Suriye'de savaşlar ve isyanlar sonrası gelen barış

HTŞ lideri Colani, Suriye iç savaşının geldiği durumu çok çarpıcı bir şekilde özetliyor: "Esad hanedanı 1971'den bu yana 53 yıldır iktidarda. Rejim, on yıllardır süren iktidarını sürdürebilmek için yüz binlerce insanı öldürdü, muhalifleri hapse attı ve milyonlarca insanı acımasızca ülke içinde ve dışında yerinden etti... Rejim öldü". Çözümden de bahsediyor: "Suriye, tek bir yöneticinin keyfi kararlar aldığı bir yönetim sistemini değil, kurumsal bir yönetim sistemini hak ediyor."

Hakikaten çözümün isyan hareketinden gelen lider ve hareketlerden gelmesi çok çarpıcı. HTŞ, baştan beri iç savaşta halka yardım eden ve rejimin zulmüne karşı duran bir isyan hareketi. Ortadoğu'da çöken ve muhalefete yer vermeyen bir coğrafyanın tipik hareketi.

Arap Baharı, Colani'nin dediği gibi ölen rejimlerin yerine yeni kurulacak bir düzen arayışını ifade ediyordu. Darbeler, cuntalar, askeri gruplar ve ailelerin zoruna dayalı rejimlerin tarihi dönemi doluyordu. 1950'lerde kurulan bu rejimler ya muhalefete yer vererek kendilerini yenileyeceklerdi ya da baskı ve şiddetle yollarına devam edeceklerdi.

Değişimler, gönül ister ki akıllı elitlerin reformları veya demokratik yöntemleri ile gerçekleşsin. Ancak askeri cuntalarla kurulan ve tek adamlılığa dayanan Ortadoğu rejimleri bunu yapmadı ve savaşı tercih ettiler. Bu rejimler, demokrasisiz cumhuriyetler. Bu nedenle ne muhalefet ne reform ne de değişme istediler. İç savaşın en büyük iç dinamiği budur. Değişmeye direnme ve rejimi sürdürme ısrarı üzerine Yeni Ortadoğu'ya geçilemedi.

Elbette İsrail ve ABD küresel emperyalizmi de bu tek adam diktatör rejimlerini istedi. Bir adamın veya ailenin kafasına silah dayayıp anlaşmak, çalışan bir mecliste onlarca insanla çalışmaya göre çok daha kolay olsa gerek!

Yeni Ortadoğu'nun rejimleri ölürken yenilerinin doğması ve yeni kuşaklarla yönetilmesine müsaade edilmedi. Demokrasi ve reformlarla kansız değişme yolu tercih edilmedi. Savaş devreye girdi. Muhalefet dışlandı, işkencehanelere sürüldü ve kriminalize edildi. Evler yıkıldı, insanlar katledildi. Haşdi Şabi, devlet eliyle bu korkunç eylemler gerçekleşti.

Suriye'de savaş 13 yıldır devam ediyor. Ülke üçe bölünmüş, işgaller ve onlarca isyan grupları ortaya çıkmış durumda. Egemen rejim ve devlet artık çalışamaz durumda. Devlet, rejimin güvencesi ve ölü halinin devamı için Rusya'yı ve İran'ı ülkesine işgale davet etti. Ülkenin yarısından fazlası başka ülkelere göç etmiş. Halep ve Hama gibi büyük şehirler boşalmış, 5. 6 milyon insan çadırlarda yaşıyor. Bundan daha büyük felaket olamaz.

Büyük bir bedel! Ölü haliyle yaşama inadının bedeli. Diktatörlük rejimini ve ailesini yaşatma uğruna bütün halkını ve devletini zelil etmeyi tercih etti. Artık 13 yıllık savaş, işgal, zulüm, isyanlar, bölünme ve göçlerden sonra barış ve birlik görünüyor. Hiçbir savaş sonsuz değil. Savaş bittiğinde bu rejim de bittiğini çıplak bir biçimde görecek. Yeni bir barış doğacak. Anayasal düzene geçilecek. HTŞ lideri de bunu söylüyor. Kürtler, Türkmenler, Araplar herkes beraber olacak. Mezhepler kucaklanacak.

Yeni Ortadoğu'nun, Suriye'de doğuşunu bir isyan liderinin umutlarında ve ferasetinde görmek de epeyce düşündürücü. Devletlerin, siyasetçilerin, elitlerin çürüyen gerçekliğine işaret ediyor. Demokratik muhalefet olmayınca, isyanın nasıl da muhalefet işlevini gördüğünü gösteriyor. Suriye'de 1947'de başlayan bir ideoloji ve rejim( Baas Hareketi ve Arap Nasyonal Sosyalizm) sona eriyor. Tarihi değeri de buradan geliyor. Bütün demokrasisiz cumhuriyetler de ya reforma yönelecekler ya da isyan muhalefetiyle yenilecekler!