Suriye’de kalıcı çözümün tek temsilcisi Türkiye’dir

Suriye’de 7 yıldır devam eden kirli savaşta yeni bir aşamaya geçiliyor. 

Trump’ın, Kasım’daki seçime yönelik, “Suriye’den çekileceğiz” açıklaması günlerce tartışıldı. 

Oysa, hiçbir pratik anlamı olmayan bu algı operasyonu, Trump’ın yeni bir hayali ihracat hamlesinden ibaretti. 

Batı’nın doğu cephesinde ise Suriye’de esamesi okunmayan Fransa, fotoğrafa dahil olmak için yırtınıyordu. Bunun için Macron, Suriye’deki terör örgütlerinin temsilcilerini sarayında ağırladı, “Türkiye ile PYD arasında arabulucu olabiliriz” diye saçmaladı. 

Ortadoğu’daki fitnelerin mimarı İngiltere de Amerika’nın Suriye’deki, “Boynuz kulağı geçer” görüntüsünden rahatsız olmuş, biraz perde önüne çıkma ihtiyacı duymuştu. 

Onun için İngiliz vekiller Kamışlı’da PYD temsilcilerini ziyaret edip, “Uzun dönemli; ciddi bir ilişki için buradayız” demişlerdi. 

 

Suriye’den silinme telaşı

Haçlı müttefikler haksız değildi, Suriye’de durum aleyhlerine gelişiyordu. 

Fırat Kalkanı Harekatı, “Akdeniz’e ulaşacak PYD koridoru”nun kalbine hançer gibi saplanmış, aynı zamanda DEAŞ ile nasıl mücadele edileceğini gösteren Türkiye, ABD’nin “15 yıl daha” kullanmayı planladığı maymuncuğu elinden almıştı. 

Zeytin Dalı Harekatı ise Amerika’nın PYD ile olan beraberliğini sürdürülemez hale getirdi. 

En önemlisi de Türkiye, terörden temizlediği bölgeleri tekrar ihya ederek asıl sahiplerine teslim etti. 

Bu yolla 160 bin Suriyeli ülkesine döndü, yüzbinler ise Afrin’e gitmek üzere valizini topluyor. 

Harabeye dönen Suriye’de sadece bu “saklı cennet”lerde hayat sürüyor. Bu yüzden Suriye’nin her yerinden “Bizi de kurtarın” çağrısı yağıyor. 

Bizden olmayan bizimkiler “Bizim Suriye’de ne işimiz var” diyedursun, Türkiye’nin oluşturduğu bu fotoğraf Suriye’de maskeleri düşürdü, gidişatı değiştirdi. 

Ayrıca Astana’da başlayan 3’lü inisiyatifi, “karşı cephenin diplomatik bir oyunu” olmaktan çıkarıp, güçlü bir oluşuma döndüren de Türkiye’nin katılımıdır. Hatta son Ankara Zirvesi’nde ortaya konan kararlılık ABD’yi çok rahatsız etti. 

 

O “hayvan”ı kim besledi?…

Bu gelişmeler “Haçlıların Suriye’den dışlanma telaşı”nı arttırdı. 

Onları bu telaştan Esad kurtardı. 

Aslında, yüzlerce defa yaptığını tekrarladı. 

Ama köşeye sıkışan Trump, bir çıkış yolu bulmuş olmanın sevinciyle bu son saldırıların üzerine atladı! 

O çocukları öldüren “hayvan” ise onun arpasını yıllardır kim verdi acaba? 

2011’de Türkiye’ye, “Esad ile görüşme, yakında gidiyor” diyen ABD değil miydi? 

Peki, gönderemedikleri için mi Esad 7 yıldır kan dökmeye devam etti. Yoksa, hesapları örtüştüğü için mi? 

Değişen bir şey yok, Suriye’deki hesabı bitmeyenler, kaybettikleri DEAŞ maymuncuğu yerine yenisini arıyorlar. 

  

Samimiyseniz Esad’ı gönderin

Elbette Esad’ın saldırıları durdurulmalı. Keşke öncekiler de engellenseydi. 

Bu katliamları destekleyen Rusya ve İran da, uzaktan kollayan Amerika da vebal altındadır. 

Ayrıca dünyanın, “Kimyasal silahla öldürmediğin sürece katliam yapabilirsin” anlamına gelen tutumunu da kınıyorum. 

ABD ciddi ise “Esad’ın gitmesi önceliğimiz değil” açıklamalarıyla katile cesaret vermeyi bırakmalı. 

Ancak ABD’nin, “Operasyonun hedefi rejimi değiştirmek değil” açıklaması, asıl amacın farklı olduğunu göstermektedir. 

ABD ve Rusya, sömürü kavgasına bölgeyi kurban etmemelidir. 

Suriye’de kalıcı çözüm için çaba sarf eden tek ülke Türkiye’dir. 

Sahada attığı adımlar bütün Suriyelilerin gönlünü fethetmiştir. 

Çözüm konusunda samimi olanlar Türkiye’yi örnek almalıdır.