamanlar DEAÞ füzelerinin gölgesinde uyumaya çalýþan illerimizde yaþamýyor.

Demek ki bu benciller, Kurtuluþ Savaþý yýllarýnda yaþasalarmýþ, Anadolu’yu paylaþan düþmanla savaþmak için cepheye de gitmek istemeyecek, “Kalanlar bize yeter” diyeceklermiþ.

Hatta bunlarýn ihaneti, “Bana dokunmayan DEAÞ gelsin Türkiye’ye yerleþsin”den de öte.

Daha ileri gidiyorlar ve “Türkiye’de her gün füzeler düþsün, insanlar ölsün biz de üzerinde tepinelim” istiyorlar.

Bunlar, her ihaneti sadece “yýkým malzemesi” olarak kullanmaya çalýþan istismar simsarlarýdýr.

Bakmayýn öyle bol edebiyat yaptýklarýna.

Bu yerli ve yabancý ortaklý þer þebekesinin sadece bir hedefi var, “Yeter ki, Erdoðan devrilsin, isterse binlerce insan ölsün veya Türkiye bölünsün…”

Daha birkaç ay önce Kilis’e, Hatay’a her DEAÞ füzesi düþtüðünde, “Neyi bekliyorsunuz? DEAÞ teröristleri karþýmýzda hendek kazýyor, çaput asýyor, biz seyrediyoruz. Artýk bir terör örgütü komþumuz var” diyorlardý.

Ya “Kobani Kolonileri…”

DEAÞ Kobani’ye saldýrdýðý zaman Türkiye, kendi topraklarýndan yabancý silahlý unsurlar için koridor açmaktan yaralýlarýn tedavisine varýncaya kadar elinden geleni yapmýþtý ama HDP’li terör uþaklarýný hâlâ tatmin edememiþti. Demirtaþ, “Türkiye neden silah göndermiyor, Kobani’de fiilen rol almýyor” diye çemkiriyordu.

Behey samimiyetsizler, bu ne biçim bir mantýk. “Türkiye, Kobanililer için DEAÞ ile mücadele etmeli ama Kilisliler, Hataylýlar, Ankara’dakiler, Ýstanbul’dakiler için hiçbir yere gitmemeli” öyle mi?..

Dertleri baþka…

Þimdi TV kanallarýna çýkýp,“Türk askeri Suriye’ye gittiði için terör arttý. Bizim orada ne iþimiz var” diyenlerin asýl öfkesi, Türkiye’nin; terörü kaynaðýnda kurutma hamlesidir.

Kilis’in huzura kavuþmasý iþlerine gelmemektedir.

Onlar, “Sýnýr illerimize her gün DEAÞ füzesi düþsün. Biz bunu kýyasýya eleþtirelim. ‘Gaziantep DEAÞ’ýn baþkenti oldu’ diyelim” istiyor. Bunlar olmayýnca da canlarý sýkýlýyor.

Meclis kürsüsünden iktidar sýralarýna, “Tabii þehitler sizin evlatlarýnýz þehit olmuyor, fakir fukaranýn evlatlarý þehit oluyor” diyerek istismarýn ve seviyesizliðin dibini bulduklarýna bakmayýn.

Onlar istiyor ki, “Türkiye terörün kaynaðýna gitmesin. Öldürülen bin küsur terörist buraya gelsin. Türkiye’nin her yerinden þehit haberleri gelsin…”

DEAÞ’ý bu kadar çok istiyorlarsa, kusura bakmasýnlar; biz teröristleri sokmamaya kararlýyýz ama onlar arzu ederlerse El Bab’a gidip “kahramanlarý”yla kucaklaþabilirler.

PKK inlerine de sýra gelecek

Ayrýca merak etmesinler, “Erdoðan Doktrini” diye isimlendirdiðimiz yeni güvenlik stratejisi sadece DEAÞ’ý kapsamýyor.

Hain taþeronu PYD/PKK, devþirdiði teröristleri Kobani’de eðitecek, eline de “gökten yaðan” bombalarý verip Türkiye’ye gönderecek. Her gün farklý illerde onlarca canlar yanacak, siz de bunu çirkin emellerinize alet edeceksiniz.

Ve bu düzen böyle devam edecek,
öyle mi?

Hayýr, etmeyecek…

Huzurumuzu bozmak isteyenler nerede olursa olsun Türk askeri tepelerine binecek.

Türkiye yakýnda Suriye’deki PKK inlerine de girecek…