Suriye konusunda fark edilenin ötesinde bir hareketlilik var. Çok uzak olmayan bir gelecekte dengeler beklenenden daha hýzlý deðiþebilir.
Türkiye’de nedense hala devam eden bir alýþkanlýk var. Bir sorunu baþlangýçtaki ilgi ve ýsrarla takip etmek bir yana, hýzla unutuyoruz. Dolayýsýyla da Suriye örneðinde olduðu gibi, iþlerin nereye gittiði konusunda ne mevcut tabloyu, ne de yakýn geleceði deðerlendirme imkanýmýz kalýyor.
Ana muhalefet partisinin Suriye sorununda sergilediði duruþ, özellikle Baþbakan Tayyip Erdoðan tarafýndan sert biçimde eleþtiriliyor. Baþbakan, olup biteni gündelik siyasi çekiþmelerin parantezinde ele almanýn, toplamda ülkeye zarar vereceðini ifade ediyor. Buna bir noktayý daha eklemekte yarar var. Muhalefetin bu yaklaþýmý ayný zamanda Türkiye’nin uluslararasý düzeyde gücünü azaltýyor, pazarlýkta elini daraltýyor.
Suriye sorununda en az muhalefetin tavrý kadar eleþtirilmeyi hak eden bir diðer yaklaþým, yukarýda dile getirmeye çalýþtýðým ilgisizlik. O nedenle de Türkiye’de gerçekten bölgeyi ya da özelde Suriye’yi ne kadar konuþtuðumuz hayli kuþkulu.
***
Suriye muhalefetinin, aralarýndaki çekiþmelere, daðýnýklýða ve hedef yoksunluðuna raðmen ayakta kalmasýný saðlayan Ankara, kuþkusuz beraberinde önemli riskler üstlenmiþ durumda. Baþlý baþýna güvenlik sorunlarýnýn ortaya çýkmasý bile önemli. Ancak bundan ötesi dengede gibi görünen bazý iliþkilerin sarsýlmasý da Ankara açýsýndan önemli handikaplar oluþturuyor.
Tüm bunlara raðmen ifade etmekte yarar var; Türkiye’nin Suriye politikasýnýn doðrularý yanlýþlarýndan kat kat fazla. Bunun ne anlama geldiðini gündelik tartýþmalarla anlamaya çalýþmak yerine, bölgenin nereye gittiði üzerinde kafa yormak daha doðru bir yaklaþým olacak.
Suriye’nin bu saatten sonra eski dengeleriyle, hele de eski ittifaklarýyla yola devam etmesi imkansýz. Bu ülkede yaþayan herhangi bir unsurun böyle bir dengeyi kabul etmesi de ihtimal dahilinde deðil. Ýþte Ankara’nýn duruþu ve izlediði politikalar, tam da bu nedenle barýþýn anahtarý olarak deðer taþýyor.
Bugün bizdeki örneklere benzer biçimde birilerinin dudak büküp geçtiði ‘Suriye muhalefeti’, yakýn gelecekte bu ülkenin kaderinde söz sahibi olacak. En baþta da ifade ettiðim gibi bu yöndeki geliþmeler çok yakýnda beklenmedik biçimde hýz kazanabilir. Nitekim son günlerde muhalefetin kazandýðý mevziler buna iþaret ediyor.
***
Hazýr konu bölge politikalarýna gelmiþken, sabýr ve ýsrarla izlenen politikalarýn kritik anlarda nasýl bir stratejik derinlik saðladýðýnýn güncel örneði karþýmýzda duruyor. Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi Baþkan Yardýmcýsý Kosrat Resul’un ziyaretiyle ortaya çýkan bilgiler, Türkiye’nin en kritik sürecinde nasýl bir iþbirliðinin yaþandýðýný ortaya koyuyor. “Daðdakilerle diyalog içindeyiz, Kuzey Irak yönetimi ön ayak oluyor” sözleri herhalde yeterli olsa gerek.
Dün Türkiye’nin Irak politikasý, özellikle de kuzeydeki Kürt yönetimiyle saðlanan yakýnlýk ciddi biçimde eleþtiriliyordu. Nitekim ayný yaklaþýmý bugün de devam ettirenler var. Oysa þimdi bu politikanýn doðruluðu, ortaya çýkan ürünlerle teyit edilmiþ durumda.
Ayný tabloyu kuþkunuz olmasýn Suriye konusunda da yaþayacaðýz. Bugün muhalefeti desteklediði için bataða sürükleniyoruz diye Ankara’yý suçlayanlar, yarýn bu iliþkilerin saðlayacaðý yeni açýlýmlarý görünce bakalým ne diyecekler.
Sabýr, ýsrar ve dikkat. Gerisi zaten geliyor.