Suriye’de içimizi ezen geliþmeler

Ýtiraf edeyim, Suriye haberlerini okuyunca içim daralýyor. Alýn size Yeni Þafak’ýn manþeti: “Bir þehir PKK’ya veriliyor.”

Alýn size bu manþetin alt baþlýklarý:

“ABD, Münbiç operasyonunu Arap güçlerle yaptýðýný iddia etti. Fakat 11. günün sonunda terör örgütü PKK-PYD kuþattýðý Münbiç’in adýný Mabuk olarak deðiþtirip, özerklik hazýrlýðýna baþladý. Yüzde 95’i Araplardan oluþan ilçede etnik katliam korkusu var.”

Yýlmaz Bilgen imzalý haberde sonraki alt baþlýklarda da “Kobani taktiði uyguluyor - ABD-PYD kirli ittifak” ifadeleri yer almýþ.

Bu haberlere, Amerika’ya yönelik bütün suçlamalarýmýzýn zevahiri kurtarmaya yönelik açýklamalara raðmen karþýlýksýz kaldýðý, “Üst akýl” deðerlendirmelerimizin sonuç üretmediði, ABD ile Rusya’nýn Suriye’de laik yapýlanma noktasýnda adeta ittifak ettiði, bu ittifaka yer yer Esad’ýn katýldýðý, bu geliþmeleri önlemek için güç kullanma imkanýmýzýn bulunmadýðý gerçekliðini eklediðimizde, deyim yerindeyse elimiz böðrümüzde kalýyor.

Olan bitene baktýðýmda benim zihnimden rahmetli Özal’ýn “Bir koyup üç  alma” söylemi üzerine yazdýðým “salto atmak” yazýsý geçiyor. O yazýnýn özeti þu idi: “Eðer yeterli güç kullanamayacaksanýz, salto atmak istediðinizde kendi oyununuza gelme riski çok fazladýr.”

“Ortadoðu’da alt alta üstüste boðuþmalar yaþanýyor, silah patladýðýnda yere düþen biz olmayalým, ve bizim Ortadoðu hedeflerimiz olmasýn.”

 “Coðrafyamýzda bir düello söz konusu, silahlar patlýyor, acaba kim ayakta kalacak, kim yere düþecek? Silahý düello yapanlar mý ateþledi yoksa öteden, pusuda yatan biri mi?”

Evet, Ortadoðu burasý. Belki koca Ýslam dünyasý. 100 yýl evvel paranteze alýnan ve sistemleri, yönetim kadrolarý, sýnýrlarý ve birbiriyle iliþkileri bile dýþardan belirlenen bizim kalb coðrafyamýz.

O parantez kalksýn istiyoruz. Ýslam dünyasý Ýslam dünyasý olsun istiyoruz. Bu arada Türkiye Türkiye olsun istiyoruz.

Görüyoruz ki Türkiye’yi Türkiye’ye býrakmýyorlar, Ýslam dünyasýný Müslümanlara býrakmýyorlar.

Mýsýr’ýn baþýna gelenleri önleyemedik.

Tunus’ta bizim duygu-ideal dünyamýzý paylaþanlar, kendi kendisi olabilmek için daha epey yol yürümek gerektiðini düþünerek dünya güçlerinin uzantýlarýna “Ofsayttan gol atma” kolaylýðý saðladýlar.  

Ve Suriye...

Suriye’de asýl olarak “Türkiye’nin, hatta Tayyip Erdoðan’ýn seslendirdiði misyonun bileði bükülmek isteniyor” gibi bir cümle kursam yanýlmýþ olur muyum?

Halkýn Tayyip Erdoðan’a verdiði desteðin önünü alamadýlar. Mýsýr’da oynadýklarý “Darbeciler aslýnda demokrasiyi korumak için harekete geçti” oyununu Türkiye’de devreye sokamadýlar.

Ama...

Þimdi Suriye’de Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn “Siz nasýl müttefik, stratejik ortak ve dostsunuz?” tarzýndaki bütün feveranýna - sorgulamalarýna raðmen, adeta gözümüzün içine  bakarak PKK’nýn Suriye uzantýsýna alan açýyorlar. Açtýlar hatta. Hatta bu alaný geniþletmeye, adeta Türkiye’nin tüm Suriye sýnýrýný “PKK’lý bir yapý”nýn kontrolüne vermeye çalýþýyorlar.

Ýçimi ezen þey, buna karþý söylemden öte bir þey yapamamamýz.

Diplomasi týkanmýþ durumda, ve biz, diplomatik söylemimizin arkasýna güç koyacak durumda deðiliz.  

De facto... Fiili...

Mýsýr’daki fiili durum ortada. Tunus’taki ortada. Irak’taki ortada.

Ve þimdi Suriye’de fiili durum dayatýlmýþ durumda.

Deniyor ki “Ýçerde bizi PKK ile uðraþtýrýyorlar, Suriye’de fiili durum oluþturuyorlar.”

Bu tespiti yapmak önemli ama, bu fiili durumun hayata geçmesini önlemek daha önemli.

Biliyoruz ki, Suriye’nin kuzeyinde oluþturulacak bir PKK kantonu, Türkiye’nin güneyini - doðusunu sürekli taciz edecek.

Olan biteni gazete manþetlerine malzeme sunacak ve bizim içimizi ezecek biçimde resmetmekten öte bir þeyler yapabilmek lazým.

Türkiye’nin bölgesel aðýrlýðýnýn ve kýymet-i harbiyesinin tartýþýlacaðý ve çok daha baþka güvenlik sorunlarýnýn baþýmýza sarýlacaðý bir durumla karþýlaþýrýz deðilse...