1. DEM Parti gerildi.
PKK ile iç içe olan DEM Parti yönetimi, gelişmelerden çok rahatsız. Meclis'teki görüşmelerde DEM Parti Milletvekili Serhat Eren, Türk askerini "işgalci" olarak nitelendirdi.
AK Parti Grup Başkanvekili Bahadır Yenişehirlioğlu, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Erkan Akçay, İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez DEM'li Serhat Eren'e çok sert tepki gösterdiler. Türk bayrağından rahatsızlık duyarken ABD bayrağından neden rahatsızlık duymadıklarını, asıl işgalcilere, ABD'ye neden tepki göstermediklerini sordular.
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, sessiz kaldı...
Daha önce de DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Türkiye'yi işgalle suçladı. "Halep kimin şehri? Türkiye, Halep'i işgal mi etmek istiyor? Suriye'yi işgal mi etmek istiyor, soruyoruz" dedi.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları da haftalık Meclis Grup Toplantısında yaptığı konuşmada; "Bu kaos sürecinde Suriye'de, Rojava'da Kürtlerin kazanımlarını yok etme hevesine ve fırsatçılığına sakın ola girmeyin" diyerek devlete parmak salladı.
Türkiye partisi olma yalanı arkasına saklanan DEM'in, Türkiye'nin menfaatleri ile taban tabana zıt halleri eninde sonunda duvara toslayacak.
Türkiye; Milli Güvenlik kurulu toplantısında, "(Suriye'deki) İstikrarsızlık ortamından istifade etmeye çalışan terör örgütlerine asla geçit verilmeyeceği, millî güvenliğimize ve halkımıza yönelen her türlü tehdidin yok edileceği vurgulanmıştır" denirken, DEM Parti, PKK'nın Kuzey Suriye'deki "kazanımlarından" bahsediyor.
Türkiye, "ABD'nin himayesinde 'teröristan'a izin vermeyeceğiz diyor, DEM Parti buna "Kürtlerin kazanımı" diyor...
Bayrağımızı tanımayan, Türk bayrağından rahatsız olan, bölücü terör örgütü PKK ile bir ve beraber olan DEM'in, ilerleyen günlerde gerilimi, paniklemesi daha da artacak.
2. CHP afalladı.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Salı günü partisinin TBMM Grup Toplantısında, ortaya karışık bir strateji koydu:
"İlk seçimde iktidarı devralacak partinin Genel Başkanı olarak ifade ederim ki, biz bu yaşananlara kayıtsız kalamayız. Soğukkanlılığı elden bırakmamalıyız ve dış politikaya yaz-boz tahtası gibi asla bakmamalıyız. Devlet kuran parti, dış politikaya devlet ciddiyeti zaviyesinden bakmak zorundadır. Ne kendimizi akıntıya bırakmamızı beklesinler, ne de hareketsiz bir şekilde beklerken birden gelen sele atlamamızı beklesinler..."
İşte bu.
Hareketsiz bekliyorlarsa, kimse zannetmesin ki, birden gelen sele balıklama atlayacaklar...
Küreselci gazeteci Ruşen Çakır, CHP'nin şaşkınlığına iyi kılıf uydurdu:
"Gördüğüm kadarıyla CHP, Suriye'de yaşanan bu gelişmelere hazırlıksız yakalanmış. Söylediklerini, büyük ölçüde olup biteni anlamaya çalışmak ve yanlış yapmamak üzerine kuruyor."
CHP, neyi doğru anlamış da, hazırlığı olmuş ki, Suriye'deki gelişmelere hazırlıklı olsun?
Özgür Özel'e çağrı.
DEM'le (daha önce HDP ile) işbirliği yaptığından beri CHP yönetimi, bir milli güvenlik problemi haline geldi.
Devlete, bayrağa savaş açan, vatanı bölmenin peşinde, "Türkiye'nin batısı ve Kürdistan" ayrımını dilinden düşürmeyen DEM Parti, CHP'nin içine düştüğü bataklıktır.
Suriye'deki gelişmeler CHP'nin, çırpındıkça batacağının işaretleri ile doludur.
Son olarak Meclis'te, "Türk askeri işgalcidir" ihanetine gelen DEM'li milletvekilinin bu hezeyanına, CHP Grup Başkanvekili bir tepki göstermedi.
Milletimiz bunları not ediyor.
Özgür Özel daha ne kadar sesiz kalacak?
Türk Silahlı Kuvvetlerine işgalci denmesini, geçiştirecek mi?
Bu aymazlık nereye kadar?
Bir yerden sonra gaflet, ihanete denk olur...