Suriye’de Hıristiyan katliamı

Tam da ABD’nin Suriye’ye yönelik askeri operasyon kararının içeriğinin ve çerçevesinin belirleneceği günlerde Şam yakınlarındaki Malula köyünde yaşanan olaylar Washington’daki bazı dengeleri sarsabilecek kadar mühim görünüyor.

Malula geçmişi kadim zamanlara kadar uzanan, hatta Hazreti Meryem ile Hazreti İsa’ya bir süre ev sahipliği yaptığına inanılan bir yerleşim. Sakinleri Hazreti İsa’nın konuştuğu dil olan Aramiceyi konuşuyorlar ve çoğunluğu Hıristiyan. Bölgedeki İsevi inançlıların büyük değer atfettikleri Azize Takla Manastırı da burada bulunuyor.

Suriye’deki iç savaş geçen hafta bu kadim Hıristiyan köyüne de ulaştı. Nusra Cephesine mensup militanlar tarafından işgal edilen köyle ilgili birbiriyle çelişen birçok haber yer aldı o günden beri batı medyasında. Bir “Hıristiyan” köyünün el Kaide bağlantılı “cihadçı” bir grubun eline geçmesi batı dünyasında bekleneceği üzere ciddi boyutlarda yankı buldu.

Dediğim gibi olay yerinden gelen haberler epeyce çelişkili. Bazı haberlere göre köyde katliam yaşandı; bazı haberlere göre ise Hıristiyan ahalinin kılına zarar gelmiş değil. Bazı haberlere göre Hıristiyan ahaliyi Nusra militanlarının elinden “ılımlı muhalif” sıfatıyla anılan Özgür Suriye Ordusu mensupları kurtardı; bazılarına göre aslında katliamı yapan Esed güçleri, suçu muhaliflere atmaya çalışıyor...

Aslında Hıristiyan ahalinin de çatışmaların içinde yer aldığı ilk örnek değil burası. Ama hem dinî bir ziyaret merkezi olarak yaygın tanınırlığı olması hem de ABD’nin müdahalesinin tartışıldığı bir zaman denk gelmesi Malula olaylarını nerdeyse bütün dünyanın gündemine oturttu.

Dolayısıyla Malula’da gerçekten bir katliam olup olmadığı veya olduysa bunu kimin yaptığı çok fazla önem taşımıyor. Çünkü önemli olan batı ve özellikle de Amerikan kamuoyunun algısı ve bu olaya göstereceği tepki.

Malum, ABD kamuoyunda Suriye’ye yönelik gerçekleştirilmesi düşünülen askeri operasyona itiraz edenlerin etkili bir argümanları var. Diyorlar ki: Bu operasyonu yapmakla Esed rejimini etkisizleştirerek kendi düşmanımız olan el Kaide bağlantılı grupların güçlenmesini sağlayacağız.

Amerikan kamuoyu Esed rejimi ile muhalifleri arasındaki savaşı “iki Müslüman sekt arasında gerçekleşen bir savaş” olarak algılama eğiliminde olduğu için Suriye’de yaşananlara pek “empati” ile yaklaşmıyordu bugüne kadar. Ama işin içinde “El Kaide bağlantılı cihatçı unsurların katlettiği Hıristiyanlar” varsa Amerikan kamuoyunun konuya yaklaşımının şimdikinden çok daha farklı olacağı düşünülmeli.

Gerçi Obama bir taraftan eşinin Suriye müdahalesine karşı olduğunu açıklayarak, diğer yandan ise Rusya’ya çözüm üretme kapısı aralayarak bu işten sıyrılma niyetinde olduğunu gösterdi ama Suriye’deki “fundementalist” grupların güçlenmesi pahasına Esed rejiminin elinin kolunun bağlanmasına razı gelmeyecek bir kamuoyu oluşturmanın mümkün olduğu da anlaşıldı Malula olayları vesilesiyle.

Demek ki savaş sırasında bile algıların yönetilmesi veya düpedüz halkla ilişkiler faaliyeti önemini kaybetmeyen bir ihtiyaç.