Batý’nýn Ortadoðu’ya bakýþý Suriye ile birlikte bir hayli deðiþti. ABD ve Avrupalý müttefikleri coþkuyla baktýklarý Arap Baharý’nýn Müslüman Kardeþler (Ýhvan) gibi kendilerince tehlikeli sonuçlarý olabileceðini fark ettiklerinden beri çok daha temkinli duruyorlar.
Avrupa sol çevrelerinde bile Ýslamcý halk hareketleri yerine laik diktatörleri ve darbeleri desteklemenin Batý’nýn daha fazla lehine olacaðý savunuluyor. ABD’nin Mýsýr’daki darbeye ‘darbe’ diyememesi bunun açýk göstergesi. Söz konusu tutum deðiþikliðinin en büyük kurbaný ise Suriye muhalefeti oldu.
Önemli ölçüde Batý’nýn kýþkýrtmalarýyla baþlayan Suriye ayaklanmasý adeta ortada kaldý. Mayýs ayýnda Avrupa Birliði’nin Suriye’ye dönük silah ambargosunu kaldýrmasý gerektiðini hararetle savunan Ýngiltere bile artýk Suriye’yi silahlandýrmanýn zararlarýndan bahsediyor.
Ýngiltere’nin bu kadar keskin bir U-dönüþü sergilemesinin 6 temel nedeni var:
1) Ýngiliz generaller Suriye’ye gönderilecek küçük silahlarýn ve füzelerin güç dengesini deðiþtiremeyeceðine, buna karþýn büyük riskler doðuracaðýna inanýyor, 2) Londra, Suriye’yi silahlandýrmanýn Ýngiltere’yi Suriye savaþýnýn içine çekebileceðini düþünüyor, 3) Gönderilen silahlarýn aþýrý Ýslamcýlarýn eline düþmesinden ve savaþ sonrasýnda Batý’ya terör olarak geri dönmesinden korkuluyor, 4) Rusya’nýn Esad’ýn yanýnda aðýrlýðýný koymasý Ýngilizleri endiþelendiriyor, 5) ABD’nin kararsýz ve isteksiz tutumu Ýngiltere’ye geri adým attýrýyor, 6)Baþbakan David Cameron’ýn kendi partisinden bazý arkadaþlarýna ifade ettiði gibi, Hükümet Suriye’yi silahlandýrmanýn oy getirmeyeceðini düþünüyor.
Batýlý müttefikler Suriye’de uçuþa yasak bölge (no fly zone) oluþturulmasýný da pahalý ve tehlikeli buluyor. Böyle bir hamlenin Batý’ya aylarca, belki de yýllarca sürebilecek pahalý bir savaþa mal olabileceði iddia ediliyor.
Benzeri mesajlarý ABD Dýþiþleri Bakaný Kerry de veriyor. Kerry geçen hafta Ürdün’de bir mülteci kampýnda “Suriye’ye müdahale sanýldýðý kadar kolay deðil” demiþti.
Mýsýr etkisi
Hiç þüphesiz Mýsýr’da yaþananlar Batý’nýn Suriye’de isteksizliðini daha da arttýrdý. Batýlý hükümetler Suriye’deki mücadelenin sonunda en iyi ihtimalle Müslüman Kardeþler benzeri bir yönetimin çýkacaðý endiþesini taþýyorlar. Eðer iþler yolunda gitmez ise Suriye’de Mursi’ye göre bile aþýrý ve daha baðýmsýz bir politika izleyen, Batý ve Ýsrail karþýtý bir yönetimin oluþmasý da Batýlýlarýn en büyük korkusu.
Daha genelde ise Batý dünyasý kendisine asýl tehlikenin Þiilerden çok Sünni aþýrýlýktan geldiðini tespit etmiþ durumda. Daha doðrusu, bu bakýþ açýsýna göre Þiiler ‘ehven-i þer’ gibi görülürken, diðerleri kontrolü güç ve ne yapacaðý belirsiz hareketler olarak algýlanýyor. Ayrýca Sünni-Þii çatýþmasýnýn devamý Batý açýsýndan tehdidin küçülmesi olarak anlaþýlýyor.
Elbette Batý da monolitik deðil ve Ortadoðu iç çatýþmalarýnýn devam etmesinin daha radikal ve Batý karþýtý silahlý hareketlere neden olabileceðini düþünenler de var. Ancak böyle düþünenler her geçen gün daha küçük bir azýnlýk haline geliyorlar.
Batý’nýn Ortadoðu aklýnýn oluþmasýnda þu günlerde en büyük etkiyi ise Ýsrail ve Musevi lobiler saðlýyor. Ýsrail açýsýndan bakýldýðýnda Büyük Ortadoðu Ýç Savaþý, Ýsrail ile savaþtan çok daha fazla tercih edilebilir bulunuyor. Kýsacasý Batý, henüz Ortadoðu’da demokrasiye ve halk hareketlerine hazýr deðil...